Kısa oldu biraz ama içimden bu kadar geldi...
-
Çok hızlı gelişmişti her şey. Kimsenin bu sonucu engellemek için yapabileceği bir şey yoktu. Yine de Louis anlamıştı, o anda bulunduğu çıkmaz durumda olmasının tek sebebi yine kendisiydi.
Umursamıyordu bile. Sevgililerinin çok geçmeden onu oradan kurtarmak için geleceklerini biliyordu ama onu bu yüzden cezalandırmamaları için Tanrı'ya dua ediyordu içinden. Onları beklerken bir yandan da biraz eğlenmeye karar vermişti.
Oturduğu sandalyede arkasına yaslandı, önünde bir masa ve hemen karşısında iki sandalye vardı. Onun karşı tarafını göremediği camdan onu izlediklerini biliyordu. Kırılmasını bekliyorlardı, ağlamaya başlamasını ve pişman olup yaptığı şeyi itiraf etmesini. Belki bir yıl öncesinde korkudan ne yapacağını bilemez halde olurdu ama şimdi, şimdi farklı bir insandı.
Camın arkasını göremese de onu izlediğini bildiği kişilere gülümseyerek gözünü kırptı ve ayaklarını masanın üstüne uzattı. Bir kadının ve erkeğin odaya girmesi uzun sürmemişti ondan sonra. İkisi de ona tiksintiyle baktıktan sonra ayaklarını masadan çekmesini söylediler. Louis indirmeyi reddettiğinde ise ikisi de sıkıntıyla nefeslerini verip boş sandalyelere oturdu.
"Kayıt için Dedektif Paul Renolds ve Memur Louise Benson odaya girdi. Sorgulama 28 Mayıs 2017 öğleden sonra saat 3:16'da başladı."
Adam bakışlarını kameradan çekip Louis'ye baktı. "İşlediğin suçun ne kadar ciddi olduğunu biliyor musun?"
Louis ayaklarını masadan çektikten sonra gülümseyerek öne eğildi. "Birkaç saniye içinde o kaydı durdurmuş olmayı isteyeceksin dedektif."
"Peki bu nedenmiş Bay Tomlinson?"
"Ah, kim olduğumu biliyorsun." Dalga geçer gibi konuştu Louis. Paul onu önemsemeyip önündeki dosyayı incelerken yıllar içinde birçok kez hastaneye kaldırıldığını not etti zihninin bir kenarına. Hiçbir şey önemli gözükmüyordu dosyasında, ta ki babasının adının Troy Tomlinson olduğunu görene kadar. Birkaç saniye olduğu yerde donduktan sonra kızdı kendine, babasının adını önceden fark etmeyerek ya da karşısındaki çocuğu tanımayarak büyük bir aptallık yapmıştı. Bir şey değişmemiş gibi iç çektikten sonra dosyayı masaya bırakıp tekrar Louis'ye döndü.
Louis'nin gözleri alayla parlıyordu, yıllar önce bir sürü para ödediği masum çocuk değildi artık. Hiç şansı olmamıştı onunla. Parayı ödedikten sonra fark etmişti her şeyin bir aldatmaca olduğunu. Ve reşit olmayan bir çocuğu parayla almaya kalkıştığını başkalarına söylemeye utanıp sessiz kalmıştı. Zaten utanmayıp şikayette bulunsa suçlu olan yine o olacaktı.
Troy'un bazen kendini kaybedip Louis'ye hastaneye kaldırılmasını gerektirecek kadar zarar verdiğini, hastanenin onu çocuğuna şiddet uygulamakla suçlamaması için onu koruduğunu ve olayların üstünü kapattığını hatırlıyordu. Louis nasıl buraya düşmüştü? Hiçbir fikri yoktu. Ve Louis'nin onun kim olduğunu fark etmemesini istiyordu, o kadar küçüklüğünü hatırlamamasını umuyordu.
Yanındaki kadın bozdu sessizliği. "Kim olduğunuzu biliyoruz Bay Tomlinson ama asıl ilgilendiğimiz şey John Roberts'ı neden öldürdüğünüz."
Kıkırdarken eliyle ağzını kapattı Louis. "Demek ki adı oymuş."
Ne kadar hızlı bir şekilde ellerinin kelepçelendiğini ve kendini polis arabasının arka koltuğunda bulduğunu düşündü Louis. Arkadaşının yüz ifadesini görmek için uğraşmıştı elinden geldiğince. Tepkisini merak ediyordu, onu kurtaracağına söz vermişti çok önceden. Şimdi ise sözünü sonunda yerine getirebilmişti. Tek umudu sevgililerinin plana uyup arkadaşını evlerine götürmüş olmalarıydı.
YOU ARE READING
Beyond Boundaries | Larry - Styles Triplets
FanficHarry, Edward ve Marcel. Acımasız, güçlü ve korkulan. Bunlar yeraltı dünyasının lideri olan üç kardeşi en iyi anlatabilecek kelimeler. Louis ise babası Troy bu pis işlerin ortasında kaldığı halde hiçbir şeyden haberi olmayan, evinde şiddet gören bi...