aidiyet

727 79 203
                                    

Louis uyanalı bir ay olmuştu neredeyse, saldırıdan kalan izlerin hepsi geçmişti. Eğer boynundaki hafif kırmızılık olmasa kimse onun o olayı yaşadığını fark edemezdi bile. Yarayı görmekten nefret ediyorlardı, neler olduğunun işaretiydi. Çok yavaş kaldıklarını, onu koruyamadıklarını gösteriyordu çünkü. Ama Louis gurur duyuyordu yarasıyla. O günü ve sonrasını atlatmıştı, hayatta kalmayı başarabilmişti. Bir hikayesi vardı, hatırlamak istemediği bir hikaye olsa da kendisinin bir parçasıydı. Ve onu sevgilileriyle daha da yakınlaştırdığı için ondan nefret edemiyordu. 

Adelina'ya ne olduğunu sonunda söylemişlerdi ona da, yıkıldığını söylemek bile yanında hafif kalırdı. Bağırmıştı, herkesi öldürmekle tehdit etmişti, en sonunda ise sevgililerinin kollarına çöküp bir şey yapabilmiş olmayı dilerken ağlamıştı. Onu sakinleşene kadar tutan Edward olmuştu. Ertesi gün kendini toparlayabildiğinde gitmişti Adelina'yı görmeye. Ona gülümseyip iyi olduğunu söylese de ikisi de öyle olmadığının farkındaydı. 

Herkes için zor olmuştu normale dönebilmek, bazıları hâlâ başaramamıştı bunu. Adelina ona söz verdikleri gibi bir terapistle görüşüyordu. Zayn de tekrardan küçük görevlere çıkmaya başlamıştı. Ama üçüzler hâlâ Louis'yi gözlerinin önünden ayırmaya korkuyordu bu yüzden sadece ofisteki ve malikanedeki işlerle ilgilenebiliyordu.

-

Koridorda gördüğü Jax'e gülümsedi Louis selam vermek için, Jax de saygıyla başını eğmişti. Parmak uçlarını hafifçe boynundaki yarasına değdirdi. Domlarının o yaradan nefret ettiğini o da biliyordu. Ama kime güvenip güvenmemesi gerektiğini gösteren ve de Marcel'le sadece kendisinin paylaştığı bir şey olan yaradan ne yaparsa yapsın nefret edemiyordu Louis. 

Olanları öğrendiğinden beri neredeyse her gün yaptığı gibi Adelina'nın kapısının önüne geldi Louis. Ama içeriden gelen tanıdık sesi durduğunda bıraktı yürümeyi, o odada olmaması gereken birine aitti. Üçüzler, kendisi ve Zayn dışında kimsenin oraya girme izni yoktu.

"Adel, anlaman gerek-"

"Anlıyorum zaten. Beni sevdiğine inandırdın ve manipüle ettin. Güvende ve korunuyormuş gibi hissettirdin ama hepsi bir oyundan ibaretti senin için."

"Adeli-"

"Hayır, sen beni dinle. Terk ettin beni, doğrudan onlara götürdün. Bana ne yaptıklarını bilmediğin için suçluluk hissettiğini söylüyorsun ama sonuçta beni onlara veren sendin. Edward'ın sana bir kardeş gibi davranması yüzünden herkesi onun gibi sanacak kadar naifsin. Onların bana her dokunuşında aklımda sadece senin yüzünden olduğu vardı. Eğer sana aşık olmasaydım bunların hiçbirini yaşamayacaktım. Ne hissettiğin de umurumda değil, görmek istemiyorum seni."

"Adelina, sakin ol lütfen." Jake'in sesini duyduğunda sessizce kapıyı açıp içeri girdi Louis. Adelina yatakta ona dönük bir şekilde oturuyordu ve ağladığı belliydi. 

Olduğu yerde Adelina'nın dediklerini dinlerken duyduklarına inanamıyordu Louis. Kimse bu kısmı ona anlatmamıştı, Jake'in bunun bir parçası olduğunu bilmiyordu. 

Jake odadan çıkmak için arkasını döndüğünde girişte Louis'yi görünce olduğu yerde kaldı. Louis ona doğru yürürken farkındalık ve korkuyla kocaman açılmıştı gözleri. Birkaç adım geri giderken Louis'nin öğrendiğini biliyordu. Adelina da yatakta oturmaya devam ederken endişeyle izliyordu ikisini.

"Sen yaptın... Sen sebep oldun buna." dedi Louis. Jake ne yapacağından emin olamayıp başını yere eğmişti. "Diz çök." Göz teması kurmamaya devam ederek onun dediğini yaptı Jake.

Belindeki silahı çıkarıp onun yerdeki bedenine doğrulttu Louis, tam olarak gözlerinin arasını isabet alıyordu. Kendi gözleri ise ona öfkeyle bakıyordu.

Beyond Boundaries | Larry - Styles TripletsWhere stories live. Discover now