strateji, uzlaşma ve asker

667 71 248
                                    

Önünde Prens ve Gölge'yle birlikte yine yürüyüşten dönmüştü Marcel. Birkaç gün önce olanları hatırladıkça aptal bir sırıtış oluşuyordu yüzünde. Uzun zamandır yaşamadıkları bir şeyi yaşamıştı kardeşleriyle ve elinde olmadan seviniyordu buna. Yine de bütün bu sevinci odaya girip de hâlâ yatakta olan Louis'yi görene kadar sürmüştü.

Yatağın hemen yanındaki koltukta Edward oturuyordu, kucağında ise Harry vardı. İkisi de günlük kıyafetleri içindelerdi. Edward sonunda kaçan adamları aramayı bırakmış ve kardeşlerine katılmıştı. 

İkisi de fark etmemişti Marcel'in geldiğini. Harry başını Edward'ın omzuna yaslarken tişörtünün ucunu tutuyordu sıkıca. Edward ise onu rahatlatmak için bir yandan kasılmış elini okşarken diğer eliyle Louis'nin kolunu tutuyırdu. İçlerinden birisinin teselliye ihtiyacı olduğunda bulundukları pozisyondu bu, hiçbiri için yabancı bir manzara değildi.

Marcel yatağın diğer tarafına gittikten sonra çektiği sandalyeye oturup Louis'nin saçlarını okşadı. Günlerdir yatakta olduğu için normalde dümdüz alnına inen saçları birbirine girmişti. Parmaklarıyla yapabildiği kadar düzeltmeye çalıştıktan sonra pes edip iç çekerek arkasına yaslandı. 

"Yürüyüş nasıldı aşkım?" diye sordu Edward kollarını Harry'nin belinde birleştirirken. Sesizliği nasıl bozacağını bilmiyordu. Böyle bir ortamda ne diyebilirdi ki?

"Normaldi." Marcel mırıldanarak cevap verdiğinde kaşlarını çattı Harry. Odanın dışında geçirdiği kısa süre içinde moralinin bozulduğu belliydi. 

"Uyanmasını istiyorum sadece. N-neden uyanmıyor?" Sonlara doğru sesi kısılırken yaşlarla dolmuştu gözleri. Marcel dağılmamak için elinden geleni yapmaya çalışsa da kardeşleriyle göz göze geldiğinde daha fazla dayanamamıştı. Göz yaşları birer birer yanaklarından akmaya başlarken Edward ve Harry hızlıca oturdukları yerden kalktılar ve yanına gittiler. 

Sıkıca tuttular birbirlerini, sanki bir anlığına da olsa bıraksalar tamamen dağılacaklarmış gibi. Üç adamın ağlamasını izlerken Gölge ve Prens de yerde yattıkları yerden sızlanıyorlardı. Kimse ne yapacağını bilmiyordu, bu durumda yapılabilecek en iyi şeyin ne olduğunu da. Sürekli yanlarına girip çıkan doktorlar en kısa zamanda uyanacağını söylüyorlardı ama günler geçmesine rağmen hiçbir gelişme yoktu. Zamana ihtiyacı olduğunu onlar da biliyordu ama miniklerini o şekilde yatarken izlemeye daha ne kadar dayanabileceklerini bilmiyorlardı. Hareketsiz, soğuk, cansız...

"Neden ağlıyorsunuz?" 

Çatlak, neredeyse bir fısıltı gibi olan ses çıkardı üçünü de bulundukları acınası durumdan. Hepsi ayağa kalkıp Louis'yi izledi gözlerini kırpıştırırken, bulanıklığı gidermeye çalışıyor gibiydi. Birkaç saniye sonunda beklentiyle baktı onlara, bir cevap istiyordu.

"Bebeğim." "Güzelim." "Lou." Üçü de aynı anda konuştuğunda güldü Louis, hemen ardından boğazındaki kuruluk ve ağrı yüzünden gözlerini kapattı. Elini boğazına götürdüğünde üçü de iç çekti onu izlerken, canının acıdığını biliyorlardı.

"Lou, bebeğim. Boğazında kesik var. İyileştiğinde silik bir iz kalacak sadece ama şu an çok konuşmaman gerek." Harry ona sertçe bakarak konuştuğunda sızlanarak başını salladı Louis. Bir el çenesini sıkıca tuttuğunda gözlerini kapattı, bu tanıdık hissin yara izi bırakacağını biliyordu. Tekrar önüne baktığında Marcel'in gülümseyerek onu izlediğini gördü, sonra da eğilerek hafif bir öpücük bıraktı dudaklarına.

Edward elinde bir bardak suyla döndüğünde geri çekilmek zorunda kaldı Marcel. "Sadece dinlen Lou. Ben gidip doktorlara haber vereceğim." O da alnını uzunca öpüp anın tadını çıkardıktan sonra aceleyle çıktı odadan.

Beyond Boundaries | Larry - Styles TripletsWhere stories live. Discover now