Beş

234 36 58
                                    



İyi okumalar



Yeosang

Yine aynı şey oluyordu. Bir kaç günü beni önemseyip daha sonra yüzüme bile bakmıyorlardı.

Belki bende biraz suçluydum ama bilmiyorum.
Sanırım delirmiştim.

"Yeosangie... ne düşünüyorsun?" Wooyoung bacağıma yatarak konuşmaya başladığında gülümseyip başımı hiç anlamında salladım.

"Bir şeyler yapalım mı? Örneğin lunaparka gidelim eskisi gibi sen ve ben?"

Vücudum ağrıyordu, ama onu kırmak istemiyordum. "Eğer istiyorsan elbette gidebiliriz." "Tamam o zaman ben hazırlanmaya gidiyorum, sende hazırlan sonrada birlikte çıkalım."

Başımı sallayıp o kalktıktan sonra bende kalktım ve odama ilerledim. Kapıyı açtığımda Yunho ve Mingi'yi öpüşürken görmeyi asla beklemiyordum. "Ah şey ben üzgünüm. Görmemiş gibi devam edin!" Kapıyı hızla kapatıp salona geri döndüm.

İkisinin birbirinden hoşlandığı aşikardı ama bu şekilde görmek biraz değişime gitmişti.

"Yeosang yemek yedin mi?" Tek değişmeyen oydu. Seonghwa hyung. "Evet hyung ilaçlarımı da aldım. İyiyim merak etme."

Başını sallayıp kollarını bana sarmış ve saçlarımı öpmüştü. "Yeosang ben hazırım..."
"Bende geliyorum!" San arkadan koşarak yanımıza gelmiş ve beni Seonghwa'nın kolundan çekmişti.

Yanaklarımı sıkıp bana bakarken zorla bir gülümseme sundum ona. "Nereye gidiyorsunuz?" Seonghwa tek kaşını kaldırıp bana bakarken konuştuğunda San'ın kollarından kurtuldum.

"Lunaparka gideceğiz, sende gelsene hyung?" "Üzgünüm, spor yapmalıyım.. siz iyi eğlenin ve Wooyoung, Yeosang'a dikkat edin."

"Bebek değilim hyung." "Sesi duyuyor musunuz?" Seonghwa, Woo ve San'a bakarak konuştu. "Ne sesi Hwa?" "Agu agu diye bir ses var.." göz devirip kollarımı birbirine bağladım.

"Hyung ya!" Seonghwa yanaklarımı sıkıp yüzüme yaklaştı. "Hyung ya!" Yüzlerimiz birbirine çok yakındı. Kalbim atlı koştururken o saniye bütün sesler kesilmişti.

Seonghwa dudaklarıma bakarken ben tepkilerine bakıyordum. "Biz çıkalım siz sevişin?" San'ın alaylı sesini duyunca hızla Seonghwa'nın kollarından çıktım.

"Şey hadi çıkalım biz.." Aksılıktan ceketimi alıp hızla kapıdan çıktım. "Yeosang bekle!"
Wooyoung'un bağırması ile ona döndüm. "Ne oldu?"

"Bu halde mi gelceksin?" Üstüme baktığımda gördüğüm kedili pijamamı görmüştüm. Siktir ya.

"Şey bizim odada Mingi ve Yunho uyuyordu rahatsız etmek istemedim... böylede gelemem." "Benim odama git dolaptan bir şeyler giyin."

Başımı sallayıp hızla eve girdim. Kafamı bir yere çarpmam ile başımı yukarıya kaldırdım. "Yeosang?" "Şey ben özür dilerim görmedim seni bi an..." "Önemli değil, niye geldin geri?"

Elim ile üstümü gösterdiğimde gülümsedi. "Pekala görüşürüz, dikkatli ol lütfen." Başımı sallayıp Wooyoung ve San'ın odasına ilerledim.

Dolaptan aldığım kot siyah bir pantolon ile ince bir kazak alıp giyindim. Aynada emin olduktan sonra odadan çıkıp kapıda beni bekleyen San'ların peşine takıldım.

"Hele şükür Yeosang, biraz daha beklesek ağacımın kökünü sulardın artık." San konuştuğunda dudağımı sarkıttım.

"Üzgünüm..." "Neyse hadi taksiye binelim."
Önümüzdeki taksiye binip gideceğimiz yerin adresini verdik. Telefonumun çalması ile cebimden çıkartıp aramayı cevapladım.

Leucémie ~seongsang~ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin