Deku'nun hasteneye kaldırılmasından tam tamına 2 ay geçmişti. Bende bu süreçte çökmüştüm.
Yemek yemiyor, uyumuyor ve okula gitmiyordum. Göz altlarım mosmordu.
Şu anda annemle evdeydik ve annem yine bana yemek yedirmeye çalışıyordu. Tabi kii yemiyordum. Daha doğrusu yiyemiyordum.
Yemeğin kokusu bile midemi bulandırıyordu. Bir keresinde annem zorla ağzıma bir şeyler tıkmıştı ve koşarak banyoya gitmiştim.
Annem hala bana yememi söylüyordu. Tam ben masadan kalkıcakken annemin telefonu çaldı. Annem masada duran telefonu açıp konuşmaya başladı.
"Evet... Hmhm... Ne!?"
Bir anda bağırmasıyla yerimde sıçradım ve meraklı bakışlarımla ona baktım. Telefonu elinden kayarken tuttu ve yavaş hareketlerle masaya geri koydu.
"Izuku..."
"Ona bir şey mi oldu!?" Bağırdığımda sanki transtan çıkar gibi bana bakmış ve konuşmuştu.
"O... uyanmış."
Dediği şeyle gözlerim dolmuştu. Hemen odama koşup üstüme bir şeyler geçirmiştim.
"Ben gidiyorum. Sen arkadan gelirsin."
Kapıdan çıktığım gibi özgünlüğümü kullanarak hasteneye gitmiştim.
Hasteneye girdiğimde merdivenlere gitmiş ve 3. Kata çıkmaya başlamıştım. Çıktığımda Deku'yu sedyeyle yoğun bakım odasından çıkarıldığını görmüştüm. Başında da Inko teyzem vardı. Deku'ya daha dikkatli baktığımda gözlerinin az da olsa açık olduğunu görmüştüm. İçimde mutluluk dalgaları yayılırken gözlerimin dolduğunu hissetmiştim. Ama bu daha öncekiler gibi mutsuzluktan değil, mutluluktandı.
Inko teyzemle Deku normal odaya girmişlerdi. Bende doktorların yanınına gitmiştim.
"Ah Bay Bakugou hoşgeldiniz."
"Evet... Evet, hoşbuldum. Şimdi bana Deku'nun durumunu söyle doktor parçası."
"İlk öncelikle Bay Bakugou lütfen bana doktor parçası demeyin. İkincisi; Bir hemşire kontrole gittiğinde uyanmış ve şuan durumu gayet iyi. Bir kaç test daha yapıp olası bir duruma karşı tedbir alacağız."
"Peki şimdi onu görebilir miyim?"
"Üzgünüm. Daha yeni uyandı ve dinlenmeye ihtiyacı var."
Kafamı olumlu anlamda sallamıştım. Doktor Deku'nun odasına girmiş ve Inko teyzeyi çıkarmıştı. Bende Inko teyzenin yanına gittim ve ona sarıldım. Şuan ikimizinde sarılmaya ihtiyacı vardı çünkü.
Biraz daha sarıldıktan sonra ayrılmış ve gülmüştük.
"Sonunda Tanrım..." demişti Inko teyze. Odanın yanındaki koltuklara oturmuştuk.
"Sağol oğlum. Sen ve annen bu 2 ay boyunca yanımda olmasaydınız biterdim ben." Bana bakıp hüzünlü bir gülümseme vermişti. Bende aynı şekilde karşılık vermiştim.
Midoriya'nın Ağzından
Gözlerimi açtığımda beyaz bir odadaydım. Biraz etrafa baktığımda bir kadının kolumdaki serumla ilgilendiğini gördüm. Elimi hareket ettirmeye çalıştım ve başardım. Kadın anında bana bakıp kısık sesli bir çığlık atıp kapıya yönelmişti. Sesler hala boğuktu ve ne dediğini anlamıyordum.
Odaya bir doktor girmiş ve gözlerime ışık tutmuştu. Sesler şimdi daha netti.
"Durumu iyi. Gerekli testleri yapın ve annesine haber verin." Demiş ve odadan çıkmıştı.
Vücudumdaki kabloları çıkartıp beni başka bir sedyeye koymuşlardı. Odadan çıktığımızda annem yanıma gelmiş ve elimi tutmuştu. Aynı zamanda gülerek ağlıyordu.
Beni başka bir odaya almışlar ve annemi odaya almamışlardı. Odaya Kacchan'nı görmüştüm. Çökmüş görünüyordu. Ayaklandığımda ilk ona sarılıcaktım.
Odaya girdiğimde beni odadaki sedyeye yatırmışlar ve vücudumdan kan almışlardı. En sonda serumu yenilemiş ve çıkmışlardı.
Kendimi çok yorgun hissesiyordum. Sanki 2 aydır uyumuyordum.
Sahi, ne kadardır uyuyordum ben?
Gözlerimi kapattım ve uyumaya başladım.
*****
Bittii. Bu bölüm hakkında söyliyecek bir şeyim yok.
Yanlışlarım varsa üzgünüm.
Sizi seviyoree💜💜