- Uzaklaş-ama-mak -

80 9 13
                                    

Uzun bir aradan sonra sizlerle bu güzel bölümde buluşmuş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. 💜💜💎💎😍

Yazmak, hayallerimden bahsetmek benim için çok keyifli. Umarım bu yolculuk sizler için de aynı duyguları barındırıyordur. 💜💜💎

Yeni bölümümüzü okuyup yorumlarda buluşalım~~

*Bölüm Şarkısı- Melomance- Good Day- *

Şarkının sözleri, melodisi... Açıkçası hepsine bayıldım. Umarım sizlerin de hoşuna gider 💜💜🌸🌸🌸🌸

--- - Bölüm 16 - Uzaklaşamamak-  ---

İçten içe kendimi aptal olarak nitelendirirken ellerimin altındaki bedeni daha da sert bir şekilde duvara yasladığımın farkında değildim. Ta ki içimde ona karşı büyük bir öfkemin olduğu adamın acıyla çıkardığı sesi duyana kadar...

" Ihh... Yalan söyleyen sizken! Nasıl olur da bunu yaparsınız! "diyerek hala üste çıkma çabasına sinirlenmiştim. İçimdeki öfke ile tuttuğum bileğini daha da çevirecekken söyledikleri ile duraksadım.

" Size sormuştum! Bana öğretmenimin davasıyla hiç ilgilenmediğinizi söylediniz! Şu an neden bu haldeyiz farkındasınız değil mi?" demişti kırgın bir ses tonuyla. Şu an bu haldeydik çünkü ondan istihbarat aldığım yönünde sözler sarf etmiş ve bileğimi sertçe kavramıştı. Bunu nasıl masumca yorabilirdim ki?

Ayrıca öğretmeni kimdi de ben onunla ilgili yalan söylemiştim? Bu adam mı şizofrendi yoksa ben de unutkanlık hastalığı başveriyordu?

" Az önce bileğimi kavrama hatasına düşen sizdiniz." Diyerek bileğini hala bırakmamıştım. Dakikalar önce bir karar almıştım çünkü. Artık kimseye öyle kolay kolay güvenmeyecektim. Zaten Kangjun da bu konuda ilk ve son örnek olacaktı benim için. 

"Kimden bahsediyorsun sen ayrıca? Öğretmeninden bana ne!?" diyerek içimdeki meraklı tarafıma yenik düşmüştüm. Evet, bu sorunun cevabını duymak istiyordum.

" Ahh! Profesör Park SoShin'den size bahsettim! Hala bilmiyormuş gibi yalan söylemeyi bir kenara bırakın!" dediği anda düşündüklerimden tamamen farklı bir nedenden dolayı bana kızgın olduğunu ancak şimdi anlamış, ellerindeki baskımı azalmıştım.

Omzundan elimi çekerken Profesör Park SoShin'in kim olduğunu düşünüyordum.

Park So Shin... Maktul Park! Şu ilaç firmasının Ceo'su değil miydi? Nasıl bu ismi unutabilirdim! Ayrıca neden bu adam yüzünden bana kızgındı?

Açıkçası az önce düşündüğüm şeyin gerçekle alakası olmadığını anlayınca başından beri oluşan boğazımdaki düğüm de,  o huzursuzluk hissi de hızla yok olup gitmişti.

O ise o sırada çoktan yüzünü bana doğru dönmüştü.

" Yalan söylediğini kabul ediyorsun değil mi? Biliyor musun? Yalan söyleyen insanlardan nefret ederim. En iyisi konuşmayı burada bitirmek." Diyerek yüzüme bakmadan, bileğindeki kızarıklığın üzerine elini koyarken konuşmuş ardından odasına gitmek için yanımdan ayrılmıştı. Onun gitmesine fırsat tanımayıp odasına girmeden hızla önüne geçtim.

Vücudumun benden izinsiz böyle ani hareketleri neden yapıyor oluşu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Ya da vardı ama kabul etmekte zorlanıyordum.

Gerçekten ona yalan söylememiştim. Ondan hoşlandığımı biliyordum. Geç de olsa az önce onun da o insanlardan olduğunu düşündüğüm anda hissettiğim hayal kırıklığı bunu daha iyi anlamamı sağlamıştı. Ama bu nereye kadar böyle gidecekti emin değildim...

-|  TUVA  |-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin