Yeni bölümle nihayet karşınızdayımm~~~💜💎💎
Sizleri de hikaye yazmayı da çok çok özledim. 💜💎 Ama sınav yoğunluğundan dolayı bir türlü vakit de bulamıyorum
>.<Keyifli okumalar💜💎
Yorumlarda buluşalımmm~~~💜*Bölüm şarkısı- Day6 -You make me-*
------- - Bölüm 15 - Aptallık - --------
Masadaki konuşmalar artık bana bir uğultu gibi geliyordu. Bundan sonrası için atmam gereken adımı düşünüyordum. Bilgileri direk müdüre bildirmem gerekiyordu ama neden kendimi köstebek gibi hissediyordum?
İçimdeki bu his belki de karşımdaki adama ondan hoşlandığımla ilgili yalan söylediğimi düşündüğümdendi emin değildim ki bu gerçekten yalan sayılır mıydı bu konu da kafamı karıştırıyordu....
Onu görünce heyecanlanmam yada gülümsememi zar zor durdurmamın nedeni ondan hoşlanıyor olmam değil de ne olabilirdi? Bu soruya kendi kendime cevap vermek açıkçası zordu.
" Tuva haftaya bir yerlere mi gitsek? Bizimkiler senin geldiğini biliyor. Seni görmek istiyorlar." Diyen Mina'yı son anda duymuş ve başımı olumsuz anlamda sallamıştım.
" İşlerim daha da yoğunlaştı. Açıkçası yakında başımı kaldıracak zamanım olmayacak. "
Mina cevabımla başını yavaşça sallarken önündeki kahvesine dönmüştü ki Changmin gülümseyerek bana baktı.
" Devlet işleri zor be amirim. Ama açıkçası ben sizin rahat çalışma saatlerine sahip olacağınızı zannediyordum. " dediğinde yalandan gülümsedim.
" Ehh şikayetçi değilim. Bir şekilde günler geçiyor az ya da çok çalışarak. Bir yılı doldurduğumda gideceğim nasılsa. Bir yılcık da bu yorgunluğa dayanabilirim." Dediğim anda Doktor Sang'ın öksürmesiyle ona bakmıştık. Aferin sıcak kahveyi boğazına aldırmak da büyük bir marifetti.
" İyi misin?" diyen Changmin kardeşinin sırtına vururken bana baktı.
" Ama o da birden söylenmez. Çocuğu öldürmek mi istiyorsun ?" dediğinde bir şey anlamamıştım.
O an Mina da sırıtmıştı. Kesinlikle yine ikili olarak bana bir şeyleri ima ettikleri belliydi. Ama bunun ne olduğunu çözememiştim. Doktor Sang rahatlayıp abisini oturması için omzuna elini koyarak ittiğinde bardağını tekrar alacakken bana bakmıştı.
Gözlerine çok fazla bakamıyordum. Sanki söylediğim yalanlar liste halinde ona görünüyormuş gibi hissediyordum. Bu normal miydi? Normalde babama bazen de anneme ya da şu an çevremdeki herkese yalan söyler konumdaydım ama neden sadece karşımdaki adama karşı böyle suçluluk hissettiğime dair hiç bir fikrim yoktu.
" Şey Amir Tuva---" Doktor Sang'ın konuşmasını kesen şey telefonumun zil sesiydi.
" Özür dilerim buna bakmalıyım." Diyerek hızla ayağa kalkıp masadaki telefonumu aldım. Nayon arıyordu çünkü. Bunu görmezden gelmem imkansızdı.
" Efendim Nayon?" diyerek telefonu hızla yanıtlarken masadan uzaklaştığımda Nayon'un nefes nefese kalmış bir şekilde gelen sesi ve öksürmesiyle onun konuşmasını daha da merakla beklerken elimi enseme attım. Neredeydi bu çocuk?
" Amirim kapının önündeyim... Şey merkezde dosyanızla giriş kartınızı unutmuşsunuz. " dediğinde rahatlamıştım. Acil bir şey olduğunu düşündüğümden ondan cevap gelene kadar gerilmiştim.
" Neden nefes nefesesin acaba? Bu apartmanda asansör var..." diyerek kapıya yöneldiğimde ondan gelen cevapla gülümsedim.
" Küçük bir idman yapayım dedim amirim." Demişti çocuksu bir sesle. Nayon gerçekten saf bir çocuktu...