38.Bölüm: Altın Kent

834 187 93
                                    

"Altın Kent"

When I'm in your veins
Always finds a way
That's the price you paid
For the play... with the pain

⚔️

Xathmoran, Demir Köprü'nün kesişim noktası ve Ryendal'a girişlerinde toplam üç kere durdurulmuşlar ve sahiden de askerlerin Helena'nın yüzünü görmesi yetmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Xathmoran, Demir Köprü'nün kesişim noktası ve Ryendal'a girişlerinde toplam üç kere durdurulmuşlar ve sahiden de askerlerin Helena'nın yüzünü görmesi yetmişti. Aksilik çıkmadan Ryendal'a ulaşmaları Annarithel'ı rahatlatsa da düştüğü durum içler acısıydı ve sinirlerini bozuyordu.

Helena ve Vaoryn ön tarafta sürücü koltuğunda oturuyor ekibin kalanı ise kek kokuları arasında iki büklüm vagonda yolculuk ediyordu. At arabası üç kişi için genişti ama yedi kişi için daracık bir mezardan farksızdı. Annarithel yol boyunca atların güçlü bacaklarına dualar etti. Kontrol noktaları dışında hiç durmamışlar, dörtnala Ryendal'a ilerlemişlerdi. İhtiyaçlarını gidermek için bile mola vermemişler, -mesanesi patlamak üzereydi- Annarithel güneşin doğuşunu ve batışını araca bindiklerinden beri takip edememişti.

Ellyro ve Callidus iki yanında kıvrılmış ve saatler sonra tedirginlikleri biraz azaldığında uyumayı başarmışlardı. Ancak Annarithel, Rigel ve Rhyvar'ın gözüne uyku girmemişti, hep diken üstündelerdi. Violet bir ara Rigel'ın omzuna yaslanıp gözlerini dinlendirdiğinde Kael de Annarithel'ın tepkisini umursamadan bacaklarına başını dayayıp yatmaya yeltenmişti. Eh, böğrüne yediği yumruk sere serpe yatışını bozsa da çenesinin açılmasını sağlamıştı. Çoğunlukla o konuşmuş Annarithel da dinlemişti. Okçulukta ne kadar iyi olduğu ile ilgili bir süre böbürlenmiş, insan müttefiklerinden üstü kapalı bir şekilde bahsetmişti.-Annarithel sormuştu ancak Kael tamamen çözülmemişti- Aralarında Helena'nın babası ve iki ağabeyi olmak üzere insanlarla kurdukları müttefiklik, iki taraf için de bir çıkar ilişkisiydi. İnsanlar saraydan sızdırdıkları bilgiler, sağladıkları erzaklar ve ulaklık görevleri karşılığında, şu an çıktıkları görevin planlarını harekete geçirmek için Birlik'ten söz almıştı. Onlar da Zalaxvir'e girmenin ve sevdiklerini kurtarmanın bir yolunu arıyorlardı. Anlaşılan Kael de Annarithel gibi düşünüyor, bunun iyi niyetten ibaret olmadığını biliyordu.

Rhyvar ise Kan Avcısı'nın karşısında yalnızca izlemeyi tercih etmişti. Ağzını bıçak açmıyordu. Ara sıra bakışları Kael'e ve sonra da Annarithel'a kayıyor, yüzünde gözden kaçmayacak bir gerginlik beliriyordu. Gözler her şeyi anlatırdı ve Annarithel zümrüt yeşili gözler her ne kadar büyük bir gizemi barındırsa da bir şeyler yakalayabiliyordu. Kael'in laubaliliğinden rahatsız oluşu değildi bakışlarındaki gerginliğin sebebi. Kael'in Annarithel'ın dikenlerini ve soğukluğunu umursamadan yakınlık kurabilmesi onu rahatsız ediyordu. Oysaki Annarithel ve Rhyvar ne zaman sohbet etmeye yeltense kız dikenlerini bir kalkan gibi örüyor ve Rhyvar da aynı şekilde karşılık veriyordu.

At arabası önce yavaşladı sonra aniden durdu. Birlik müttefikleri olduğunu söyledikleri bir insana güvenmeyi seçiyor olabilirdi, kız onları Ryendal'a getirip büyük bir risk almış da olabilirdi ancak Annarithel Helena'ya hâlâ güvenmiyordu. Bir insanla iş birliği yapmak ona çok fazla geliyordu. Kız onları satabilir dosdoğru bir tuzağın içine sürükleyebilirdi... Ama itiraf etmeli Birlik böyle bir şeyi göze alabilecek kadar aptal değildi. Vaoryn dokunmasa bile yoğun hisleri sezebilirdi ve Rhyvar Birlik'in lideriydi, bu hatırı sayılır bir biçimde tedirginliğini alıyordu. Helena küçük tahta pencerenin sürgülerini çektiğinde vagona dolan ışıkla Annarithel gözlerini kırpıştırdı.

Kanın Şarkısı (Kanın Şarkısı Serisi 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin