16 • Zihnimden bir nehir aceleyle akıyor gibi hissettiriyor. Bunların hepsi benim kafamın içinde miydi diye sana sormak istiyorum.
v, sweet night
●
Onu çözmeye çabalamanın benim için bir anlam ifade etmesi gerekiyordu ama zordu, soruma cevap vermeden omuz silkerken sanki ona olan hislerim tamamen aklından çıkmış ve şimdi ben ona hatırlatmışım hissi ile karşılaşmak yorucuydu.
Yol boyunca tek kelime etmeden yanımda yürürken ne yapacağımı bilemez halde dolanıyordum zihnimin içinde, konuk evine döndüğüm anda yapacağım ilk şey Merkez'e haber vermek olacaktı.
Aklıma takılan ve düşünmemek için kendimi zorladığım bir an vardı, ne zaman gözlerimi kapatsam aklıma gelen, zihnimi kurcalayan bir an. "Hatırlıyor musun bilmiyorum." diye başladım söze, hemen yanımdaki Jeongguk başını kaldırarak bana baktı, onların evinin önündeydik. "Bir kez ben yanındayken rüya görüyordun sanırım. Elime tutunarak 'Beni bırak.' diye sayıkladın." dedim, başını sallayarak düşünürken iç geçirdi.
Küçük verandanın üç basamaklık merdivenine kendini bıraktı, "Sen hislerini söyledikten sonraydı, değil mi?" diye sordu, daha net hatırlamaya çabalıyor gibi bir hali vardı, onun yanına kendimi bırakırken başımı sallayarak onu onayladım. "Çok fazla rüya gördüm o haldeyken, birçoğu Jihoon'un öldüğü andı. Hiçbir şey yapamadım. Bir anda oldu her şey, Jisung denen piç onun boğazına pençelerimi geçirdi ve tüm acısını bedenimde hissettim." Jeongguk'un gözleri dolarken ona bir şeyleri hatırlattığım için suçlu hissediyordum.
Omuzlarını dikleştirerek kendini toparladı, "O gün yine oradaydım, Jihoon'a gitmek istiyordum. O öldüğünde ben de yere düşerek bayılmışım aslında ama rüyamda ayaktaydım, biri beni tuttuyordu. Ona beni bırakmasını söyledim çünkü Jihoon'a gitmek istiyordum." Yutkunmayı denerken Jeongguk'un ellerini birbirine geçirdiğini gördüm. Bakışları gökyüzüne kaydığında yanaklarından süzülen yaşları görmek, içimi parçalıyordu.
"Beni tutan, sendin."
Gözlerini bana çevirdiğinde dudaklarının kenarında anlamını çözemediğim acı dolu bir tebessüm vardı. "Sen gelene kadar gitmeye hazırdım ama sen geldin ve beni tuttun, gitmemem için o kadar çabaladın ki, kurdum sana kayıtsız kalamadı. Sanırım en hayvani yanımız, insanlığımız. Kurdumuz o kadar ilgiye aç bir çocuk gibi ki, sevgi gördüğü anda dayanamayarak o yana gitmeyi tercih ediyor." Bunları söylerken bu durumdan memnun muydu yoksa onu burada tuttuğum için bana kızgın mıydı, anlamak çok zordu.
Nefes almaya çabalayarak kollarımı ona sardığımda itiraz etmeden kollarıma yaslandı, "Seni duymuştum, Merkez'e gelmiş olan Omega bir kurt vardı ve seninle karşılaşmış. Tüm kasabaya bahsetmişti senden. Merak ediyordum nasıl biri olduğunu aslında ama böyle tanışacağımız aklımın ucundan geçmezdi." Gülümsemeden edemedim, benim onun hakkında duyduklarım olduğu gibi Jeongguk'un da benim hakkımda duydukları olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
touch it' taekook
Fanfictionomegaverse Delta Kim Taehyung, eşini kaybetmiş ve ölmek üzere olan Jeon Jeongguk'a aşık olarak kendini ölüme sürüklemişti.