Patlamış mısırlarını bir kaba doldurduktan sonra televizyonunu ayarlayıp beklemeye başladı Seung. Bugün Kingdom'un ilk bölümü yayınlanacaktı. Bunun için hem heyecanlı hem de stresliydi. Az çok da olsa grubun arasına geçen kavgalardan haberi vardı çünkü.
Kapının çalması ile gözlerini devirdi. Yine bir sassaeng geldiyse saç baş dalmayı düşünüyordu. Fakat delikten baktıktan sonra yüzünde hafif bir gülümseme oluştu. Kapıyı açar açmaz karşılaştığı enerjik yüzle de şaşmadım dese yalan olurdu.
"Selam!" Dedi tatlı bir şekilde Hyunjin.
Seungmin ise hala şaşkındı. Biraz düsününce ilk bölümün başlamasına fok az vardı ve onun diğer üyelerle birlikte bölümü izlemesi gerekiyordu. Garipliğe bir son vererek "Oh, Hyunjin... Selam?" Diye sıraladı kelimelerini.
Gülümsemesini silmeden çekingence konuştu Hyunjin. "Şey... Bugün kingdom'un ilk bölümü yayınlanacak. Eh ben de programda olmadığıma göre evden izlemek zorundayım. Sonra düşündüm ki neden Seungmin'le birlikte izlemiyorum?"
Kaşları havalandı Seungmin'in. "Programın önceden çekildiğini sanıyordum." Dedi sorarcasına.
Kafasını sallayarak onu onaylarken "Onlar bir dahaki bölüm için çalışıyorlar." Dedi Hyunjin. Tek başına izlemek istemiyordu. Tek başına izlerse üzülüp ağlayacağını biliyordu.
İlk bir kaç saniye öylece bakışırlerken en sonunda Seungmin kendine gelip ellerini saçlarına daldırdı. "Ah, üzgünüm biraz garip davranıyorum ama her gün Hwang Hyunjin kapımı çalmıyor." Dedikten donra öylece beklemeye devam ettiklerinde Hyunjin'in kaşları havanınca gergin bir kahkaha attı Seung. "Neyse! İçeriye gelsene."
Onun gülmesine kıkırdayarak "Bir an davet etmeyeceksin sandım." Demiş ve terliklerinin çıkartıp içeriye girmişti Hyunjin. Seungmin ise arkasından bir nefes verip mutfağına ilerledi ve meyve suyundan bir bardak daha alıp oturma odasına yöneldi.
Bardağı sehpaya bıraktıktan sonra gözleri saate kaymış ardından da Hyunjin'e bakarak yerine oturmuştu. "Uhm Kingdom'un başlamasına daha yarım saat var. Yani... Bir şeyler konuşmak istiyorsun. Yanılıyor muyum?"
Hyunjin ellerini havaya kaldırıp kocaman gülümserken "Beni yakaladın Seungmin." Dedi.
Seungmin onun dudaklarından kendi ismini duymasıyla duraksamış ve elini depar atan kalbine götürüp "Tanrım." Diye mırıldanmıştı. Tabi bu Hyunjin'in hala ona baktığını fark edene kadar sürmüştü. Küçük bir öksürükle bakışlarını Hyunjin'den kaçırıp "Ee ne anlatacaksın bana?" Diye sordu.
Hyunjin de Seung gibi bakışlarını televizyona kaçırırken "Biliyorsun ki Kingdom başlı başına stres." Diyerek söze başladı.
Fakat o sözlerini tamamlamadan Seungmin dalmıştı konuşmaya. "Başlı başına haksızlık. Oylardan tut grup seçimlerine kadar haksızlık. Oylar sırf fandomlar kavga etsin diye üç grupa veriliyor ve grupların dördü dördüncü jenerasyon ikisinden biri üçüncü diğeri ikinci jenerasyon. Yeni jenerasyonla eskilerinin arasında dağlar kadar fark var. Yanlış anlama grupları küçük görmek değil amacım. Sadece yaşlanmış bir koşucuyla genç bir koşucuyu aynı kefeye koymak bu. İkisi de sevilir ama genç olanlar daha çok göze batar. Ayrıca müziğin yarıştırılmasını doğru bulmuyorum. Herkesin müzik zevki farklıdır. Ben en çok Racha'nın şarkılarını seviyorsam başka biri en çok Txt'nin şarkılarını sevebilir. Bu tamamen zevk meselesi. Yıldızlı Gece tablosu ile Atina Okulu tablosunun karşılaştırılması gibi bir şey aslında."
Seungmin'in konusması bittiğinde küçük bir kahkaha attı Hyunjin. "Kendi içimi dökecektim ama sen benden daha çok dolmuşsun gibi."
"Sanat konusunda insanların bakış açısına sinirliyim sadece." Diye mırıldandı Seungmin. Gülüşü etkilemişti bu sefer de onu. Hyunjin'in her hareketine bu kadar heyecanlanması doğru değildi. Başından sonuna kadar arkadaşça yaklaşması gerektiğini biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wish You Back °Hyunmin°✓
FanficModa tasarımcısı Seungmin aylardır görmediği idolünü merak ediyordu.