Evet!
Son 2 günüm, Pelin ve Gökalp'i izlemekle geçmişti.
Artık mide bulandırıcı bir hâl almıştı.
Gökalp bulunduğu durumdan oldukça memnun gibiyken, Pelin'in bunları benim için yapması ona karşı borçlu olduğumu hissettiriyordu.
"Arkadaşlar hepiniz buraya bakabilir mi?"
Gökalp'in sesiyle başımı kaldırıp suratına baktım. Benimle birlikte diğerleri de bakıyordu yüzüne.
"Ne oldu?" diye soran kişi, Pelin'di.
"Ben senin teklifini düşündüm." kurduğu cümleyle hızla abime döndüm. Olanları tabiki de ona anlatmıştım. Gözleri benimkileri bulurken endişeli bakıyordu.
Sanırım duyacağım cevapla sarsılacağımı falan düşünüyordu, ama beni böyle bir şey yıkmaya yetmezdi.
"Evet?" dedi merakla Pelin. Ayrıca bana da kısa bakışlar atıyordu.
"Evet!" dediği an Melis'in ellerini tutup sıktığımı farkettim. "Teklifini kabul ediyorum, seninle çıkarım."
Kimse bu yanıtı beklemezken benden bile şaşkın duruyordu Pelin. O kadar emindi ki yazanın Gökalp olduğundan... Bir anlığına ben bile inanmıştım.
"Ben şey," diye mırıldanarak geriye doğru bir adım attı Pelin. "Üzgünüm ben artık senden hoşlanmıyorum."
Cevap beklemeden sınıftan koşar adımlarla çıkarken arkasından afallayarak bakakalmıştım.
Kimse arkasından gitmezken, abimin ayaklandığını gördüm. Tek kelime etmeden Pelin'in arkasından sınıftan çıktığında gözlerimi büyüttüm.
Sen hayırdır Çağan Bey? Pelin'in peşinden falan gitmeler... Ayıp oluyor!
Ben de gidecekken hocanın sınıfa girmesiyle tüm düşüncelerim alt üst oldu. Gökalp, dağılmış bir vaziyette sırasına geçerken gözlerimi üzerinden alarak hocanın 'oturun' emriyle yerime geçtim.
Vakit kaybetmeden tahtaya gelecek zamanla ilgili cümleler yazarken burnumun ucu sızlamaya başlamıştı.
Ne zaman ağlayacak gibi olsam, böyle olurdu. Burnumun ucu sızlar, çenem titremeye başlardı.
Dolu gözlerimden gözyaşı akmadan elimin tersiyle silerken hoca "Gökçe," diye seslendiğinde başımı kaldırdım. "Bu iki cümle arasındaki farkı bize söyler misin?"
Tahtaya kısa bir bakış atmamla birlikte tüm sinirlerimin boşalması bir oldu. Hoca, gözlerini kırpıştırarak yüzüme bakarken Melis'in sesi uğuldadı kulaklarımda.
"Hocam, Gökçe ağlıyor tuvalete gidebilir miyiz?"
Allah belanı vermesin Melis! Şunu yapmasan olmaz, değil mi?
"Ne oldu ki şimdi?" dedi endişeyle yanıma doğru gelip. "İyi misin kızım?"
"Hocam ben," dedim ama devam edemeden ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında hızla başını salladı.
"Tamam Melis, gidin. Gökçe sakinleşene kadar da durun, tamam mı?"
Melis hızla onaylarken ne ara sınıftan çıkmıştık anlamamıştım. Beni kolumdan sürükleye sürükleye lavaboya götürmüştü.
Suratıma su vururken ellerini yüzüme koydu. "Ne oldu kuzum? İyi misin? Niye böyle oldun şimdi sen?"
"Bilmiyorum." titrekçe bir nefes verdim. "Ben galiba Gökalp'in verdiği cevabı kaldıramadım Melis."
"Allah o Gökalp'i alsın!" diye cırladı. "Lanet olsun ya! Sakın o sümsük için ağlama bak bir tane de ben çarparım! En azından ağlaman için geçerli bir sebebin olur."
Bu tavrı gülümsememe sebep olurken başımı salladım ağır ağır.
"Söz, bir daha ağlamayacağım."
"Daha iyiysen çıkalım." dediğinde onu onaylayıp çıktım. Arkamdan gelirken merdivenlerden inen Gökalp çarptı gözüme.
Koşar adımlarla önümde durup yüzüme baktı. "İyi misin?"
Gülümsedim. "Harikayım!"
Yanından geçip gidecekken kolumdan tuttu. "Ne oldu sana? Ne diye ağladın? Bir şey mi var?"
"Pardon da," kolumu, ellerinden kurtardım. "Seni ne ilgilendirir?"
"Sınıf arkadaşıyız." dedi derin bir nefes vererek. Onun aksine, alaylı bir gülüş yerleştirdim yüzüme.
"Daha düne kadar adını bile bilmiyordum Gökalp. Kusura bakma ama seni sınıf arkadaşım olarak bile görmüyorum. O kadar yoksun yani gözümde." yüzü düşerken kaşlarımı kaldırdım. "Şimdi izninle, sınıfa gidiyorum."
_
Bölüm atmam diyip ertesi gün Bölüm atan kararlı bir Ceno bırakıyorum buraya hshjsjdjdjfi
Aga beee
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ilişki durumu ; karmaşık / yarı texting [tamamlandı.]
Humor[tamamlandı.] Lise son sınıf öğrencisi olduğunuzu düşünün. Tek amacınız, ders çalışmak. Kendinizi tamamen derslere vermek ve sınavlara özen göstermek. Belli bir düzeniniz var. Gecenin bir vakti size gelen bir maille tüm düzeninizin alt üst olduğu...