Efendi Kodai bir an kendini toparlayıp devam etti;
'Çözümü bulmuştum. Ama bunun çözüm olduğunu onlara gösterebilmeliydim. Böyle bir çözümün tüm gezegende ses getirmesi için ilk kendi ırkımla başlamalıydım. Bu nedenle ilk Işığın Elfler'indeki tüm varislere gizli bir mesaj yolladım. Hiçbiri ilgilenmedi. Biri hariç. Cerise Rouge. Irkının en önemli ikinci varisiydi. İkimiz de samimi olarak bir amaç için birleşmeye karar verdik. Birbirimizi hiç görmemiştik ve bir buluşma ayarladık.' dedi ve sustu bir an. Gözünü yumdu ve yavaşça Eigy'e baktı ve devam etti;
'Ona ilk görüşte aşık olmuştum. Tüm benliğimle hem de. İmkansız birşeydi bu. Tarihimizde görülmemiş birşey. Karanlığın Elflerinden biri Işığın Elflerinden birine aşık oluyor. Normalde ikimizi görsek içgüdüsel olarak birbirimizi yok etme hissi doğar. Tüm kontrolü ve sakinliği yitiririz. Ama biz öyle değildik. Bir mucizeydi bu. O da hissetmişti bunu. Onunla gizli bir antlaşma yaptım. İkimiz de diğer tüm ırklara adamlar gönderip bizimle aynı düşüncede olabilecek insanları araştırttık. Düşünür, yönetici, siyasetçi, komutanlardan oluşan bir topluluktu bu. Bir yıldan daha az zamanda tüm ırklar bu düşüncenin etrafında sosyal düzenlerini, ekonomilerini ve savunmalarını geliştirdiler. Teknoloji ve bilimle. Eşitçilik anlayışını benimsemeye başladılar ve birbirleri ile çok iyi anlaştılar. Sahiden daha iyi bir geleceğin onları bir arada tutabileceğine inanmıştım. Cerise de öyle. Bir yıldan sonra kendi ırklarımızda bu gelişmelere uygun davranmaya başladılar. Bir dostluk havası vardı. Hem kendi aramızda hem de diğer ırklarla. Savaşlar ateşkeslere, açlık ve kıtlık azalmaya doğru gitmekteydi. Ben ve Cerise ilişkimizi gizliden gizliye yürütmeye devam ettik. İkimiz de 20 yaşına vardığımızda evlenme kararı aldık. Hem biz mutlu olacaktık hem de iki ırkın savaşı sona erecekti.' dedi yüzünde huzurlu bir gülümsemeyle ve devam etti;
'İnanmıştım. İnanmıştık. Derken bir gün bir mesaj aldım. Bizle aynı düşüncede olan insanlardan gelen bir kutlama merasimi davetiydi. Başardığımız şeylere ithafen kutlama yapmak istemişler. Bu kutlamayı apaçık olarak yapmalarının diğerlerince yanlış anlaşılabileceğinden korkturkları için gizlice yapmak istemişler. Ben de karşı çıkmadım. Kutlama yapılacağı akşam bir gecikme yaşadım ve iki saat geç gitmiştim.' dedi ve elleri titremeye başladı. İki elini de yumruk yaptı. Titreyen bir sesle;
'Vardığımda ortalıkta kutlama falan yoktu. Kan kokusu doluydu etraf. Tüm ırkların kralları ve bu yola çıktığım kişiler yanyanaydı. İkinci varis olan kardeşim ve Babam da çıkageldi. Hepsinin yüzünde pis bir sırıtış vardı. Olayları anlamaya yeni başlamışken...' dedi ve derin bir nefes aldı.
'Başlamışken... omzuma kan damladığını farkettim. Yüzümü yukarı çevirdiğimde...çevirdiğimde onu gördüm. Sevdiğim kadının koparılmış başını. Bir mızrağa geçirilmiş biçimde akan son kan damlalarını. İhanete uğramıştık. Yüzündeki yaraları gördüm. Derin kesiklerle tanımak güçtü. Bedeni bile ortada yoktu. Ağlayamadım. O an öfkem öyle derindi ki üzülemedim. Etrafımı askerler sarmaya başlamıştı. Babam tüm gerçekleri açıkladı. Işığın Elflerini ortadan kaldırmak için diğer ırklarla gizlice ittifak kurmuşlar. Cerise ile olan ilişkilerimi de bildiklerinden hem onu ve hem beni ortadan kaldırmak istemişler. O an hiç hissetmediğim bir güç ile hepsini öldürdüm. Babam da dahil. Kardeşim ise son anda kaçtı. Babam son sözlerinde ailemizdekilerin hepsinin bu işin içinde olduğunu söyleyince o gün Karanlığın Elflerinin tüm aile üyelerini öldürdüm. Tek tek. Ağır yaralı bir şekilde önceden kullandığım gizli bir eve kaçtım. Neve ve Saphed sayesinde iyileşmeye başladığım sırada diğer tüm ırklar birleşip Işığın Elflerine saldırmışlar. Neredeyse hepsini öldürmüşler. Geri kalanları ise güçsüz insanların yaşadığı uçsuz bir adaya sürmüşler. Daha sonra kardeşim diğerlerinin Karanlığın Elflerini yok etmelerinden korktuğu için ırkımıza ait toprakları satmış ve müthiş bir para elde etmiş. Sata sata küçücük bir ada kalmış. Sizler ona Titanlar Şehri diyorsunuz. O adada kurduğu küçük krallıkla kendine bir hayali şehir kurmuş.' deyince Eigy ;
'Peki ya size ne oldu?' dedi meraklı gözlerle. Efendi Kodai;
'Yaralarım nedendir bilinmez iyileşmedi. Ne gücüm ne itibarım ne de bir askerim vardı. Ben sevdiğim kadının ölümüyle hüzne boğulmuşken, günden güne erirken kendi canıma kıydım.'
Eigy;
'Peki ama şuan yaşıyorsunuz?'
'Evet haklısın. Konuşmamızın en önemli kısmına geldik şuan.' dedi ve iki eliyle akan gözyaşlarını sildi.
...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üstün IRK
FantastikBilim ve Büyü'nün beraber hüküm sürdüğü bir dünyaya ölümü yenip geri dönen biri olan Kodai Prania, gezegeni derinden etkileyen bir amaçla yarım kalan intikamını almakta kararlıdır. Bu serüvende hem onu hem yaşadıklarını ve onu bu amaca süren nedenle...