Dokuz

230 31 59
                                    



İyi okumalar yorum yaparsanız mutlu falan olurum ama sakın yorum yapmayın ağlıyım biraz tamam mı?




Yeosang

"Yeosang uyan!" Yunho hyung kolumu dürttüğünde gözlerimi aralayıp etrafa bakındım.

"Ne oldu hyung?" Duvardaki dijital saatte 21:19 yazısını görünce gözlerimi devirdim. Sabaha kadar uyumayı planlıyordum ben.

"Hong hyung çağırıyor, birlikte yemek yiyeceğiz sonrada konuşacağız." Başımı sallayıp yataktan kalktım. Gözlerimi ovuşturup ayağa kalktığımda biraz sendelesemde toparlanıp odadan çıktım.

Banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra ayanda saçlarımın haline bakıp iç geçirdim.
Sarıları akmıştı ve biraz kötü duruyordu.

Aklıma boyatmayı not edip uzun saçlarımı dolaptan aldığım toka ile bağladım ve salona geçtim.

Herkes salonda masaya kurulmuş yemek yiyordu. Boş sandalyeye yani Jongho'nun yanına otururken titrekçe bir nefes alıp verdim.

Jongho beni korkutuyordu.

"Yemekten sonra odalarınıza geçmeyin."
Hong hyung konuştuğuna başımı sallayıp tabağımın kenarındaki çubukları aldım. Ortadaki yemekten birazcık alıp ağzıma götürdüm ve çiğnedim.

Sessiz bir yemeğin ardından salona geçerken, fırtına öncesi sessizlik gibiydi. Korkutucu. Sanki kötü bir şey olacak gibiydi, bundan daha fazla ne kötü olabilirdi ki?

Belki senin nasıl iğrenç bir varlık olduğunu anlamışlardır. İç sesime göz devirip minik adımlar ile tekli koltuğa oturdum. Wooyoung yanıma gelip beni kaldırdı ve koltuğa oturup beni kucağına çekti.

"Ağırlık olmasın?" "Hayır kuş gibisin."
Başımı sallayıp kucağına otururken Hong hyung içeriye menajeri ile birlikte girdi.

"Neden toplandık Hong?" Seonghwa yorgunluk ile sorarken neden bu kadar yorgun olduğunu düşünüyordum.

"Konumuz Yeosang."

Bütün gözler bana dönerken anlamamış bakışlar ile Hong hyunga dikkatle baktım. Ne demekti bu?

"Be..ben mi?" Başını sallayıp menajerin elinden aldığı dosyayı bana getirdi.

"Üzgünüm ama bu günden itibaren artık bizimle değilsin. Şirket senin yetersiz olduğunu ve ayrılman gerektiğini söyledi, ilk başta itiraz ettim ama son zamanlarda ne kendine ne de gruba dikkat etmiyorsun, danslarda dikkat etmiyorsun provalarda, videolarda... hiç bir şekilde ne bize ne kendine dikkat ediyorsun.

Şirket ile bir toplantı yaptık ve senin biraz ara vermen gerektiğini düşündük fakat bu son programın iptali üzerine seni tamamen gruptan çıkarmaya karar verdiler, üzgünüm."

Üzgünüm mü? Seni şutladılar fahişe, nasıl bir bok olduğunu anladılar.

Başımı iki yana sallayıp gözlerimi kapattım ve tekrar açtım. Tanrım lütfen gerçek olmasın bu.

Hayır fahişe gerçekler bunlar.

"Ne? Bu da nerden çıktı? Biz böyle bir şey istemiyoruz hyung!" San sinirle konuştuğunda başımı iki yana salladım. Gerçekten San beni savunmazdı öyle değil mi? Rüyaydı bu.

"Evet bizim haberimiz olmadan nasıl Yeosang hakkında böyle bir karar verebilirsiniz?" Seonghwa sinirli sesiyle konuştuğuna başımı iki yana salladım. Gerçekler yüzüme yavaş yavaş çarparken nefesimin daraldığını hissediyordum.

Leucémie ~seongsang~ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin