Her şey çok güzel olacak

21 8 1
                                    

Hava kararmaya başlamıştı bile. Aren ile son konuşmamızı düşünüp duruyordum. Neden böyle bir şey dedi? Neden bir an önce eşlenmemizi istedi? Yalnız kalıp düşünmekten kafayı yemeğe başlıyorum, dışarı çıkıp hava alsam iyi olur.

Mina nerede acaba diye düşünürken karşıdan geldiğini gördüm. 

"Mina!"  Duymadı. "Heeyy Minaa!" 

"Ayy Duru kusura bakma çok dalgınım, efendim"

"Bir sorun yok değil mi? Pek iyi gözükmüyorsun."

"İyiyim iyiyim, bir sorun yok" Zoraki gülümsedi. "Galiba biraz yorgunum."

"Ben de yürüyüşe çıkıyordum. Belki eşlik edersin diye sormak istemiştim ama odada görüşürüz o zaman"

"Duru, aslında gelmeyi çok isterim. Vücut yorgunluğu bir yana beyin yorgunluğu var belki ben de kafamı dağıtmış olurum."

Yönünü değiştirip yanıma geldi. Fazla konuşup bir de ben baş ağrısı yapmak istemedim. Yeşil alana gideriz diye düşünürken başka bir yola girdirdi.

"Yeşil alan da güzel olurdu aslında. Nereye gidiyoruz?"

"Bir daha mı geleceğiz dünyaya Mina" keyfi yerine gelmiş gibiydi. "Gezelim, tozalım. Kukumav kuşu gibi evde oturmak bize yakışmıyor."

"Hhahah doğru diyorsun ama nereye gideceğiz, ne yapacağız bu saatte?"

"Duru, galiba arkadaşların eşlendikten sonra seninle hiç vakit geçirmemişler." 

"Eşlenip gittiklerini ne zaman söyledim ya? İnan senin yanında kendimi tanıyamıyorum. Nereye gideceğiz peki?" askerler bölümüne doğru ilerliyorduk. "Askerlerin odasına değildir umarım."

"Hayııırrr ama oradan bir kaç arkadaşım da katılabilir. Hem tanışmış olursun, yeni arkadaşlar yeni kan demektir."

"Tamam o zaman. Merakla ne yapacağımızı ve nereye gideceğimizi bekliyorum."

"Bana güven"

Askerlerin odasının hemen yan tarafında bulunan aşağı merdivenine ilerledik. Neden sırf aşağı inmek için bu merdiveni kullandığımızı anlamlandıramamışken önümüze bir kapı çıktı. Kopkoyu bir gece mavisi, kocaman bir kapı. Dönüp Mina'ya ne yapacağız der gibi bakarken arkadan ayak sesleri gelmeye başladı. 

"Mina bir sorun yok değil mi?"

"Hayır, sizi tanıştırayım." Beni omzumdan tutup arkamı döndürdü. "Bu yakın arkadaşım Marsel, ve bu da onun yakın arkadaşı Aren."

Sadece tepkisiz bir şekilde elimi uzatabildim.  Bu büyük bir tesadüf değil mi, bana mı öyle geliyor?

Aren beni gördüğüne şaşırmamış gibi yanına çekti ve "Biz zaten tanışıyoruz biliyorsun Mina. Sen söyle bakalım sabah neden yanımıza gelmedin de direk çıkışa gittin?"

Mina bir an gözlerini büyütüp dudaklarını zoraki gülümsemeye zorladı ve pek başarılı olamadı. "Arenciğim ben anlattığın kızın Duru olduğunu nasıl anlayayım bahsetsene biraz?"

Marsel araya girdi. "Ben de sabah Yeşilde arkanı dönüp gittiğini görünce şaşırdım. Duruya selam vermek için giderken kapıdan çıktın, yetişmek için merhaba bile diyemedim."

"Arkadaşlar ben nasıl bilebilirdim Duruyu tanıdığınızı?"

Konuya müdahale etmem gerektiğini düşündüm. "Aren benim aklıma takılan şey, madem sen beni tanıdığını biliyordun neden bahsetmedin?  Ben bir çok kez anlattım, Marsel hakkında sorular da sordum. Söyleyebilirdin."

685Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin