eight, i'll still love you even world's apart

8.1K 1K 224
                                    

8} Şehir, camdan ve demirden yapılmış duvarın içinde kalbimi tutuyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

8} Şehir, camdan ve demirden yapılmış duvarın içinde kalbimi tutuyor. Göremiyor musun öylece gidemediğimi?

ghostly kisses, the city holds my heart

Sandalyede oturmuş halde Minseok'un elinde tuttuğu Rapunzel kitabından, hikaye ile alakası olmayan bir masal anlatırken Jeongguk dövme kaplı eliyle onun saçlarını seviyordu.

Onu iki gün önce görmüş olmama rağmen çok farklı geliyordu gözüme, bakışlarındaki acı gittikçe azalarak berrak parıltılarla kaplanmıştı. Yüzü eskisinden daha az asılarak acı dolu bir ifadeye bürünüyordu, daha fazla konuşmaya başlamıştı.

Bununla mutlu olan yanımı sürekli susturan huzursuzluk çıkarmayı seven bir ses vardı içimde. Onun son anları olduğu için iyi göründüğünü bana fısıldıyordu ve bu, nefes almama engel oluyordu bazen. "Taehyung-sii." Jeongguk'un canlı sesi tüm içimdeki korkuyu alıp götürdü, bakışlarım ona çıktığında kaşları çatılarak dudaklarındaki gülümseme silindi.

"İyi misiniz?"

Ses tonu Minseok'un da dikkatini çekmiş, küçük başını bana çevirmesine sebep olmuştu. "İyiyim." diye mırıldandım, nasıl göründüğümden bihaber halde ayaklandım, su içeceğime dair bir şeyler mırıldanarak kendimi odanın dışına attım. Bir keresinde derste Delta eğitmeni, "Kurt ölümün son anlarına geldiğinde huzurla dolar, artık eşine kavuşacağının bilincedir ve bu onu rahatlatır." demişti, sırtımı duvara vererek hemen kapının dibine çökerken bunun olmasından deli gibi korkuyordum.

Bu hale geleceğimi çok değil, kasabaya bastığım ilk anda ya da o konsey masasına ilk oturduğumda söyleseler, güler geçerdim. Ben Kim Taehyung'tum, dünyadaki beş Delta'dan biriydim ama içerideki çocuk, benim her şeyimi elimden almıştı sanki ve ben, sadece Taehyung'tum.

Dizlerimi karnıma doğru çekerek kollarımı etrafına doladım, Minseok beni aradığında kalbimde bir hafiflik ve mutluluk olmuştu. Jeongguk geldiğimde gülümsedi, beni çağırmak istediğini söylediğinde Minseok "Özlediğin için mi?" diye sormuş, Jeongguk gülerek kabul etmişti bunu. Minseok bana çok özlemiş derken, belki o kadar çok özleyen Minseok'un kendisiydi.

Yine de Jeongguk, benim buraya gelmemi istemişti.

Gözlerimden süzülen yaşları elimim tersi ile silmenin ardından ayaklandım, üzerimdeki kazağı düzelterek mutfağa ilerledim. Bir bardağa soğuk su doldurarak kalçamı tezgaha yaslarken kapının camından arka bahçeye baktım. Bayan Hwang küçük ahşap masanın etrafındaki sandalyelerden birine oturmuş, önündeki yuvarlak tepsideki pirinçleri ayıklıyordu.

Hava almak için bahçeye çıkmak istesem de bunu yapmaktan vazgeçtim, iyi görünmediğimi tahmin ediyordum ve birine kendimi daha fazla anlatmak zorunda olmak istemiyordum. İçimdeki ağırlığı daha ben kendim yok edememişken çok zordu başkasına bir şeyler hakkında konuşmak, bardağı tezgahın üzerine bırakarak odaya döndüm.

touch it' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin