Sonunda ikinci bölümün çekim günü gelmiş ve Racha üyeleri diğer grupların performanslarına tepki vermek için onlara verilen odaya yerleşmişlerdi. Yaklaşık üç saatin ardından ise sıra artık onlardaydı. Odadan çıkıp performans alanına ilerlerken konuştu Chan. "Kendinizi çok kasmayın. Önemli olan kazanmak değil, birlikte eğlenmek. Sıralamada aşağıya düşünce üzüldüğünüzü biliyorum ama önemli olan Stay'in bizi beğenmesi. Buradaki değerlendirmeler sizi bozmasın."
Herkesin yüzünde hafif bir gülümseme oluştuğunda durup elini ortaya uzattı ve beklemeye başladı. İlk el Felix'ten gelmişti. Jisung, Changbin derken Minho da eklendiğinde Chan'ın gözleri arkada bekleyen Hyunjin, Jeongin ve Seungmin'e kaydı. Birleşen elleri gözleriyle işaret ettiğinde üçlünün yüzünde bir gülümseme oluşmuş ve bekletmeden ellerin üstüne kendi ellerini yerleştirmişlerdi. "Bir, iki, üç... Ra-cha!"
Eller birleştiği gibi ayrılırken Minho'nun bakışları Jisung'taydı. Kendi içinde bir savaş vardı. Bir yanı Jisung'la konuşmak isterken diğer yanı hala uzak durmasını istiyordu. Bu seferlik sürekli dinlediği sözü dinlememeye karar verdi ve tereddüt etmeden konuştu. "Jisung, benimle gelsene."
Jisung uzun zamandır ismini sevdiği dudaklardan duyamamanın etkisiyle şaşkınlıkla gözlerini büyüttü. İster istemez minik kalbi hızlanmıştı. Eliyle kendini işaret ederken "Ben mi?" Diye sordu inanmazca.
Etrafına kısa bir göz gezdirip omuzlarını silkti Minho. "Evet, başka Jisung mu var?" Diye sordu. Yüzündeki düz ifadeye karşın sesi uzun zamandır Jisung'la böyle sakin konuşmamanın etkisiyle heyecanlı çıkıyordu.
Eli saçlarına giderken duraksadı Jisung. Saçını özenle yapmışlardı, dokunamazdı. Bu yüzden direkt ensesine attı elini. "Yani... Belki dansçılardan birini çağırmışsındır..." Dedi yavaş yavaş uzaklaşan sesiyle.
Kaygısız bir şekilde çıktı sesi Minho'nun. "Seni çağırdım."
"Pekala..." Diye mırıldandı Jisung. İster istemez harfler dudaklarından yuvarlanarak çıkmıştı. Garip ve korku dolu hissediyordu kendini. Minho çok belirsiz davranıyordu şu an.
Sessiz bir köşeye ilerlediklerinde Minho telefonunu çıkartıp kamerayı açtı ve Jisung'a uzattı. Jisung telefonu eline aldığında bir süre öylece telefonla bakıştı. "Fotoğrafını çekmemi mi istiyorsun?" Diye sordu sonra.
"Fotoğrafımızı çekmeni istiyorum." Dedi Minho. Gülümsemişti. Hem de öyle bir gülümsemişti ki içindeki bir şeylerin tekrar uyandığını hissediyordu Jisung. Gözlerini kırpıştırıp kendine gelmeye çalışırken "Ne? Bir anda ne oluyor sana?" Diye sordu şaşkınca.
Dudaklarını büzdü Minho. "Yakınlığımızı göstermemiz gerekmiyor muydu? Yakınlık gösteriyoruz işte. Sorgulama."
Jisung'un gözleri büzülmüş dudaklara kayarken derin bir iç çekti. "Garipsin." Diyebildi sadece. Ön kamerayı açtıktan sonra arkasını döndü ve içindeki o bütün garip hisleri geride bırakıp garip ifadelerle kameraya gülûmsedi. Minho da arkada kendince bir poz oluşturduğunda mutlu olmadan edemedi. Uzun zamandır böyle delice davranmıyorlardı.
"Bekle." Dedi bu sırada Minho. Arkasını dönüp duvara yaslandığında derince yutkunmak zorunda kalmıştı Jisung. Sırtı kameradan gözüküyordu şimdi. Fazla beklemeden en güzel açıyı bulup fotoğrafı çekti ve telefonu Minho'ya geri verdikten sonra bir şey demeden uzaklaştı.
Sahneye ulaştıklarında Chan ellerini birbirine çırpıp "Sahneye çıkıyoruz! Son hazırlıklarınızı yapın." Dedi.
Her bir üyenin kalbi depar atıyordu şimdi. Minho yere eğilip güzelce ayakkabısını bağladıktan sonra geri kalktı ve olduğu yerde gerindi, Jisung sesiyle son bir deneme yaptı ve Changbin mikrafonunu kontrol etti. Artık herkes hazır sayılırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wish You Back °Hyunmin°✓
FanficModa tasarımcısı Seungmin aylardır görmediği idolünü merak ediyordu.