47| 3 Ay Sonra

13 4 2
                                    

(...)

3 Ay Sonra

Çiftliklere geri dönmüştük. Kian ve Ashe sevgili olmuştu. Maddison çoğunlukla ailesiyle beraber evinde kalıyordu ama bir kaç haftalığına yanımıza geldiği de oluyordu. Annem hayvanlarımızı çiftliğe getirmişti yani temel olarak artık orda yaşıyorduk bazen de bir kaç haftalığına 

eve kalıyorduk.

Alaina yine her fırsatta bana bulaşmaya devam ediyordu nedense. Şaşırdık mı 'HAYIR'. Paul Alaina'yla pek eskisi kadar konuşmuyordu. Benle de normal bir şekildeydik. Ne arkadaş ne de aşık davranıyordu. Bir güne kadar böyle ilerledi.

(...)

Çiftlikte olduğumuz bir gün; önceki gece Ashe ve Alex'le koptuğumuz için yorgunduk ve benim odama yığılmış uyuyorduk. Kapının aniden çalmasıyla yerimden zıplayarak uyandım. Alex'de uyanınca hala uyuyan Ashe'ye baktık. 

"Bu seste nasıl uyuyor acaba"

Alex: "En ufak bir fikrim yok. Neyse sen kapıya bak yoksa kırılcak. Bende kaldığım yerden devam edeceğim"

"Ohh ne güzel dünya"

Alex: "Kızım şu an senin odandayız. Yani kapıdaki kişi seni arıyor"

"O da doğru" Kapıya gidip açtığımda Alex çoktan uykuya dalmıştı. Kapıda Paul vardı. 

Paul: "Bu gün bir şeyler yapalım mı" deyince ters bir bakış attım.

"Sabahın körü bu yüzden mi uyandırdın insanı"

Paul: "Ellie şu an saat 13.00"

"nE" Bileğimdeki saate bakınca gerçekten saatin 13.00 oduğunu gördüm. Yüz ifademi toparlayıp geri içeri yürüdüm.

"Yinede yatcam" Kendimi yatağıma atmak üzere zıplayınca Paul beni havada yakaladı ve sırtım onun göğsüne gelecek şekilde kucağına ladı.

"Uykum vaar"

Paul: "Bunlar burda uyusun biz başka bir yerde uyuyalım o zaman2

"Paul hayır bırak beni" deyip çırpınmaya başladığımda yanlışlıkla şey oldu... Şeye çarptım. Tanrıya şükür Paul bunu hissetmemişti. Son bir çabayla kucağından sıyrıldığımda geri yatağıma atladım.

Paul: "Ne kadar da inatçısın"

"Şşşh millet uyuyor sessiz ol. Ayrıca bende biraz uyuyacağım bu yüzden çık" dediğimde Paul yatağıma oturdu ve bağdaş kurdu. 

"Napıyorsun"

Paul: "Siz uyanana kadar bende sizi beklerim"

"Paul git lütfen yatağı kaplıyorsun"

Paul: "Küçücük bir alandayım şu an hatta şuraya işaret koyayım da cetveli getireyim" Dolaptan cetveli alıp geldi ve işareti koyduğu yerden ölçtü.

Paul: "Bak demiştim. 10'a 15"

"Uykumu kaçırdın yiaağ"

Paul: "Güzel o zaman gidiyoruz" Bileğimden tutup yataktan kaldırdı ve çiftlikten çıktık. Ormana doğru giderken aklıma bir şey geldi. 

"Bir dakika hızla çiftliğe gidip geri geleceğim. Aynaya ihtiyacım var"

Paul: "Aynayla ne yapacaksın"

"Lekeme bakacağım" dediğimde Paul ilk önce şaşkınlıkla yüzüme baktı sonrada parmaklarıyla oynamaya başladı.

"Noldu"

Paul: "Senin leke arkadaşını ben biliyorum. Ama kendin bak bence"

"Tamam, sen bekle ben dönerim birazdan" Paul'dan ayrılıp hızla çiftliğe doğru koştum. Nefes nefese varınca odaya dalıp aynayı aldım. O sırada Alex uyanmıştı. 

Alex: "Nerden bu halde ve nereye"

"Ormandan ormana. İşimiz var da Paul'la"

Alex: "Imm... Peki" Çiftlikten çıkıp aynı hızda Paul'un yanına gittim. Ama tam oraya gittiğimde Paul'un kafasına silah dayamış bir kaç adam gördüm. Bunlar şehirdeki adamlara benzemiyorlardı. 

Donmuş bir şekilde onlara bakarken adamlardan biri beni fark etti. Kaçmaya fırsat bırakmayan bir hızla yanıma gelip kolumdan tuttu. Kolundan çıkmaya çalışırken adam bir şeyler söylüyordu.

Adam: "Şu an da arkadaşının ölümüne tanık olcaksın"

Bir Diğeri: "Hemde HD kalitesinde" deyip kahkaha attı. Midem bulanırcasına ona bakınca diğerlerinin de aynı şekilde ona baktığını fark ettim. Bir diğeri gözlerini devirince Paul'un alnına silahı dayayan adam silahı hareket ettirdi.

Tekrardan alnına getirip hazırladı. Tam işaret parmağı tetiği çekiyordu ki Ashe'nin dönüşmüş haliyle üstüne atlamasından dolayı yere düşmesi bir oldu. Aynı anda beni tutan adam da Alex sayesinde omzundan darbe alıp geri çekildi. 

Bende hızla dönüşüp diğerlerini yere sererken Alex'e şaşkınca bakıyordum. 

Alex: "Sen ormana gidiyoruz deyince belki bir şey olur diye seni takip etmek istemiştim ve Ashe belki yetmez diye Kian'ı da çağırdım."

"İyi ki geldiniz"

Kian: "Aslında bence Paul tek başına da halledebilirdi"

Ashe: "Nasıl"

Kian: "Ölerek HLJWEIJFWAEK" 

"Kian espri anlayışın az önce benim öldürdüğüm adamınkine benziyor. Onunki de seninki kadar berbattı"

Paul: "Al benden de o kadar yani"

Diğerleri hala birilerini öldürmekle meşgulken benim gözlerim gelirken düşürdüğüm aynaya takıldı. Yanına gidip sırtıma baktım. 'Bulut şeklindeydi lekem' Tıpkı... Tıpkı Paul'un ki gibiydi...

"Hayır hayır bir yanlışlık olmalı. Bence benim gözlerim görmek istediğini görüyor"

"Sen Paul'la ruh eşi olduğunu mu görmek istiyorsun Ellie ?"

"Lan ben en son seni kapatmıştım ne ara açıldın iç ses"

"Az önce"

"Ama haklıyım. Baksana lekelerimiz yanı gözüküyor bence bir yer farklı ama neresi"

"Körsün. Yemin ederim körsün. Kaymış olan ya da farklı olan bir yer yok desende"

"Emin misin"

"Beni mi sorguluyorsun"

"Ay yok ne münasebet"

"O zaman dinle beni. Sen ve Paul ruh eşisiniz. Paul senin gelecekteki eşin"

"Ne malum"

"Gerizekalısın Ellie. Tamam kapat be, ne halin varsa gör"

O sırada Ashe ve Kian kaçan üç adamın peşinden gitti. Alex ve ben ağaca tırmananlar la ilgileniyorduk. Paul'da yerdekilerin öldüklerinden emin oluyordu. Alex ve ben aynı anda bir adama uzanmışken arkamızdan bir kaç el ateş sesi geldi. Arkamıza döndüğümüzde Paul yerde kanlar içinde yatıyordu ve tam karşısında da elinde silah olan bir adam vardı.

Paul'u o halde görünce duygularım karmakarışık bir hal alırken göz yaşlarım boşalmaya başlamıştı bile. Ashe ve Kian geldiğinde Paul'un yanına çökmüştüm. "Öldü mü o" Kian'ın sorusu üzerine hıçkırmaya başladığımda Ashe kafasına yapıştırdı. 

"Gerizekalı öyle denir mi" Kafamı Paul'un göğsüne koyup ağlamaya devam ederken yanağımda bir el hissettim. Paul göz yaşlarımı siliyordu. Elini tutup sulu gözlerle ona baktığımda hafifçe güldü. "Ben seni hiç bir yere bırakmıyorum" 

Pamuk Şekerim (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin