bayılma ve barışma

712 65 29
                                    

Bu bölümü Mina'ya ihtaf ediyorum. Eğer bir gün geri gelirse belki görür diye. Seviyorum seni Minam <3

💦

-

Eve geldiklerinde Marcel ve Edward kapıda bekliyorlardı onları. Louis arabadan indiğinde Marcel hiç beklemeden onu kendine çekmiş ve sıkıca sarılmıştı. Louis ne olduğunu anlamasa da bozuntuya vermeyip kollarını onun boynuna doladı. 

Geri çekildiklerinde bu kez Edward kolunu onun beline doladı ama Louis bunun uzamaması gerektiğini biliyordu. Parmak uçlarına çıkıp onun dudaklarına hafif bir öpücük bıraktıktan sonra kulağına eğildi. "Asher'la ilgilenmem gerek Ed. Birazdan yanınıza gelirim."

Edward başını salladığında tekrar arkasına döndü ve arabanın yanında köpeklerle birlikte bekleyen Asher'a ilerledi Louis. Çocuk etrafına, özellikle Edward ve Marcel'e hâlâ korkuyla bakıyordu. Ama Louis'nin onlara sarıldığını görmesi biraz da olsa rahatlatmıştı içini. 

Louis'nin ona uzattığı elini tuttu çekinerek. Louis onun tedirgenliğini fark ettiğinde elini bıraktı ve kolunu omzuna atarak kendine çekti. Daha sonra parmağıyla onları izleyen sevgililierini işaret etti. "Onlarla tanışmak ister misin? Söz veriyorum bir şey yapmayacaklar."

Korkuyordu Asher, ne kadar zamandır olduğunu bilmese de karşısında duranlar gibi yapılı adamlar hiçbir zaman iyi bir haberle gelmemişti ona. Yine de Louis'ye güvenebileceğini hissediyordu, sonuçta onu o evden çıkarmıştı. Bu yüzden ona daha da yaklaşıp başını omzuna yasladı ve kısık bir sesle "Olur." dedi.

Garipti aralarında kısa konuşma. İkisi kendini tanıttığında garip bir şekilde el sallamıştı Asher onlara hiçbir şey demeden. Louis onu gülerek izlerken saçlarını karıştırdı. "Mary'nin yanına gitmek ister misin?" Rahatsız hissettiği bir ortamda daha fazla tutmak istemiyordu onu.

"Sen de gelecek misin?" Endişeliydi ses tonu. Louis sevgilililerine son kez baktıktan sonra ona başını salladı. Edward ve Marcel onu biraz daha bekleyebilirdi.

"Seni yalnız bırakacağımı düşünmedin değil mi?"

İkisi konuşarak ve bazen de gülerek evin içine ilerlerken Marcel ve Edward da onların arkasından ofislerine gitti. Harry saatlerdir yaptığı gibi masanın başında telefonla konuşuyordu. Niall'ın diğer kişileri götürdüğü güvenli ve gizli tesisi bulmak kolay olmamıştı.

Onu beklerken iki kişilik deri koltuğa oturdu Edward, Marcel de onun yanındaydı. Edward başını onun omzuna yaslayıp gözlerini kapattı. Yorgundu. Yanında kardeşleri ve Louis olsa da kendini bildi bileli yıllardır bu işlerle uğraşıyordu ve tüketmişti bu artık onu. Bir zamanlar gururla taşıdığı silahları artık görmek bile istemiyordu. 

Mafya ailelerinin emekliye ayrılma gibi şansları yoktu, özellikle onlarınki kadar büyük olanların. Tek seçeneği bütün mal varlığını toplayıp sevdikleriyle kaçarak gizli ama basit bir yaşam sürmekti. Ama bunun mümkün olmadığını biliyordu, olsa bile bütün hayatını bir şeylerden saklanarak yaşamak istemiyordu. Sevdiklerinin ve kendi hayatı için çabalamaya devam etmek zorundaydı.

"Ed, Edward? Duyuyor musun beni?"

Başında hissettiği ağrıyla açtı Edward gözlerini. Marcel ve Harry endişeyle bakıyordu ona. Ve az önce Marcel' yaslanarak oturduğu koltukta yatıyordu artık. Ne olduğunu anlamayıp ayağa kalkmaya çalıştığında Harry göğsüne elini koyarak engel oldu ona. O zaman fark edebilmişti ikisinin de gözlerinin çevresinin kırmızı olduğunu. "Ne oldu?"

"Bayıldın. Yine."

Gözlerini kapatıp tekrar başını altındaki yastığa yasladı Edward ve derin bir nefes aldı. Duyacağı şeyleri biliyordu.

Beyond Boundaries | Larry - Styles TripletsWhere stories live. Discover now