𝟙𝟘 - Başkasının Anıları

321 44 175
                                    


     "Herkeste olacak," diye fısıldadı. "Hepimizde vardı, olmaya da devam edecek."

     Dirseğindeki derin yarayı sıkı sıkı tutuyordu. Ona öğretilen her şeyi hayata geçirmeye çalışmıştı. Ama tek sorun, bir ikincinin var olup olmadığını, varsa nerede olduğunu bilmiyordu. Onu bulana dek mücadele etmesi lazımdı aslında, sonuçta seçilmiş kendisi olmayabilirdi.

     Ama o emindi.

     Seçilmiş kendisiydi. Tüm zorluklarla mücadele etmişti, hep yalnızdı, tüm iyi duygulardan uzaktı. İkinci yoktu.

     "İkinci yok. Sadece ben varım."

-*-

     Esnedi.

     Bugün daha erken kalkmayı planlamıştı aslında, ne var ki gece geç yatmıştı. Tom'la yetimhanenin arkasındaki küçük bahçede saatler boyunca büyü çalışmışlardı.

     Gerinirken az kalsın yataktan düşüyordu.

     Kapısının tıklatıldığını duydu. O alışıldık melodi kulağına ulaştığında hemen kalkıp sabahlığını giydi. Tom ile birbirlerinin odalarına girerken özel bir tıklatma tarzı kullanıyorlardı.

     Kapıyı açtığında Tom'un çoktan hazırlanmış olduğunu gördü. "Hala giyinmedin mi Lucy? On bir yaşından beri aynısın. İşlerin hep son dakikaya kalıyor."

     "Tamam, tamam," diye söylendi kız. "Hemen hazırlanırım zaten." 

-*-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-*-

     Biraz sonra, King's Cross İstasyonu'nda, ellerinde eşyalarıyla peron dokuz ve onu birbirinden ayıran duvarın önünde bekliyorlardı.

     "Belki de içeri girmiştir," dedi Tom. Lucy ise, "Hayır, son mektubunda bizi bekleyeceğini özellikle söyledi." diye onu susturdu.

     Lacivert kısa saçlı bir kadının yanında, uzun kahve saçlarını savura savura gelen Annabel'i fark edince gülümsedi. Annabel'in annesi hep çok tarz bir kadındı. Değişik renklerdeki saçları, tuhaf giyimi ve konuşma tarzıyla hem ilginç biri, hem de iyi bir anneydi. Ne abisi ne kızı kendisine pek benzemiyordu.

     Kızını öptü, Lucy ve Tom'a el salladı ve ardından muggleların garip bakışları arasında istasyonun çıkışına yöneldi.

     "Selam çocuklar," dedi Annabel yanlarına gelince. Lucy ile sarılıp yazın sıkıcılığı hakkında konuşurlarken mugglelara çaktırmadan Peron Dokuz Üç Çeyrek'e girdiler.

     "Annemle babam hiç durmaksızın kavga ediyor şu aralar. Babam bir muggle kadınla görüşüyormuş sanırım annem işteyken. Zaten kendisi de muggle doğumlu, biliyorsunuz. Annem boşanmak istiyor ama dayım arada ben olduğum için sabret falan diyor. Dün akşam anneme sabretmesine gerek olmadığını açıkça belirttim. Aa, bakın diğerleri de geliyor işte!"

Pandora'nın Kutusu║Tom RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin