Aşağıya indiğimde Cora'nın kahvaltı hazırlamaya çalıştığını gördüm.
Güldüm ve yanına ilerledim.
Cora bana bakıp göz devirmişti." Diana nerede?"
Kaşlarımı çatıp Cora'ya döndüm.
" Diana mı?"
" Evet aptal, Diana."
" O mu geldi?"
" Ya sen salak mısın yoksa salağa mı yatıyorsun? Dün gece ona kapıyı açan kimdi sanıyorsun?"Göz devirdim ve salona doğru ilerlemeye başladım.
İçeriden bağırmaya başlamıştı." Hadi ama! Ben senin kardeşinim! "
" Küçük kız kardeşime seks gecemi anlatamayacağım! "Kahkahasını duyunca göz devirmiştim.
Telefonuma mesaj gelince yana kayıp elime almıştım.
Diana'dan geldiğini görünce hızla açtım.Diana : Günaydın!
Onun neşeli sesine güldüm ve konuştum.
Derek : Günaydın.
Diana : Dışarıda kahvaltı yapalım mı? Hava çok güzel.Mutfakta yumurta çırpmaya çalışan Cora'ya baktım ve düşünmeye başladım.
Zehirlenerek ölmezdim ama Cora yapıyorsa kesinlikle ölürdüm.Derek : Cora kahvaltı hazırlıyor, ölmemek için teklifini kabul edeceğim sanırım.
Kahkaha attı ve konuştu.
Diana : On beş dakikaya evin önü?
Derek : On beş dakikaya evin önü.Onu onaylayınca gülüp telefonu kapatmıştı.
Bende odama çıkıp üstümdeki eşofmanları çıkardım ve siyah takımımı giydim.Aşağıya indiğimde Cora elini beline atmış bana bakıyordu.
" Bir yere mi gidiyorsun?"
Tek kaşını kaldırıp koşununca telefonumu cebime atıp konuştum.
" Evet, Diana ile kahvaltı yapmaya gidiyorum."
" Ben?"Duygusal bir şekilde konuşunca göz devirdim ve ayakkabılarımı giyerken konuştum.
" Üzgünüm sadece ikimiz olacağız. Ve Freya yok, biliyorsun."
Freya'nın olmadığını duyunca yüzünü buruşturdu ve konuştu.
" Tanrım! Siz ikiniz vıcık vıcık ilişkiye sahipsiniz."
Ona 'ciddi misin?' dercesine bakınca mutfağa geri girmişti.
Evden çıkmadan önce ona seslendim." Dikkatli ol! Kendi kendini zehirleme!"
Ettiği küfürü duyunca gülerek evden çıktım.
Diana'yı görünce gülümsedim ve yanına ilerledim.Mavi elbisesinin altına giydiği beyaz spor ayakkabı ile benim aksime tamamıyla yaza uygundu.
Yanına varınca yanağına küçük bir öpücük kondurdum.Güldü ve elimi tuttu.
İlerlemeye başlayacağım sırada durdu ve beni ters tarafa yönlendirdi." Bugün arabayı kullanacağız."
Omuz silkip beni yönlendirmesine izin verdim.
Siyah arabanın yanına geldiğimizde onun arabası olduğunu anlamıştım .
Bana döndü ve konuştu." Bebek gibi ben mi oturtayım seni?"
Güldüm ve yolcu koltuğuna geçtim.
Şoför koltuğuna geçince arabayı çalıştırdı.
Sağ kolunun dış tarafındaki yazılı dövmeyi görünce konuştum." Dövmenin, anlamı ne?"
İlerlemeye başladığınızda derin nefes aldı ve konuştu.
" Eskiden inandığım bir yeminin farklı bir dili."
Dikkatle baktığımda ise 'In saecula saeculorum' yazdığını gördüm.
Anlamını bilmesemde onu üzen bir şey olduğunu anlamıştım.Şehirden çıkıp, orman yoluna girdiğimizde kaşlarımı çatıp konuştum.
" Beni kaçırmıyorsun, değil mi? "
Kahkaha attı ve konuştu.
" Seni kaçıracak olsam, daha etkili yöntemler kullanırım."
Sırıtarak konuşunca gülmüştüm.
Etrafa bakınırken konuştum." Cidden, nereye gidiyoruz?"
" Biraz daha ileride bir restoran var. Tüm şehir ayaklarının altında. Biraz sabırlı ol!"Sona doğru çıkışınca susmuştum.
Yaklaşık on dakika sonra restoran gözükmüştü.
Ona döndüm ve konuşmaya başladım." Bunu söylemezsem içimde kalır. "
" Arabayı park ettikten sonra söylesen? "Onu onaylayınca arabayı park etmesini bekledim.
Arabyı park edince inmiştik.
Elimi tutarken konuşmaya başladım." Sanırım Cora, Freya'dan hoşlanıyor."