Loş Işık

29 1 0
                                    


Elimde kart ile donakalmıştım. Aren telefonun ucunda sessiz bir şekilde beni bekliyordu.

"Aren bu ne demek oluyor?"

"Balım sakin ol, yüz yüze görüşsek daha iyi olacak. Mesajımı bekle olur mu şimdi kapatıyorum telefonu."

Ve kapatmıştı. Ne yapacağım, ne diyeceğim, ne düşüneceğim hiç bir şey bilmiyordum. Yolun sonuna geldik artık. Ben kurucuyu ararken eşlenme olayı çıktı, aklım dağıldı ve istediğim hiç bir şeyi yapamadım. Aren ile yapacaktım sözde, şimdi onu da kaybediyorum. 

Lobi işi ile de ilgilenemedim. Hayatımda ilk defa bu kadar sallantı yaşıyorum ve mesleğime karşı olan etik değerlerim de daha fazla üstüme gelmeye başlıyor. Ama aklıma yatmayan bir proje yapamam. Suyumu içip toparlanmaya başladım. Elime zarfı alıp yeşil alana doğru ilerledim. Biraz yürüyüş ve dünyada gibi hissetmenin iyi geleceğini düşündüm ama nafile. Bir işe yaramamıştı. Daha önce Mina ile geldiğimiz kafeye girip frozen tarzı bir içecek aldım. Sadece yürüyüş yolunu izleyip bir şey düşünmemeye çalışıyordum. Herkes halinden mutlu gibi gözüküyordu, acaba bu gemi olayını bir tek ben mi abartıyordum? Sonuçta dünyadan farksız bir yerdi gerçekten. Her şey yapay da olsa gerçeğiyle birebir uyumluydu. Merakım ve bu belirsizliğe karşı olan sinirim babamdan bana geçmişti galiba oysa ki annem dünyada ki en uysal ve ortama direk adapte olan bir insandı. Şimdi yanımda olsaydı babam ile benim aramı da yapar, belki benim arkamda durarak Aren ile bir hayat yaşamama da destek olurdu. Böyle zamanlarda onu daha daha çok özlüyordum. 

Aren'in aramasını beklerken saatler geçti, dayanamayıp ben onu aradım.

"Aren selam, arayacağım demiştin."

"Evet Duru, tam da seni arayacaktım şimdi. Bir konum yollayacağım oraya gel olur mu?"

"Tamam. Bekliyorum."

"Tamam." 

Sesi bile iyi gelmişti, onunla yüz yüze görüşmek eminim ki daha iyi gelecek. Attığı konum eşlilerin oda kısmını gösteriyordu. Galiba misafir olarak gelmek dışında burada bir odam olmayacaktı. İlerlerken kalbim neden olduğunu anlamadığım bir şekilde deli gibi atmaya başladı. Telefonuma baktığımda Mina'nın cevapsız çağrısını gördüm, hemen geri dönüş yaptım.

"Selam Mina, kusura bakma aramanı görmemişim."

"Fark ettim. Önümden dalgın bir şekilde geçtin, üstelik çok hızlısın sana yetişemiyorum." 

Hemen durup arkamı döndüm. Mina arkamda kan ter içinde bana yetişmeye çalışıyordu.

"Seslenseydin keşke, dalgınım biraz kusura bakma lütfen."

"Seslenecek kadar yakınında değildim ama yetişirim diye düşünüyordum, beklediğimden daha hızlı çıktın." Deyip gülümsedi. "Bir sorun yok değil mi? buradan pek iyi gözükmüyorsun."

"Bir sorun var mı yok mu ben de tam anlayamadım. Aren'in yanına gidiyorum, orada bahsederiz."

"Bir arkadaşımız vardı eşlenen. Onun odasını ayarladı rahat ve sakin görüşmeniz için. Giriş yaparken beraber girmemizi istedi. Kayıtlardan bakan olursa diye."

"Hımm anladım, benden daha düşünceli bu konularda. Bana kalsaydı şimdiye yakalanmıştım."

"Eee boşuna asker olmadılar." koluma girdi. "Buradan sağa dönüyoruz."

Mina'nın tarif etmesiyle geldik. Yine Aren kurtardı çünkü bu dalgınlıkla tek başıma yolda kalır kesin başka bir odaya giriş yapmaya çalışırdım. Kapının önünde Marsel'i aradı, demek ki Marsel de içerideydi. Parmak izimizi okuturken 4 aktif parmak diyordu. Şuan yeni insanlar ile muhabbet edecek son kişi olmalıydım, demek ki içeride Mina'nın eşlendi dediği kişiler de vardı. Kapı açılıp içeri girdiğimde çok tatlı bir kız karşımda duruyordu. 

685Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin