*medyaya koyduğum video kulağınızdayken okursanız, büyülü dünyaya gerçekten girebilirsiniz. Elbette ki bunlar kafanın içinde oluyor güzelim, ama bu neden gerçek olmadığı anlamına gelsin ki?*
𝒢enç kadın çorak arazide hiç durmadan yürüyordu. Kemikleri zayıflıktan neredeyse dışına çıkmıştı, sırtında bir tür bohça taşıyordu. Sırtı kamburlaşmıştı, yükü ağırdı, ya da belki kadın fazla güçsüzdü.
Hava son derece sıcaktı, kadının dizleri titriyordu. Olabildiğince uzaklaşmaya çalışır gibi bir hali vardı, alnından akan terleri silmek için bile duraklamıyordu. Daha fazla ilerleyemeyeceğini anladığında durdu. Dizleri öyle titriyordu ki yere çökmekte bile zorlandı. Dudakları tümüyle kurumuştu.
Yere oturunca bohça kendiliğinden açıldı. İçinden ufak tefek, kırmızı yanaklı, sapsarı saçlı bir kız çocuğu çıktı. Kadının zayıflığına tezat oldukça sağlıklı görünüyordu. En fazla 5 ya da 6 yaşlarında olmalıydı, gözleri ışıl ışıldı. Kadının adeta çöktüğü kayanın yanına oturdu.
"Neden buradayız anne?" dedi fısıltıyla. Annesi burukça gülümsediğinde gözleri irileşti. "Yoksa zamanı geldi mi?"
Kadın başını sallamakla yetindi. Ufaklık cevabını almıştı. Güzel yüzüne tuhaf bir karanlık çökmüştü, küçük bir çocuğun böyle derin derin düşünüyormuş gibi dalıp gitmesi şaşılacak durumdu. Bakışları annesinin gözlerini buldu. Öteden beri solgun bakışlıydı kadın, hep ölümü taşırdı gözlerinde. Yine de son aylarda daha da kötüleşmişti durumu. Küçük kız elini annesinin elinin üstüne koydu.
"Merak etme anneciğim, dediğin şeyleri aynen yapacağım ve amacımı asla unutmayacağım. Ne için yaşadığımı biliyorum."
Kadının gözleri aniden canlandı. "Ne için yaşadığını sakın unutma. Eğer intikamını bir anlığına bile sorgulayacak olursan, taşıdığın kan seni öldürür. Anladın mı beni?" dedi neredeyse tıslayarak. Sesi kendisine ait değil gibiydi, az önceki hasta kadın gitmiş, yerine ateşler içinde yanan bir cehennem zebanisi gelmiş gibiydi.
"Tamam anne." dedi kız, hiç çekinmeden.
Kadın kızının saçlarını okşadı. "Ben artık gidiyorum yavrucuğum; hedeflerini, amacını, geçmişini ve geleceğini sakın unutma." dedi sessizce. Kızın cevap vermesine bile fırsat bırakmayıp hızlıca buharlaştı.
-*-
𝒦üçük kız bacaklarını dikmiş, bir şarkı mırıldanıyordu.
"Heaven, I'm in heaven/ And my heart beats so that I can hardly speak/ And I seem to find the happiness I seek..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pandora'nın Kutusu║Tom Riddle
FanfictionÇok şey istemiş ama istediklerini gerçekleştirememiş insanların tarihi hazindir. Onlar ne yapmışsa düşle gerçek arasında köprü kuramamış, tam kurdum derken her seferinde o köprüden geçerken kendilerini talihsizliklerinde boğulurken bulmuşlardır. ~ ❝...