Jihoon telafi sınavlarından sonra iyice şişmiş karnıyla evin içinde dolaşamıyordu. Doğuma kısa bir süre kalmasına rağmen kendi mezuniyetine gitmek için büyük efor sarf etmesi gerekti.
Koca karnıyla giyinecek düzgün hiçbir şeyi olmaması yeterince sinirlerini bozarken Soonyoung’un yanında aşırı karizmatik olmasına iyice sinirlendi.
“Az daha süslenseydin puşt gören kız düşürecek zanneder!”
Araç giderken inatla söylenmeye devam ediyordu. Gün geçtikçe Mingyu gibi söylenenen huysuz bir şey olmuştu ve bunun sebebi tamamen karnının içinde uslu durmayan kızıydı.
Acelesi varmış gibi sürekli Jihoon’u tekmeleyip kıpırdanıyordu. Soonyoung son zamanlarda bu hallerine iyice alıştığı için güldü.
“Seni düşürmüşüm başkasına gerek yok.”
O kadar sinirlenmişti ki ettiği iltifata göz devirdi sadece. Mezuniyet için cibinlik ve kep giyeceğine sevinerek kendini yatıştırdı. Kampüse geldiğinde kalabalığı görünce iyice keyfi kaçtı.
“Mezun mu olucaz paris moda haftası mı belli değil!”
Geniş cibinlik sayesinde karnı biraz kapandığında kendini daha iyi hissetti. Diğerleri kadar normal gözüküyordu artık. Ayrıca Soonyoung’un aşırı karizma takımı da gölgeye düşmüştü.
Tören için açılış konuşması yapılırken oturdukları masaya diğerlerin gelmesini bekliyordu. Mingyu sevgilisi ile birlikte geldiğinde suratı asıktı.
“Ne oldu sana?”
Mingyu arkadaşına bakıp surat asmaya devam etti.
“Pezevenk size özendi bebek yapalım istiyor! Çocuk oyuncağı sanki!”
Jihoon tutamadı gülmeye başladı. Wonwoo’nun onun hakkından gelmesine o kadar seviniyordu ki Mingyu ancak böyle birini haketmişti. Sinirlendiği tüm anların acısını kendi çıkarmasına gerek kalmadan Wonwoo hallediyordu.
“Pezevenk falan ayıp oluyor bebeğinin babasıyım sonuçta.”
Wonwoo kararlı bir şekilde bebek için direttiğinde Jihoon bir kez daha gülmeden edemedi. Hayatında gördüğü en absürt ilişki onlarındı ancak bir kere bile ayrıldıklarına veya büyük kavga ettiklerine şahit olmamıştı. Sanırım sürekli didişerek bu kotalarını dolduruyorlardı.
Masaya gelen asıl bomba koluna taktığı Seungkwan ile gelen Vernon’du. Okula gelemediği için fazlasıyla olaylara uzak kalsa da sonunda başarmasına şaşırmıyordu. Az sabretmemişti.
Vernon oturduktan sonra Seungkwan da oturacaktı ancak sandalyeyi itip onu kucağına çektiğinde yeni cıvık ilişkilerin onlar olduğunu anladı.
“Kalabalık içinde ne yapıyorsun mal!”
Vernon hiç dediğini takmamış sırıtıyordu sadece. Soonyoung onları izlerken kıskanmış olmalı ki Jihoon’u omzundan tutup kolunun altına bastırdı. Hoşuna gitmediğini söylerse yalan olurdu çünkü ne derse desin Soonyoung sürekli huyuna gidiyordu ve Jihoon bundan aşırı eğleniyordu.
Güzel ortamlarında onları izleyen iki göz hissettiğinde istemsizce baktı oraya. Olayların bu kadar karışmasına sebep olan kız birkaç masa öteden ikiliye bakıyordu. Böyle bir pişkinlik görmemişti Jihoon ama ne yapacağını çok iyi biliyordu.
“Kıpırdama!”
Soonyoung’u çenesinden tutup yüzünü kendine çevirdi. Kızın inadına gözlerinin içine baktı ve dönüp sevgilisini öptü. Bunun onu kudurtacağına emindi. Artık anlamalıydı da Soonyoung’un kimin olduğunu. Bu durum Soonyoung’un da hoşuna gitmiş olmalı ki bedenini sıkıca sarıp kendine çekmişti iyice.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pregnant Diary | Soonhoon
Hayran KurguŞaka yaptığına inanmak isteyerek çubuğa baktı ve tek olması gereken çizgi endişesinden dolayı çift görünüyordu. Gözü yanılıyor olmalıydı. Hayır, orada gerçekten çift çizgi vardı. Gözlerini ne kadar kırpıştırırsa kırpıştırsın teke düşmüyordu. Jihoon...