12

100 13 20
                                    

" Senden nefret ediyorum!"

Derek'in dediğiyle durmuştum.
Gözlerimin dolmasını engelleyemezken zorda olsa yutkunmuştum.

" Diana be-"

Kafamı salladım.

" Senin bir suçun yok."

Güldüm ve çantamı aldım.

" İnsan kalbine sahip olduğum için yazık bana. "

Sinirle evden çıktım.
Siyah arabama bindikten sonra son hız sürmeye başladım.
En iyi seçenekleri düşünmeye başladım en iyi seçenek New York'a geri dönmekti.
Araba aniden savrulunca ağaca çarpmıştım.
Sinirle arabadan inip ellerimi saçlarıma geçirdim.
Hissettiğim hareketlilik ile durdum.
Kontrolü kaybetmemiştim, araba durduk yere yoldan çıkmıştı.
Hızla arkamdan gelen kişinin kolunu tuttum ve ters çevirdim.
Karnına tekme atarken dizinin üstüne düşmüştü.
Saçından tutup yüzünü görmek için geriye doğru çekince gördüğüm kişiyle duraksamıştım.

" Lucien..."
" Merhaba sevgilim."

Şaşkınlığımdan yararlanıp durduğu pozisyondan kurtuldu ve yüzüme doğru bir şey üfledi.
Vücudumu taşıyamazken beni tutmuştu.
Zorla konuştum.

" Babama ihanet ettiğini biliyordum."

Beni kucağına alırken gülümsedi ve konuştu.

" İkimizin arasındaki sırlar artıyor desene, sevgilim..."
" Senden nefret ediyorum."

Bir şeyler söylemişti ama duymamıştım.
Bilincim tamamen kapalı değildi ama kapanacaktı.
En son hatırladığım şey arabaya binmemizdi...

Derin nefes alarak gözlerimi açtığımda bir odadaydım.
Üstüme örtülmüş yorganı fırlatırken hızla ayağa kalktım.
Üstüme baktığımda ise bana bol gelen uzun kollu gömlek vardı.
Hızla odadan çıkıp etrafa bakındım.
Merdivenleri görünce hızla aşağıya indim.

Mutfaktan sesler geldiğini duyunca temkinli adımlarla murfağa girdim.
Lucien'ı görünce yumruğumu sıkmıştım.
Bana doğru döndü ve gülümsedi.

" Uyanmışsın... Kahvaltını yanına getirecektim."
" Ne yaptın sen?"

Sinirle konuşunca güldü ve ağzına peynir attı.
Tezgaha yaklaştı ve konuştu.

" Birlikte fotoğrafımızı çektim..."

Ellerimi saçlarıma geçirirken ne yapacağımı düşünmeye başladım.
Güçlerim burada işlemiyordu orospu çocuğu büyü yaptırmış eve.

" Ve telefonundan Derek adlı bir kişiye gönderdim."
" Seni kesinlikle öldüreceğim."

Sinirle suratına yumruk attım.
Erkekliğine tekme atıp iki büklüm olmasını sağladım.
Gücümün olmaması dövüşemediğim anlamına gelmiyordu.
Sandalyeyi aldım ve kafasına fırlattım.
Sandalye parçalanırken tahta bacağını alıp karnına geçirdim.
Hızla çıktığım odaya geri girdim.
Kapıyı kapattım.

Pencereyi görünce aşağıda ne olduğuna baktım.
Havuz manzarasını görünce sırıttım.
Havuz manzarası her zaman favorim olmuştur.
Ayak seslerini duyunca hızla koştum ve camı kırarak havuza atladım.
Hızla havuzdan çıktım ve çitlerin üzerinden atlayarak koşmaya başladım.

Lucien'in küfür ettiğini duyunca sırıttım çünkü gün ışığı yüzüğü takılı değildi.
Durdum ve derin nefes aldım.
Bileğimdeki bilekliğe bakıp küfür ettim.
Hızla bilekliği çıkardım ve koşmaya başladım.
Lucien önümde belirince durdum.

" Sana yaptırdığım özel büyü ile mutlu olursun sanmıştım."
" Bana özel mi?"
" Yüz kilometreyi senin için büyü ile kaplattım. Yüz kilometrede gücünü kullanamazsın."

Kahkaha attım.
Kahkaham büyürken kaşlarını çatıp bana baktı.

" Bir, beni böyle saçma bir şeyle tutabileceğini mi sanıyorsun? İki, ben bir Mikaelson'um. "

Lucien dizinin üstüne düşünce Bex'in sesi duyuldu.

" Favori yiğenime bulaşmak mı? Hiç senlik bir hareket değil, Castle."
" Yardıma mı ihtiyacın var, Mikaelson? "

Damon'ın alaylı sesini duyunca güldüm.

" Şaşırtıcı değil mi, Salvatore? "

Stefan hızla Lucien'ın boynunu kırdı ve konuştu.

" Bu adam çok konuşuyor. "

Rüzgar esince titredim ve hapşırdım.
Herkes şaşkınlıkla bana bakınca tekrar hapşırdım.
Sinirle diğerlerine döndüm.

" Gidebilir miyiz?! Burası güçlerimi engelliyor!"

Bex ve Damon gülünce göz devirmiştim.
Damon ceketini çıkarıp üzerime verince bilekliğimi tekrar taktım.

" Bunun bir gün işe yarayacağını hiç düşünmemiştim."
" Ben size demiştim. Benim yarattığım düşünceler mükemmel. "

Stefan konuşunca gülmüştük.
Aklıma gelen şeyle derin nefes alıp Bex'e döndüm.

" Bex, telefonunu alabilir miyim?"

Bex telefonunu uzatınca konuştum.

" Siz geçin, benim konuşmam gerek biri var. "

Hepsi kafasını sallayınca toprak yoldan ilerlemeye devam ettiler.
Derin nefes alıp ezbere bildiğim numarayı aradım.
Bir kaç çalıştan sonra açıldı.

Derek : Merhaba?

Sesini duyunca derin nefes alıp burnumu çektim.

Derek : Kimsiniz?!
Daisy : Derek...

__________

Sizi hooop diye olayın içine sokup hooop diye olayın içinden çıkarırım böyle

New York Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin