Geç uyuduğu uykusundan Mingyu’nun bağrışları ile kalktı. Bir gıdım uyuduğu uykusundan uyandığı için sinirle kalktı yataktan. Soonyoung da yanında değildi. Mutfağa indiğinde arkadaşı can simidi görmüş gibi aceleyle arkasına saklandı.
“Jihoon imdaat! Bu psikopat öldürecek beni!”
Birkaç saniye sonra mutfak girişinde uykulu haliyle esneyen Wonwoo da belirdi.
“Ne bu gürültü ya?”
Soonyoung tezgaha yaslanmış öylece bakarken Jihoon’u görünce gülümsemişti. Önce arkasındaki arkadaşına baksa daha güzel bir gün olabilirdi onun için.
“Ne oluyor Mingyu?”
Mingyu arkasından çıkmadan Soonyoung’u işaret ettiğinde şaşırmıyordu. Kedi köpek gibilerdi.
“Sana sarılamazmışım da yaklaşamazmışım da ondan önce ben vardım ona ne oluyor ki!”
Bir yandan söylenirken kolları ile Jihoon’u sıkıca sardığında karşısında gördüğü adamdan memnun olmadı. Soonyoung çoktan kaşlarını çatmıştı ancak bu sefer müdahele eden o olmamıştı. Mutfak girişindeki sevgilisi gelip bir güzel yumruklamıştı onu.
“Benden başkasına sarılmayacaktın hani puşt!”
Jihoon iki sevgili kavga ederken ona sarılmasını söyler gibi kollarını açan adama çıplak ayak koştu. Soonyoung onu tek seferde kucakladığında düşmemek için bacaklarını beline dolaması gerekti. Tartışan çift şaşkınca ikiliye baktı.
“Hassiktir…”
İkisi de şaşkınca aynı tepkiyi verdiklerinde Jihoon bulunduğu kucaktan memnun bir şekilde başını omzuna yaslayıp arkadaşına baktı. Nefesinin bilerek onun boğazına değmesini istiyordu. Önceden en sevdiği şey Mingyu ile uğraşmak iken artık en sevdiği şey kesinlikle Soonyoung ile uğraşmak olacaktı. Bundan emindi.
“Neyle kandırdın onu? Jihoon’um benim yerime kimseyi tercih etmez.”
Wonwoo sadece üç saniye içerisinde sinirden kıpkırmızı oldu. Jihoon arkadaşının bu sefer büyük pot kırdığını biliyordu.
“Yeter ama!”
Çekip gittiğinde bunun gerçekten Mingyu için ölüm olduğunu anlamak zor değildi ancak haketmişti. Sevgilisinin peşinden gitmesiyle Soonyoung onu tezgaha oturttu. Uzun süredir kucağında olduğu için yorulmuş olması gerekiyordu.
“Neden çıplak ayak geziyorsun üşüteceksin.”
Uykusundan uyanıp sinirle geldiği için giyinmek aklına gelmemişti. Soonyoung kendi ayağındaki terlikleri onun ayağına giydirdi.
“Zaten hastasın iyice hasta olacaksın.”
Jihoon bir anda aklına gelen şeyi düşünmeden ortaya attı.
“Paintball oynamaya gidelim.”
Soonyoung anlamamışça baktı. Jihoon kampta bahsedilen mevzu aklında kaldığı için bunu yapmak istiyordu. Merak ediyordu. Soonyoung’a dair her şeyi öğrenmek istiyordu.
“Şimdi mi? Hasta ve hamile halinle mi?”
Wonwoo mutfak kapısından kafasını uzattı.
“Mingyu’yu rakip takıma verirsek kabulüm.”
Harbiden de öyle oldu. Kahvaltı ettikten sonra birlikte Paintball oynamak için yola çıktılar. Wonwoo arkada sevgilisiyle otursa da ona yüz vermiyordu. Mingyu da kedi gibi ona sırnaşmaktan vazgeçmiyordu. Gittikleri alan kalabalık olsa da geniş gruplar olarak aldıkları için çok beklemediler. On kişilik iki grup kurulduğunda Mingyu diğer takıma kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pregnant Diary | Soonhoon
FanfictionŞaka yaptığına inanmak isteyerek çubuğa baktı ve tek olması gereken çizgi endişesinden dolayı çift görünüyordu. Gözü yanılıyor olmalıydı. Hayır, orada gerçekten çift çizgi vardı. Gözlerini ne kadar kırpıştırırsa kırpıştırsın teke düşmüyordu. Jihoon...