Burada birazcık içimi dökeceğim <3
Açıkçası ilk bölümü fazlasıyla çekinerek ve beğenilerinizi alıp almayacağı konusunda da endişeler taşıyarak sizlerle paylaştım.
Saraya Yolculuk'un bu kadar güzel okuyuculara erişeceğini tahmin etmemiştim. Çünkü ilk zamanlar çok az okuyucum vardı.
Ama şimdi bakıyorum da orada Sena'yı ve Sojun'u destekleyen okurlarım şimdi de burada tüm içtenlikleriyle Tuva'yı sevip, destekliyorlar. Bu çok güzel~
Ne diyebilirim ki<3
Çok çok çok mutluyum <3
Hepinize sonsuz teşekkür ediyor ve sizleri yeni bölümümüzle başbaşa bırakıyorum.
Gelenekselleşmiş cümlelerimi de kurup ayrılıyorum.
Yeni bölümümüzü okyup, yıldızlarınızdan serpiştirerek torumlara gelmeyi unutmayın!
Keyifli okumalar~ ! <3
---------------- Bölüm 2 - Hun Ekibi - ----------------
İşler rayına oturmuşken gelen bu mesaj, tüm planları ve yanımdaki insanları tekrar gözden geçirmem gerektiğinin en iyi göstergesiydi...
Güven, en yakınınıza bile verirken cimri olmanız gereken bir şey miydi? Sanırım, evet...
Ve artık bu saatten sonra bu, benim hayat felsefem haline gelecekti...
Sakince elimdeki telefonun rehberine girip annemi arayarak sandalyeye yaslandım.
" Güzellik... Sadece tek bir soru soracağım. Babam önümüzdeki hafta çevik kuvvet ekibine silah eğitimi vereceğimi acaba ağzından kaçırmış olabilir misin? Sadece merak ediyorum..."
Telefonu açar açmaz suçlu bir çocuk gibi sadece sessizce beni dinleyen annem, yine beni şaşırtmamış ve mahcup bir ses tonu ile cevap vermişti.
" Aman kızım. Annemle konuşurken baban da yan odadan bizi dinlemiş nereden bileyim."
Yan odadan dinlemek? Bu asla babamın yapmayacağı bir şeydi. Annem yine babaannemle muhabbet ederken desibelde bir hataya düşmüştü anlaşılan.
" Yalnız sizinle olan ortaklığımızın üzülerek burada sona erdiğini bildirmek isterim. Bundan böyle geçmiş veya gelecek hiçbir planımdan haberdar olamayacaksınız.
Babaanneme de ilet lütfen. Yirmi beş yaşındayım ama babamdan tehditli mesajlar alıyorum. Ayrıca Amirim! Sence de bu fazlaca anormal değil mi?"
Evet... O mesajı atan elbette babamdan başkası değildi. Anlamıyorum hangi baba kızına böyle gizemli, tehdit altyapılı mesajlar atardı? Ayrıca bari numarasını gizleseydi. Hala öğrenecek çok şeyi vardı babamın. Gerçi öğrenmemesi benim hayrıma olurdu.
" Ama kızım! anne Görüyor musun şunu?! Bilerek yapmışız gibi bir de laf işitiyoruz."
Babaannemden destek bekliyordu bir de ... Bu kadın... Telefon kesinlikle hoparlördeydi... Artık gerçekten bu ikiliye güven oyum eksilerde geziyordu.
" Güzellikler, size hoparlörlü hayatınızda başarılar diliyorum. Hazır babam da duyabilecek kıvamdayken şunları da söyleyeyim. Geç gelirim. Beni beklemeyin ve kapıları iyi kilitleyin. Haydi selametle."
" Benim burada olduğumu nereden anladı bu serseri?" Uzaktan gelen babamın sesiyle telefonu kapatacakken gözlerimi devirdim. Gerçekten bu ailede gizli saklı işleri yürütme olayını bir ben hakkıyla yapıyordum bir de ben küçükken bana yardım ve yataklık eden babaannem. Ama o da artık yaşlandığı için babamın blöflerine hemen kanıyor ve her şeyi ortaya seriyordu.