On dört

157 20 12
                                    






1 ay sonra

Yeosang

Kuma düştüğümde kalçamda hissettiğim hafif sızı ile dudağımı büzdüm. Düştüğüm yerden kalkıp popomu ovuşturarak çimenlerin üzerinde oturan arkadaşlarımın yanına ilerledim.

"Oy oy popon mu acıdı senin öpiyim de geçsin gel." Wooyoung beni tutup kucağına çekerken onun kollarından kurtulmaya çalışıyordum.

"Ya bırak beni!" Kıkırdayıp yanaklarımı öperken elindeki poşetler ile sinirle buraya doğru adımlayan sevgilimi görmek biraz gerilmemi sağlamıştı.

"Yeosang?" "Hayat-hyung?"

Dudağını dişleyip kalkmam için işaret yaptığında Wooyoung sırıtıp daha çok belime sarıldı. Çocuklara söylemiştik ama ben hala çekindiğim için Seonghwa çocukların yanında çok yanıma yaklaşmamaya çalışıyordu.

"Wooyoung yaşamak istiyor musun?"
"Evet hyung o zaman şey, yeosang kalk." Wooyoung beni hızla ittiğinde bu sefer dizlerimin üstüne düşmüştüm. Göz devirip dizlerimde kumu silkeleyip kalktım.

Seonghwa beni yanına çektiğinde bu sefer düzgünce yanına oturup göğüsüne yaslandım.
Poşetten çıkardığı iki dondurmanın poşetlerini açıp bir tanesini bana verdi.

Dondurmanın pakedini açıp yavaşça yerken Seonghwa da bana eşlik etmişti. Hala daha iyileşmediğim için çocuklar sofrayı hazırlarken bizde Seonghwa ile keyif sürüyorduk.

Dondurmayı bitirdiğimde Seonghwa'nın dondurmasına uzun bir bakış attım. O bana dayanamayıp dondurmasını uzattığında kocaman bir gülümseme e verip onun dondurmasını da yedim.

Seonghwa başını dizlerime koyup gözlerini kapattığında yanımdaki ıslak mendile ile çikolata olmuş ellerimi silip poşete koydum.
Ardından Seonghwa'nın saçlarına dokunup hafifçe okşadım.

"İyi misin sevgilim?"

Başını olumlu anlamda sallasada iyi olmadığını anlamıştım. "İyi gibi görünmüyorsun? Hastaneye gitmek ister misin?"

"Hayır hayır düzelirim birazdan, midem bulandı sadece."

Başımı sallayıp saçları ile biraz oynadıktan sonra çocukların çağırması ile birlikte ayağa kalkmıştık. Seonghwa hala halsizdi bunun farkındaydım ama izin de vermiyordu ki yardımcı olayım.

Çocuklar ile birlikte tavukları yemiş ardından çocuklar oyun oynamak için kalkmıştı. Benim hala tedavim devam ettiği için vücudumda çok fazla ağrı oluyordu ve çok az enerji. Bu enerjiyi sadece dans için harcıyordum.

"Sevgilim eve gidelim mi?" Başını salladığında gerçekten iyi olmadığını anlamıştım. Normalde ne olursa olsun çocuklar ile ayrı kalmayı istemezdi.

Hong hyunga ve çocuklara gideceğimizi söylediğimde ne kadar gelmek isteselerde onlara gerek olmadığını ve eğlenmelerini söyleyip bir taksiye binip evimize gelmiştik.

Seonghwa direkt odasına çıktığında peşinden gidip yatağa yatmasında yardımcı oldum.
"Miden nasıl?"

"Bulanıyor, uyusam geçer."
"Emin misin?"

"Evet, sende yanıma gel birlikte uyuyalım."
"Sana yeşil çay yapsaydım? İyi gelirdi?"
"Bana sen daha iyi gelirsin şuan bebeğim."

Kıkırdayıp üstümü değiştirip geleceğimi söylemiştim. O da lavaboya gidip geleceğini söylediğinde başımı sallayıp odadan çıktım.

Odama girip üstümdekilerden kurtulduktan sonra ayıcıklı pijamalarımı giyip lavaboya girmiş ve işlerimi hallettikten sonra Seonghwa'nın odasına girmiştim.

Leucémie ~seongsang~ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin