𝟙𝟚 - Walpurgis Şövalyeleri

371 38 280
                                    


     Gelen klik sesiyle yüreği sıkıştı. Kapıyı usulca araladı. Gördüğü manzara, tahminlerinin bile dışındaydı.

     Tamamen parçalanmış bir musluk ve başında meraklı gözlerle bekleyen Tom Riddle.

     "Tom?" diye fısıldadı kız eli yüreğinde. Oğlan hışımla arkasını döndüğünde Lucy'nin yüzündeki korku yok olmaya yüz tutmuş vicdanında bir şeyler uyandırdı.

     "Oda...Hogwarts'ta...Ve sen, Salazar Slytherin'in varisi..."

     "Lucy hayır, sakin ol. Gerçekten hiçbir şey düşündüğün gibi-"

     "Expelliarmus!"

     Tom'un asasını elinden aldıktan sonra şüpheyle ona bakmaya devam etti. 

     "Lucy, anlamıyorsun-"

     "Hayır Tom, çok iyi anlıyorum. Neden kendine canavar yakıştırması yaptığını, yanımızdan sürekli ayrıldığını, seni yakaladığım günü...Belli ki Slytherin'in gizli odasını bulmuşsun, tebrik ederim. Bil ki benim de bu eğlenceli yolculuğu kaçırmaya hiç niyetim yok."

     Tom'u ilk kez bu kadar telaşlı görüyordu. "Hayır Lucy, gelemezsin. Orada neyle karşılaşacağımı hiç bilmiyorum. Seni riske atamam-"

     "Bana yalan söyledin Tom Riddle!" diye tısladı Lucy. "Ya beraber gideriz, ya da senin bu odanın yolunu unutmanı sağlarım."

     Tom gergince mırıldandı. Kız bunun bir onay olduğunu farz ederek oğlana biraz daha yaklaştı. Tom önde, Lucy arkasında devasa boşluğun önüne geldiler.

     "Önce sen git." dedi Lucy. Tom gözlerini kapatıp kendini boşluğa bıraktıktan sonra kıza seslendi: "Gelebilirsin!"

     Lucy de atladı. Uzunca bir süre kaydı, tam yere çarptığında ne olacağı konusunda endişelenmeye başlamıştı ki boru düzleşti ve Lucy ıslak bir darbe sesiyle yere indi.

     Tom biraz ileride ayakta onu bekliyordu. "Okulun kilometrelerce altında olmalıyız," dedi. Sesi karanlık tünelde yankılanıyordu.

     Dönüp ileride uzanan karanlığa baktılar. Lucy "lumos," diye mırıldandı. Asası aydınlandığında Tom da yanına iyice yaklaştı. "Asa sende kalsın, yolu aydınlatır. Bu arada sakın yanımdan ayrılma ve elimi bırakma." dedi oğlan kızın elini sıkıca kavrarken. Adımları ıslak zeminde 'şap, şap' diye ses çıkarıyordu.

     Lucy başını hafifçe yürüdükleri yerin yanına doğru çevirdiğinde zeminin kemiklerle kaplı olduğunu fark etti. Midesi bulanmıştı. 

     "Tom," diye fısıldadı gözleri tavana ulaşmışken. "Tom, yukarıda bir şey var."

     Oldukları yerde donakalıp tavana baktılar. Lucy, oğlanın elinin gerildiğini hissetti. Tek eliyle hızlıca kravatını çözüp kıza uzattı. "Bir hareketlenme hissedecek olursan hemen gözlerini bağla Lucy, bu basilisk olmalı."

     "Ne olmalı dedin? Basilisk, yılanların kralı olan mı?" dedi kız hayret içinde. Tom başını sallamakla yetinip ilerlemeye devam etti.

     "Vay be," diye fısıldadı Lucy güçsüzce. Asasının cılız ışığında görebildiği kadarıyla parlak, zehirli yeşil renginde parlayan bir derisi vardı. Tünel zemininde boylu boyunca uzanıyordu. En az beş-altı metre vardı herhalde...

     Tünel kıvrıldı da kıvrıldı. Lucy'nin bedenindeki tüm sinirler tatsız bir şekilde ürperiyordu. Sonra, nihayet, bir dönemeci daha döndükten sonra karşılarına bir duvar çıktı. Duvarın üzerinde birbirine dolanmış iki yılan vardı. Göz kısımlarında iri ve parlak zümrütler bulunuyordu.

Pandora'nın Kutusu║Tom RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin