Bölüm 3

45 7 5
                                        

 Yavaşça yürüyüp koltuğuma oturdu. Dışarıda hâlâ şimşekler çakıyordu. Karşısına oturup konuşmasını beklemeye başladım.

-Benim adım Umar. Seninle 2012'den beri tanışıyoruz aslında fakat geçirdiğin bir dizi tahlisizlik yüzünden her şeyi unuttun. Seni çok aradım. Elis her yerde seni aradım. Yıllardır izini sürmeye çalışıyorum. Ama bulamamıştım. Sonra elime bir şekilde bu adres geldi. Bende bir umut sana ulaştığımı düşünerek geldim. Emin olamadığım için evine gizlice girdim. Bunun için özür dilerim. 

Dedikleri bana çok anlamsız geliyordu. Hem 2012 de ben onu hiç görmemiştim. Bir dakika 2012 mi? O yıla dair aklımda hiç bir şey yok. Elimi anlıma yaslayıp düşünmeye çalıştım. En eski anım hangi yıla aitti? 2018 mi hayır 2019 vardı bir tek aklımda. 18 Kasım 2019 yılını hatırlıyordum. Hem de çok iyi hatırlıyordum. Çünkü en sevdiğim arkadaşım beni terk etmişti o gün. Asrın... Sabahın erken saatlerinde kuş sesleriyle uyanmıştım. Günümün iyi geçmesini dileyerek güne gülümsemiştim. Telefonuma baktığım anda ise bunun sadece bir hayal olacağını görmüştüm. Asrından gelen son mesajmış. Beni çok sevdiğini fakat artık benimle olan arkadaşlığın onu yıprattığından bahsetmişti. Bir an şaka yaptığını düşünmüştüm. Çünkü çok eski arkadaştık. O aralarda eskiyi hatırlamıyordum fakat bana öyle hissettiriyordu. Sonra aradığımda ise o numaranın artık kullanılmadığını bildiren bir telesekreterin sesini duymuştum. O gün işte benim eskiye dair tek anımdı. O günden önce ne oldu bilmiyorum. Hatırlamıyorum. Karşımda duran kişi ise bana tanıdık geliyordu. Fakat nedense yoktu hiç anımız. 9 yıldır tanışıklığım olan insanla bir anım olurdu herhalde. Korunma iç güdüsüyle hançeri elimde daha çok sıktım.

+Kim olduğunu bilmiyorum. Saçma sapan hikayelerle başının derde girmeyeceğini düşünüyorsan yanılıyorsun. Polisi arıyorum!

Gülümseyip elinde olan telefonumu salladı. Evet korkma sırası bendeydi. Çünkü elimde silah olmadığı sürece ona yakın mesafeden zarar veremezdim. Ama korkak gibi oturmak yerine harekete geçtim. 

+Telefonumu ver! Yada canının yanması umurumda dahi olmaz. Eskiden tanıştığımız masalına inanıyorsan canını yakmamı istemezsin herhalde.

-Gerçekten hiçbir şey hatırlamıyorsun. Elis ben senin canını çok üzdüm. Kendimi affettirmeye geldim. Her gece rüyalarımdasın. Seni düşünmeden edemiyorum. Çok pişmanın Elis.

+Pişman olmana gerek yok. Ne yaptıysan unuttum. 

-Hayatın nasıl? Nerede okuyorsun? Kim var hayatında?

+AA çok oldun ama sen. Anlattıklarına inanmıyorum. Ama bu saçma sapan çaban yüzünden çığlık atıp herkesi buraya toplamayacağım. Şimdi kalk git evimden. Bir daha da asla gelme. 

Yerinden kalktı. Gözleri dolmuş bir biçimde bana yaklaştı. Hançeri mi unutmuştu? 

-Hayır unutmadım. Ama bana zarar vermeyeceğini biliyorum. 

+Nerden biliyormuşsun?

-Sen dedin.

Haydaa! Ne ara dedim ben onu. İçimden geçirdiğimi zannedip dıştan mı söyledim acaba. Neyse ne bu oyun çok sıktı artık. Ayağa kalkıp kapının yolunu gösterecektim fakat kapıdan girmemişti ki.

+Nerden geldiysen oradan çık!

 Gözlerimi devirerek koltuğuma geri oturdum. Bacak bacak üstüne atıp gitmesini bekledim. Bir anda bana günün ikinci şokunu yaşattı. Eğilip yanağımı öptü. Tam tokadı basacakken ellerimi tutup, önümde diz çöktü.

-Beni hatırlayıp affedene kadar peşindeyim. Sonrasında gitmemi istersen giderim.

+Affettim dedim ya çık evimden.

-Böyle olmamalıydı.

Yok bunun anlayacağı filan yok. Ellerimi elinden kurtarıp tokadı bastım. Yüzü sağa döndü. Sonra gözümün içine halinden memnun bir şekilde baktı. Ve ruh hastası olduğunu kanıtladı. Acıtmış mıydım? Az daha bakarsa özür dileyecektim. Yüzümü kapıya çevirdim. Ve bu sefer elimle kapıyı işaret ettim.

-Görüşeceğiz. 

+Aynen aynen de bu hançer ne alaka?

-O sana ait. Baban verdi.

Hançeri elimde çevirdim. Evet tanıdık gelmişti. Ama babamı nereden tanıyordu ki. Gözlerimi ona çevirip tam soracakken orda olmadığını gördüm. Nereye kaybolmuştu bu? Kapı açılmamıştı. Evde bir yerlere mi saklandı? Emin olmak için tüm evi kolaçan ettim. Ama yoktu. Babamı yıllardır görmüyordum. Bana attığı e postalardan Romanya'da rutin mutlu bir hayat yaşadığını biliyordum. Elimdeki hançeri sağda solda unutup en saçma biçimde ölmek istemediğim için bir dolabın içine sakladım. O hançerde bir şeyler vardı. Kafamın karışıklığı ile odama döndüm. Saat 6 olmuştu. Artık gözüme uyku girmezdi. Günlüğümü açıp bugün yaşananları yazmaya başladım. Günlüğümdeki son cümle ise;

Yaşadıklarımın bugün ile sınırlı kalmayacağını hissediyorum.

Bu bölümün de sonuna geldiik.

 Beğendiğiysen yorumda benimle paylaş!

ABİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin