9| O Kaza

27 8 0
                                    

"Kızlar ben çıkıyorum"

Zeynep-Deniz: "Tamam. Dikkatli ol"

Evden çıkıp yürümeye başladım. Baran'la yarım saat sonra buluşacaktık. Ve ikimizde kuzenlerimizi getirmemeye karar verdik. Neden buna karar verdik bilmiyorum. Galiba ikimizde üşendik.

Bunları düşünerek sahil yoluna geldim. Ve orda en sevdiğim şey yani Pamuk Şekerci vardı. Kendimi karşı koymaya çalışsamda dayanamadım. Hemen alıp yedim.

Bittiğinde banktan kalktım ve hızlı hızlı yürümeye başladım. Tam karşıya geçtim birine çarptım. Kerem'e.

Kerem: "N'aber Esin, nereye gidiyorsun?"

"Bir dostumla buluşmaya. Neyse beni tutma acele etmem gerek. Yoksa geç kalacağım."

Kerem: "Tamam o zaman. Görüşürüz"

Kerem'in yanından ayrıldıktan sonra geçmem gereken sadece 2 tane ana cadde kalmıştı. Parkın ordan geçince diğer yere ulaştım. Kırmızı ışıktı. Yayalara yeşil yanıyordu. Bende onu görünce karşıya geçtim.

Karşıya geçemedim aslında. Sadece ben öyle sandım. Tam yürüyordum ki bir araba yaklaşık 80 km hızla bana doğru yaklaştı. Ve hızlı olduğu için beni görmedi, bende onu.

Bedenimde bir ağırlık hissettim. Ve gözüm kararmaya başladı. Daha fazla karanlığa karşı koyamadım ve gözlerimin kapanmasıyla yere düştüm. Düşerkense hissettiğim sadece bir şey vardı. Burnuma gelen metalik kanın kokusu...

Olayları Esin'e bir şey olduğu için ve daha erkek kişiyi tanımadığınız için Ben anlatmaya başlıyorum. Yani 3. Kişi

Araba çarpar çarpmaz gitti. Aracını durdurmadı bile. Esin'e o kadar hızlı ve sert vurmuştu ki Esin'in küçüklüğünde başlayan ama şimdilerde pek olmayan hastalığını canlandırmıştı.

Esin o hastalığında hep kan kusuyordu. Şiddetli bir şekilde sallanınca ve ya strese girerse oluyordu. Bayılmadan önceki kan kokusu ise dediğim gibi ağzından kan gelmeye başlayınca o kokuyu aldı.

Esin yere yığılınca siyahlara bürünmüş biri hızla yanına geldi. Hemen ambulansı aradı. Ambulans gelincede Esin'i bindirip kendisi de onlarla birlikte gitti.

Esin hastaneye yatırılırken hemşireler yanındaki kişiye sordular :

Hemşire: "Siz Esin Hanım'ın neyi oluyorsunuz ?"

"Hiç bir şeyi. Kazayı gördüm ve yanına gittim."

Hemşire: "Anladım. O zaman birilerini aramamız gerekiyor."

"Bence şimdi birilerini aramayın. İstemeyebilir kendisi."

Hemşire: "Peki"

Hemşireler gidince yoğun bakım camının önüne gitti. Esin'e baktı.
"Çok tatlı.... Ay ne diyorum ben yaa"

Geri camın önünden çekildi ve beklemeye başladı. Yarım saat sonra bir doktor içerden çıktı.

Doktor: "Esin Hanım gayey güçlü çıktı. Onu şimdi normal odaya alıyoruz. Eğer kontrol sonuçlarıda iyi çıkarsa bu gün taburcu edebiliriz."

"Bir şey sorabilir miyim?"

Doktor: "Elbette"

"Esin Hanımı gördüğümde ağzında kan geliyordu. Kanamayı durdurdunuz mu ?"

Doktor: "Zorda olsa evet, durdurduk. Kendisinin bir hastalığı varmış. Kan kusuyormuş. Hastane kayıtlarından bulduk. Öncelerde bunun için gelmis. Ama durduramamışlar. Şiddetli sarsıldığında olmuştur büyük ihtimalle."

"Anladım. Teşekkürler."

Esin odaya alınınca doktor içeri girebileceğini ve onu yormadan konuşabileceğini söyledi. Bunun üzerine içeri girdi. Esin uyanmış, tavana bakıyordu.

Burdan sonrası Esin'de :
Uyandığımda burnuma hastanenin keskin kokusu geldi. Ve her yerim de ağrıyordu. Ben tavana bakarken odama biri girdi. Ona doğru dönünce genç biri olduğunu gördüm. Siyah tişortünde koyu kan lekesi vardı. Demek ki beni o buraya getirmiş.

O: "Kaza geçirdiğini hatırlıyor musun?"

"Evet, o kadar da mal değilim"

O: "Ammada huysuzsun yaa"

"Huysuzluğumun seni ilgilendirmediği kesin."

O: "Ayy ben seninle daha fazla uğraşamayacağım."

"Telefonunu verebilir misin acaba"

O: "tamam"

Telefonumu verdiğinde, odadan çıktı. Ben de hemen rehberden Baran'ı buldum. Aradığımda endişeli sesi kulağımı doldurdu :

Baran: "Esin neredesin sen. Merakdan öldüm"

"Affedersin Baran küçük bir işim çıktıda ama geleceğim. Sen ne zamandan beri bekliyorsun orda"

Baran: "bir buçuk saattir."

"Tamam ben 15 dakikaya geliyorum."

Baran: "Peki, bekliyorum."

Hemen doktor çağırma düğmesine basıp taburcu olmak istediğimi söyledim. Kontrollerimi yaptıktan sonra ilaç reçetemi verdi bana. Kapının önün yine o çocuk vardı.

O: "nereye"

"Mümkünse ölmeye. Tövbe Allah'ım."

Gözlerini devirip oda yanımda yürüdü. Merdivenlerde tam benim ayağım kaydığı sırada beni belimden tutup kendine doğru çekti. O anda gözlerimiz birbirini buldu. O hemen gözlerini kaçırıp beni geri bıraktı.

Dışarı çıktığımızda ben eczaneye o da başka bir yere gitti. ilaçlarımı alınca hemen Baran'la buluşacağımız yere gittim. Baran beni orda bekliyordu.

Baran: "Sonunda gelebildin Esin. Elindeki eczane poşeti ne öyle?"

"Hiiç. Bir işim vardı."

Baran: "Peki bu olayı daha fazla açmayacağım. Bu arada abimde geliyor haberin olsun güzelim."

"Peki"

Biz Baran'la bir kafeye geçtiğimizde bir süre sonra her şeyi beyaz olan biride geldi. Şapkasından yüzünü göremiyordum.

Baran: "Esin tanıştırayım. Abim Karan"

Pamuk Şekerim (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin