5

149 15 11
                                    

Diana hızla bana döndü ve konuşmaya başladı.

" Aman tanrım... Ciddi misin ? Freya günde on beş defa arayıp Cora'yı soruyor! "

İsyan edercesine konuşunca gülmüştüm.
Boş bir masa bulunca oturmuştuk.
İkimizde aç olmadığımızı fark edince limonata sipariş etmiştik.

Diana manzaraya dönerken limonatamdan bir yudum almıştım.
Aklına bir şey gelmiş olmalı ki bana döndü ve konuşmaya başladı.

" Buraya yakın bir yerde kamp yapılacak mükemmel bir yer var. Kısacası, kamp yapalım mı?"
" Olur, ama eşyalar için tekrar şehre inmemiz gerekecek."

Kafasını hayır anlamında salladı ve konuştu.

" Arabanın bagajında her şey var. Bazen canım sıkılır ve kamp yapmaya çıkarım. Uğraşmamak adına eşyalar arabada duruyor.
" O zaman içeceklerimiz bitince kalkarız, çadırı kurmak uzun sürebilir."

Beni onayladıktan sonra tekrar manzarayı izlemeye başladı.
Bakışlarım bir süre yüzünde dolandıktan sonra bende manzaraya döndüm.

Ona söylemek ve söylememek arasında kalıyordum.
Cora söylememi, söylemezsem bir gün illaki öğreneceğini söylüyordu.
Derin nefes alıp ona döndüğümde bana baktığını gördüm.
Kaşlarını çattı ve konuştu.

" İyi misin? Eğer istemiyorsan kamp yapmayabiliriz."
" Hayır, hayır iyiyim. Aklıma bir şey geldi sadece."
" Limonatan bittiyse, kalkalım mı?"

Onu onaylayınca ücreti masaya bırakıp çıkmıştık.
Restoranın altında gördüğümüz market ile Diana konuşmaya başladı.

" Şuradan bir şeyler alalım mı? "

Onu onaylayınca markete girmiştik.
Diana gerekli(!) şeyleri aldıktan sonra çıkmıştık.
Cora'ya mesaj attıktan sonra arabaya bindim.
Yaklaşık on beş dakikalık yolcuğun ardından ağaçların çok fazla olmadığı bir yerde durmuştuk.

Arabadan inince bende inmiştim.
Bagajı açınca çadır setini almıştı.
Gördüğüm şeyle konuşmaya başladım.

" Ok kullandığını bilmiyordum."

Yanıma gelirken konuştu.

" Eskiden zevk için kullanıyordum, artık duruyor öyle."

Çadır için diğer malzemeleri alırken konuştum.

" Bana öğretir misin?"
" Çadırı kurmamda yardım edersen, neden olmasın?"

Gülünce yanına gitmiştim.
Uzun uğraşlar sonucu çadırı kurmuştuk.
Yerleştirdiği hedefe bakınca kaşlarımı çattım.

" Sanırım bu işe hiç girmemeliydim."

Yanıma gelirken konuştu.

" Artık çok geç. "

Arkama geçerken gülmüştü.
Omuzlarımdan tutup duruşumu dikleştirdi ve elindeki yayı verdi.

" Bacaklarını omuz genişliğinde aç- Derek omuz genişliği."

Bacaklarımı ayarladıktan sonra duruşumu tekrar dikleştirmişti.
Konuşmaya başladı.

" Tamamen dik durmazsan hedefi vuramazsın."
" Ben kambur durmuyorum ki?"
" Tamamen dedim zaten."

Sağ tarafıma geçip yayı kaldırmamı söyledi.
Yayı kaldırınca koluma şekil verdi ve konuşmaya başladı.

" Şimdi hedefe odaklan ve oku serbest bırak."

Diana'dan yediğim azarlar ile yaklaşık iki saat böyle geçmişti.

Kendimi yorgunlukla çadıra atarken Diana gülerek girmişti.
Yanıma yatarken konuştum.

" Bence bugün gayet iyiydim."
" Hayır Derek, berbattın. "

Konuşunca ona döndüm.

" Öyle mi? "
" Evet, öyle."

Hızla onu altıma alırken sırıtmıştı.
Dudaklarımı dudaklarına bastırmıştım.
Dudaklarımı çektikten sonra yanağına ve yavaşça boynuna doğru indim.
Üzerine iyice yerleşirken bakışlarımı yüzüne çektim ve konuştum.

" Sanırım bugünün ödülünü alıyorum. "

New York Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin