Bölüm 14

7 1 0
                                    


Korkuyla Umar'la birbirimize baktık. İkimizde yere yavaşça düşüp, bayıldık. Gözlerimizi açtığımızda ise Orta Çağ veya her hangi bir yerde değildik. Mekanik seslerle dolu bir yerdeydik. Ayağa kalkıp nerede olduğumuzu anlamak için yuvarlak pencere yaklaştım.

Görebildiğim tek şey masmavi bir gezegendi.  

...

Büyülenmiş gibi Dünyamıza bakıyordum. Dünyanın dışında tahminimce bir uzay gemisindeydik. Umar'da yavaştan uyanmaya başlamıştı. Kafasını tutup gözlerini kaşıyınca bir şey olduğundan endişelendim. Yanına oturdum. 

+Umar bir şey mi oldu?

-Başım zonkluyor. Sende bir şey var mı?

+Hayır. Yani yaşadığım şoku saymazsak.

-Ne şoku? Ne olacak bu sefer başımıza meteor taşı mı yağacak?

+Aslında ihtimali varda başımıza yağmaz, herhalde çarpışırız.

Gözleri fal taşı gibi açılan Umar, baş ağrısını unutup alelacele ayağa kalkmıştı. Dengesini kaybedip düşecekken kollarından yakaladım. Pencerenin önüne götürdüm.

-Elis bizim bunun içinde olmamız gerekmiyor mu?

+Hıhı haklısın.

-Elis bizim dünyamız buna benzemiyor ki. Güzelim sen ne tür kitaplar okudun ya?

+Masmavi bi bizim gezegenimiz var Umar. Ve beni aydınlatacak kitaplar okurum.

-En son kurt adamlardan kaçıyorduk. AMAN ne aydınlatıcı bilgi!

Galiba haklıydı ama gardımı asla indiremezdim. Homurdanıp geldiğimiz yere oturdum. Dizlerimi kendime çekip, kafamı yasladım. Acaba hangi kitaptı bu? Raflardaki kitapları aklımdan tek tek geçirdim. Bu rafta sadece dünyanın küçük bir biblosu vardı. Başka hiç bir şey yoktu. Yoksa var mıydı ya? Ben bizi kurtarmanın yolunu ararken Umar yanıma oturdu. Kolumdan dürttü. Umursamadım. Düşünmem gerekiyordu. Ama inatçı ya pes etmeyip üç dört kere daha dürttü. Yeter anlamında homurdanıp daha fazla gömüldüm dizime.

-Ya kızım şaka yaptım ki ben.

-Pişt, bak bi.

-Ya Elis özür dilerim.

-Hadi tatlı belam yüzünü dön bana.

Ettiği iltifatla gözlerim yuvalarından çıkmış, yanaklarıma itfaiyeciler su atıyordu. O ne demişti o? Tatlı belam mı? Arada bi güzelim demesine kalbimi alıştırmıştım sadece küçük bir atak geçiriyordu ama tatlı mı? HA bide belam kısmı vardı!

+Ben bela mıyım?

-Tatlı kısmını unuttun mu?

+Ne belalığımı gördün? Benim yüzümden mi buradayız?

-Yok canım değiliz de bi sakin mi olsan sen. Az daha cırlarsan neredeysek başımıza toplanacaklar.

+He işte ne güzel kurtulursun benden.

-Ben neden senden kurtulmak isteyeyim durduk yere ne oldu ki?

+Allah'ım bir de soruyor ya! Umar sen bana belasın demedin mi?

-Yok demedim. Ben sana balım dedim, sen bi anda celallendin.

+Ne balı ya?

-Vallah Anzer güzel olur.

+Sen benimle dalga geçiyorsun.

-Yok balım olur mu öyle şey?

+Bu belayı sonra konuşacağız unutmadım. Bi kurtulalım buradan. Elimden çekeceğin var.

ABİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin