2

73 15 10
                                    

Elimdeki kalemin çekilmesiyle kafamı kaldırmış ve gördüğüm duman rengi gözlerle duraksamıştım.

"Yine dalmışsın bakıyorum?"

Gözlerimi, gözlerinden çekip bana yakın durmasının heyecanını yenebilsem konuşacaktım onunla. Ben cevap vermeyince kalemi hafif sarı kâğıtlı olan çizim defterimin dikiş yerine koymuş ve üzerindeki gözleriyle neredeyse aynı tonda olan gri pantolonu çekiştirerek yanıma oturmuştu.

"Ne çiziyorsun?"

Çizdiğim resme bakarken ben de ona bakıyordum.

"Sanırım bu gün de konuşmayacaksın benimle... Olsun." dedi her zamanki kararlılığıyla. "Sen konuşmasan da olur."

İyice sırtını ağaca yaslayıp elimdeki defteri almış ve çizimlere bakmaya başlamıştı.

"Çizim yeteneklerin Dolunay Anne 'ye benziyor." sayfaları geçerken onu çizdiğim sayfada durmuştu. "Bu ben miyim?"

Şaşkınlığına karşılık sadece kafamı sallamıştım.

"Baya yakışıklıyım he? Ne dersin?"
"Evet..." demiş ve elbisemin fiyonkluyla oynamaya başlamıştım "Baya yakışıklısın."

Kıkırdayıp her zaman yaptığı gibi saçlarımı karıştırmış ve kafasını kafamın üzerine yaslamıştı.

"Sen neden konuşmuyorsun bizimle? En son seninle eğlendiğimi 6 yıl önce hatırlıyorum. Hepimiz gülerken, bir aradayken neden yanımıza gelmiyorsun?"

"Bir sebebim yok." demiştim derin nefes alırken.
"İlla bir sebebinin mi olması gerekiyor bizim yanımıza gelmen için?"
"Evet."
"Peki, buranın ne Sebebi var? Buraya gelmenin sebebi ne?"
"Kendimle baş başa kalmak."

Aniden sessizleşmiştik.

"Sen hiç gerçek bir prenses gördün mü?"

Küçüklükten beri prenseslere olan takıntım annem ve anneanneme hakaret ediyormuşum gibi hissettirirken sormuştum bu soruyu.

"Evet, gördüm."
"Gerçekten mi?" demiştim gözlerimi kocaman açarken.
"Evet... Gerçekten. Hatta şu an kocaman gözlerle bana bakıyor o prenses."

Dediği şeyi anlayınca utançla kafamı önüme eğmiştim.

"Herkesten çok farklısın Aynaz... Hem de herkesten."

Biraz daha doğrulup konuşmasına devam etmişti.

"Hani dedin ya bir sebebim olması gerekiyor sizin yanınıza gelmem için. Hadi bir sebep yaratalım. Çünkü yanımda olmanı o kadar özledim ki..."

Tekrardan fazlaca utanırken kafamı hayır anlamında sallamıştım.

"Gerek yok... Ben tek başıma iyiyim."

Derin bir nefes almış ve her sinirlendiğinde yaptığı gibi boynunu çıtlatmıştı. Ayağa kalkıp gri kot pantolonunu düzeltirken elini uzatmıştı.

"Dersin başlamasına az kaldı prenses. Geç kalmak istemezsin dimi?"

Kafamı sallayıp eline tutunarak ayağa kalkmıştım. İkimiz birlikte sınıfa çıkarken bizimkiler de tekrardan başımıza toplaşmıştı.

"Nasılsın prenses?" demişti Mira.
"İyiyim Mira."

Onun aksine fazla duygusuz olan sesim hepsinin yüzündeki gülümsemeyi soldurmaya yetmişti.

#

Dersimiz başlayınca öğretmen arkasında bir öğrenciyle içeri girmişti.
"Yeni arkadaşınız Kuzey, Kuzey Çakmak. Kendinizi ve ailenizi tanıtın."

En sevmediğim şey olabilirdi bu lisedeki. Herkesi aile durumuna ve işine göre yargılamaları. Herkes kendini tanıttıktan sonra en köşe arkadaki bana gelmişti sıra. Yavaşça ayağa kalkıp saçımı geri atmıştım. Tüm gözlerin benim üzerimde olmasının verdiği rahatsızlıkla elbisemi çekiştirmiştim.

"Ben Aynaz Güner... Babam Bartu Güner. Ünlü bir iş adamı ve okulun ortaklarından biri." tam yerime oturacakken çocuk sanki bilerek benimle oynamak istercesine soruyu sormuştu.

"Annen?"

Derin bir nefes alarak ağzımı açtığımda önümdeki sarışın kız konuşmuştu.

"Annesinin uykuda olduğunu söylüyor hala geberdiğini kabullenmiyor aptal." Yanındaki arkadaşıyla kıkırdarken gözlerim dolmuştu.

Yan sıradan ayaklanma sesi duyunca o tarafa bakmıştım. Ayaz ve Ayvaz ayaklanıp bu tarafa gelmiş ve yanıma oturmuştu.

"Annemiz vefat etti Gülçin ama senin hiç tadamayacağın bir duygu yüzünden öldü. Arkadaşlık ve sevgi duygusu yüzünden." demiş ve bana sarılmıştı Ayaz.

Gözyaşlarım benden istemsizce akarken Ayaz'ın kalın sesi kulağıma fısıldamıştı.

"Senin tek bir gözyaşına bu sınıfın tamamını yok edebileceğimizi biliyorsun dimi? Lütfen ağlama... Sen ağladıkça sanki ben ölüyormuş gibi hissediyorum."

Bu sefer Ayvaz, Ayaz'dan biraz daha ince olan sesiyle fısıldamıştı diğer kulağıma.

"Annemiz derin bir uykuda prenses... Seni ve bizi daha iyi koruyabilmek için derin bir uykuya yattı. Şu an sen üzülüyorsun diye ne kadar üzülüyordur sence? Uykuda olduğu için ne kadar kendini suçluyordur?"

Kafamı sallamış ve iki yanımdan sarılan iki prense sarılmıştım. Ders boyu asla yanımdan ayrılmamışlardı.

#

Ders zili çaldığında çantamı toplamış ve bizimkilere dönmüştüm.

"Ben çıkıyorum."
"Nereye?" demişti ikisi de aynı anda.
"Bir işim var. İsterseniz siz de gelin."

Hemen sıralarından çantalarını kapıp benimle beraber okul çıkışına doğru yürümeye başlamışlardı.

"Nereye gittiğimiz hakkında küçük de olsa bir ipucu veremez misin?"
''Annemin yanına."

#

Mezarlığa geldiğimizde eteğimi tutarak daha yeni oluşmuş çamura basmamaya özen gösterdim. Yavaşça annemin yanına gidip yanında olan banka oturdum.

"Anne..." uzun zamandır gelemiyordum buraya. Ayvaz ve Ayaz beni arabaya yaslanmış bir şekilde izliyorlardı.
"Özür dilerim. Senin kadar güçlü olamadığım için, senin kadar mükemmel olamadığım için her zaman nefret ettiğin o prenseslerden biri olduğum için özür dilerim... Benden utanıyor olmalısın?"

Gözyaşım mezarındaki toprağa değerken hava hafif çise atmaya başlamıştı.

"Anne keşke sana bir kere sarılabilseydim. Keşke seni bir kere koklayabilseydim. Özür dilerim anne. Her şey için. Özellikle gurur duyamayacağın bir kız olduğum için."

Yağmur şiddetlenip gök gürlerken daha da ağlamıştım.

"Bana çok kızıyorsun değil mi? Özür dilerim anne tekrardan. Sana diyebileceğim tek şey özür dilerim."

Omzuma dokunan ellerle kafamı kaldırmıştım. Ayaz üzerindeki sweatin çıkartıp elbisemin üzerinden bana giydirmişti.

"Üşüme..."

Onlar da banka oturunca sadece mezarlığı izlemeye başladım.

"Babam her zaman anneme benzediğini hatta bazen annem gibi koktuğunu söylerdi Ayaz ve bana gece masallarının sonunda."
"Evet..." demiştim "Bana da söylerdi. Bu dünyada sadece iki büyük dileğim var biri... Annemizin yaşıyor olması diğer ise annemiz kadar güçlü olmak." sözümü bitirdikten sonra Ayaz saçımı çekmişti.
"Sen zaten annemiz kadar güçlüsün. Sadece gücünü zamanında kullanmayı seviyorsun."

Yağmur fazlasıyla şiddetlenirken hem toprak hem de Ayaz'ın keskin parfüm kafası genzimi yakmıştı.
"Kalkalım mı? Biraz daha oturursak kesin üşüteceğiz?"

Hep birlikte kalkıp eve gitmek için yola koyulmuştuk.

AY'IN ÖPTÜĞÜ KIZ (3. Nesil)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin