Buraya geleli neredeyse iki hafta olmuştu ve Hyunjin'den ses yoktu. Bunun için elbette üzgündü ama işi başından aşkın olduğu için düşünmeye zamanı bile olmuyordu. Babası yine bütün koleksiyonu ona kitlemişti.
Bir tasarım daha tamamlandıktan sonra o dillere destan imzasını attı. Bu imza aslında kim logosunu oluşturuyordu. İçinde kimsenin fark etmediği bir S harfi vardı. Fark edilmesini çok isterdi ama artık fark edilmeyecek kadar silik bir harfti.
Küçük bir esnemeden sonra uyukusunu açmak için kahvesinden kocaman bir yudum aldı. Gece onun için çok uzun geçecekti. Daha tasarlaması gereken bir sürü kombin vardı ama gözleri kapandı kapanıyordu.
Tam uyukuya dalacağı sırada ise bağırma sesleri ile kafasını geri kaldırdı. İlk bir kaç saniyesini ne olduğunu anlamaya çalışmak ile geçirdi. Bağırışlar daha fazla çoğalırken yerinden kalktı ve kapısına yöneldi. Küçük delikten dışarıya baktığında gördüğü yüzle küçük bir küfür savurdu.
Bu 3Racha üyesi J.One'dı. Kapısının önünde "Minho şu kapıyı aç yoksa çok kötü şeyler olacak!" Diye bağırıyordu.
"Oruspun ile yatıyorsun şu an değil mi? Hiç utanma yok sende! Ama hata bende! Hala bir salak gibi bekliyorum seni!" Duyduğu şeyler ile uyukusu tamamen açılmıştı Seungmin'in. Ne tepki vermesi gerektiğini bilmiyordu. Racha grubunun neden ikiye bölündüğünü kimse bilmiyordu. Anlaşarak ayrıldıkları söylenmişti ama bundan daha fazlası olmalıydı.
Kapısına vurulması ile irkildi Seungmin. Jisung onun kapısını çalmaya başlamıştı. "Orada saklanmayı kes ve benimle yüzleş Minho! Oruspunu benim evime getirdiğine de inanamıyorum zaten!"
Bu iftira Seungmin için aşırıya kaçardı. Eli direkt kapıya gitmiş, açtığında ise sinirli bir şekilde karşısındaki bedene bakmıştı. Baktığı gibi de deli gibi sarhoş olduğunu anlamıştı.
Jisung bedenini kapının pervazına yaslayıp sahte bir şekilde gülümsedi. "Selam canım, Minho ile iyi eğlendiniz mi?"
Derin bir nefes verdi Seungmin. "Bak neden bahsettiğini bilmiyorum ama ben sandığın kişi değilim ve sen sarhoşsun. Bir paparazziye yakalanırsan neler olacağının farkındasın değil mi?"
"Beni düşünüyor gibi davranman ne kadar hoş!" Deyip kahkaha atmaya başladı Jisung. "Seni öldüreceğim" Bir anda Seungmin'in üstüne atladığında Seungmin neye uğradığını şaşırmıştı. Eller boğazını sarıyordu evet ama sıkmamıştı ya da sıkamıyordu.
"Kahretsin! Jisung, burada ne işin var?" Üstündeki beden alındığında ayaklanmak için biraz bekledi. Yeterince yorgundu bir de bu yaşadıklarını düşünmek istemiyordu.
Bir kaç saniye öylece beklerken görüş açısına bir el girdi. Bu kişinin Hyunjin olduğunu anladığında fark etmeden gülümsedi ve elini tutarak ayağa kalktı. "Gördüklerin için özür dilerim."
"Sıkıntı değil. Her şey göründüğü gibi değildir sonuçta." Saçlarını düzeltip gözlerini ovdu. Şu anda kim bilir nasıl gözüküyordu. Üstelik üstünde pijaması vardı. Bu daha çok utanmasına sebep oldu.
Hyunjin Seungmin'in içini okumuş gibi "Çok tatlı görünüyorsun." Dedi gülümseyerek. Seungmin'in gözleri büyüdüğünde o da ne dediğinin farkına vardı ve eğilerek "Özür dilerim." Diye mırıldandı.
Uzun bir sessizlik ortamı ele geçirdiğinde Hyunjin ne diyeceğini düşünüyordu. Seungmin görmemesi gereken bir şey görmüştü ve bunu nasıl açıklayacağını bilmiyordu. "Sanırım sana daha demin olanları açıklamam gerekiyor."
Omuzlarını silkti Seungmin. Bu sırada kendini kapının pervazına yaslamıştı. "Zorunda değilsin. Jisung isterse kendisi anlatabilir."
Gözleri şaşkınlıkla büyüdü Hyunjin'in. "Merak etmiyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wish You Back °Hyunmin°✓
FanfictionModa tasarımcısı Seungmin aylardır görmediği idolünü merak ediyordu.