ℒ ucy'nin ayakları bir anda güçsüzleşivermişti sanki. Dizleri ondan izinsizce titriyordu, çift kanatlı bir kapıdan geçip Büyük Salon'a vardıklarında her an bayılabileceğini düşündü.
Hiç böyle görkemli bir yer görmemişti; bırakın görmeyi, hayal bile edemezdi. Diğer öğrencilerin oturduğu dört uzun masanın üstünde, havada asılı duran ve Salon'u aydınlatan binlerce mum vardı. Masaların üstüne altın tabaklar, kupalar konulmuştu. Birinci sınıflar, eski öğrencilerin önüne sıralandı. Lucy başını hafifçe kaldırıp tavanı seyretmeye koyuldu. Annabel'in "Gökyüzüne benzemesi için büyülenmiş, dayım bahsetmişti." diye mırıldandığını duydu.
Bunun bir tavan olduğuna inanmak güçtü doğrusu, Lucy'e soracak olursanız Büyük Salon gökyüzüne açılıyor olmalıydı.
Albus Dumbledore, yeni öğrencilerin önüne dört ayaklı bir tabureyle sivri uçlu bir büyücü şapkası yerleştirdi. Şapka çok eskiydi, yamalar içerisindeydi. Bu şapkayla ne yapmaları gerekiyordu şimdi? Ne tür bir sihre ihtiyaçları vardı? Belki de içinden tavşan çıkarmaları gerekiyordu...Şapka öğrencilerin fısıltılarının şaşkınlıktan kesilmesine neden olacak bir şey yaptı: Garip bir şarkı tutturdu.
"Bu şapka dersiniz, çirkin mi çirkin!
Ama öyle hemen karar vermeyin,
Toz olurum varsa benden güzeli,
Eşsizim kendimi bildim bileli.
Karşımda ürperin şöyle biraz,
Dünyada hiçbir şey gözümden kaçmaz.
Eğer geçirirsen beni başına,
Gideceğin yeri söylerim sana.
Seni Gryffindor'a yollarım belki,
Zamanla olursun aslanın teki.
Belki de düşersin Hufflepuff'a,
Haksızlığı hemen kaldırıp rafa,
Adalet uğruna savaş verirsin.
Ravenclaw kısmetin belki,
Mantıktır onlar için önemli olan,
Öyle kurtulurlar sorunlardan.
Düşersin belki de Slytherin' sen,
Bir başkadır sanki oraya giden,
Amaçları için neler yapmazlar,
Anlatsam bitmez sabaha kadar.
Giy kafana beni, çekinme sakın!
Birinci koşul bu: Korkmayacaksın!
Hiç kimseye zarar gelmez benden,
Şapkalar içinde en uysalıyım ben!"Şarkı sona erince salonda bir alkış koptu. Annabel, "Demek şapkayı geçirecekmişiz başımıza! İkizleri öldüreceğim, ifritlerden söz etmişlerdi!" diye fısıldadı. Lucy kahkaha atmamak için elini yumruk yapıp ağzına tıkmak zorunda kaldı.
Dumbledore elindeki uzun parşömen kağıdı ile birkaç adım öne çıktı. "Wood, Albert!"
Yaşıtlarına göre epey uzun boylu, kumral bir oğlan tabureye oturdu, şapkayı kafasına geçirdi. Şapka hafifçe kımıldadı, ardından bağırdı: "SLYTHERIN!"
Slytherin masasından güçlü bir alkış sesi duyuldu. Ardından Albert Wood'un ikizi Harold Wood, Gryffindor'a yerleştirildi.
Annabel, "Vay canına, Wood ikizlerinden biri Slytherin'e, diğeriyse Gryffindor'a yerleşti," diye fısıldadığında Lucy şaşırdı. "İkizler hep aynı binaya mı yerleşir?" diye sordu sessizce. Annabel biraz düşündükten sonra, "Genelde öyle olması beklenir. Sırf görünüşleri birbirine benziyor diye huylar da aynı olacak sanılır. Ama belli ki öyle değilmiş." dedi.
Lina Lovegood, Ravenclaw'a giderken; Orion Black Slytherin'e seçildi. Dumbledore, "Carter, Annabel!" diye bağırdığında, kız hemen diğerleri gibi tabureye oturup şapkayı başına geçirdi. Şapka kızın başına değer değmez, "GRYFFINDOR!" diye bağırınca masadan kuvvetli bir alkış ve ıslık sesleri duyuldu. Weasley ikizleri kuzenlerini coşkuyla karşıladılar. Annabel masaya, kuzenlerinin yanına, oturup Lucy'e el salladı. Lucy de ona el sallarken Dumbledore bu kez, "Riddle, Tom!" diye bağırdı.
Lucy tüm odağını şapkaya verdi. Seçmen Şapka, Tom'un başına değer değmez, "SLYTHERIN!" diye gürledi. Slytherin masasından alkış sesleri yükselirken, Tom, Lucy'e bakıp hafifçe gülümsedikten sonra masasına gitti. Kız bunun ne tür bir gülümseme olduğunu anlayamadı. O bunu düşünedursun, öğrenciler arasında seçim yapılmaya devam etti. Tina Mendel Hufflepuff'a, Emma Wolf Ravenclaw'a, Abraxas Malfoy (trende gördüğü sarışın çocuk) ile Olive Hornby Slytherin'e ve Henry Potter'la Rory Weasley Gryffindor'a yerleşti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pandora'nın Kutusu║Tom Riddle
FanfictionÇok şey istemiş ama istediklerini gerçekleştirememiş insanların tarihi hazindir. Onlar ne yapmışsa düşle gerçek arasında köprü kuramamış, tam kurdum derken her seferinde o köprüden geçerken kendilerini talihsizliklerinde boğulurken bulmuşlardır. ~ ❝...