Uyandırılmışlar

56 12 0
                                    

Babamı ve sevimsiz ailesini görüp, kahvaltı salonuna indim. Tabii ki gemi kurallarına göre kahvaltının bitmesine son 15 dakika kala yetişebildim.

Bu gemide kurallar şu şekildeydi; Sabah 9 da herkes uyanmış olmalı (ki bu saatin hangi ülkeye göre olduğunu bile bilmiyoruz) ve kahvaltıya inilmiş olmalı. Ben her sabah babamın yanına uğrar, hayatta olduğunu görür ve öyle kahvaltıya inerdim. Hayatta olduğunu diyorum çünkü biz gemiye ilk binen ailelerdeniz ve geminin kurucusunu bulmak için sürekli rahatsız ediliyoruz. Bilmiyorlar ki biz bilsek ya da bulsak zaten öldürüp onun krallığında değil adaletli bir ortamda yaşamımızı sürdürürüz.

Kahvaltı salonuna geçtiğimde büfeden yemek istediklerimi alıp masaya oturdum. Kahvaltımı yaparken etrafı izlemeye başladım. Neredeyse herkes yemeğini hızlıca yemiş askerler ile selamlaşmaya geçmeye hazırlanıyordu. Bugün yeni yüzler de görüyorum bu demek oluyor ki bugün yine uyandırılmışlar var.

Uyandırılmışlar; ölüm ve doğum arasında ki denge bozulduğu zaman 12 yıl önce hücrelerde uyutulmuş kişilere deniliyor. Hepimizin boynunda çok ince bir zincir ve ucunda metal bir yuvarlak olan kolyelerden var ve bu kolyeler numaralı. Numaralar bizim kimliğimiz. Numaralandırılma yapılırken eşleştirme de yapılıyor ve ileride evlenilebiliniyor. Eşlerden birisinin ölümünde ya da açıkta kalan kız -erkek eşitsizliğinde de uyandırılma yapılabiliyor. Çevremde eş olan çok az kişi var zaten onlar da eşlendiklerini söylediklerinde ayrı odaya çıkıyor yani yanımızdan ayrılıyor.

Kahvaltımı bitirdikten sonra yanıma aldığım kahvenin soğuduğunu fark edip ayağa kalktım. Vakit gelmişti, askerleri selamlamaya geçmeliydim.

Herkes sıra oluştururken siyah kısa kâküllü bir kız dikkatimi çekti, bana el sallıyordu.

"Hey! Duru, seni babandan tanıyorum benim yanıma gel dolmadan."

Galiba melezdi, türkçe konuşsa da gözleri çekik ve tek göz kapağı vardı.

"Teşekkür ederim, sıra çok hızlı doluyor" deyip gülümsedim.

Herkes sıra oluşturunca marşı okumayı başlayıp askerleri selamlamaya başladık. İlk önce boyundan sarılıp daha sonra sağ ellerimizi omuzlardan karşımızdakinin kalp hizasına gelecek şekilde indirip birbirimize eğiliyorduk. Bir kaç kişi geçtikten sonra cildi güneşten esmerleşmiş bir asker fark edip hemen önüme döndüm. Uyandırılmış olmalı ki bu uzay gemisinde ki küçücük pencerelerden gelen ışığın bu kadar yakması olanaksızdı. Bu güzel ten rengine sahip olmasının başka bir açıklaması yoktu. Sıra bize geldiğinde sarılırken bile yüzüne bakamıyordum tam elimi omzuna çekerken bir ses duyduk, birbirimizden ayrılırken kolyelerimizin birleştiğini gördüm. Şok olmuştum. Sadece hoşlantı ya da ilgi olduğunu düşünmüştüm ama biz, biz eşleşmiştik. Karşımda ki kişiyi daha önce hiç görmediğim için bir an panikleyerek ellerimizi göğsümüze indirirken kolyeleri ayırdım. Bana gergin bir şekilde bakarak;

"Ne olduğunu anlamadım. Bize sadece böyle bir durumda 'Üste bildirin dediler' neden çözdün?"

Sinirlenmiştim. Birbirimize doğru eğilirken.

"Daha ne olduğunu bilmiyorsun, ilk fırsatta beni bul. Duru" diyebildim.

........................................................

Selamlaşma bitti herkes işlerine koyulmuştu. Ama benim aklımda hala asker vardı. Ne zaman beni bulacaktı? Birilerine söyleyecek mi? derken arakadan tiz ses ile Arya geldi.

"Ha ha ha ha yine burada ne yapıyorsun?"

"Görmüyor musun çizim yapıyorum? Yeni bir lobi yapılacakmış."

"Sende de bu uyuşukluk varken iyi iş istiyorlar, ben Carl' dan istediğim çanta taşıma görevini bile vermezdim."

Carl Arya'ların hizmetlileriydi. New York bölümünde siber saldırı suçu ile idam edilmeden önce açık arttırma ile hizmetli olarak almışlardı.

"Tamam Aryacığım, çanta görevini bana vermeni çok istiyordum ama ne yaparsın, böyle olması gerekiyormuş. şimdi izin verirsen çizim yapmaya devam etmem lazım."

"Kendini çok yorma ne zaman istesen gelebilirsin odamıza, çalışmak zorunda da değilsin unutma orası senin de evin."

Dönüp giderken kıvrılan kalçası ve incecik beline bakıyordum. Benim aksime daha kadınsı bir vücudu, simsiyah saçları ve badem gözleri ile bir daha dönüp baktıran bir güzelliği vardı.




685Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin