4

93 13 0
                                    

Jeon ailesindeki yemeğimizin üzerinden bir hafta geçmişti ve yapmam gereken tonla iş olan cuma günündeydik, bu günü severdim. Haftasonu ne yapacağımı planlar verimli çalışırdım ama ne yazık ki bu cuma sevdiğim cumalardan biri olma hakkını çoktan yitirmişti.
Başkan oldum olalı zaten çok az uğrayabildiğim müzik sınıfında zaman geçirmeye çalışırken çıkagelen Jeon Jungkook bunun başlıca sebebiydi.

Bana bu meselenin aramızda bir savaşa dönüşeceğini söylediğinde her dakika dibimde biteceğini tahmin edemezdim, yanımdaki varlığından rahatsız olduğumu biliyor olmalıydı. Bu yüzden beni bıktırmak için sürekli organizasyon ile ilgili bir şeyler söylüyor, fikrini belirtiyordu. Sanki soran varmış gibi...

İtiraf etmeliydim ki parmaklarım gelişigüzel notalarda dolanıyorken yanımda olan varlığı bana iki sene öncesini hatırlatmıştı, duygular değişmişti ama bedenler hâlâ buradaydı.

"Bugün sınıfları dolaşıp görev dağılımı için birkaç kişi daha toplamamız gerekiyor."

Defalarca ona uzak durması gerektiğini ve onun yardımına ihtiyacım olmadığını söylememe rağmen yine buradaydı, kelimelerimin kifayetsiz kalacağını anladığımdan beri onu görmezden geliyordum.

Sanki ne yapmam gerektiğini bilmiyormuşum gibi bana akıl vermesi de hoşuma gitmiyordu üstelik.

İkinci el satılacak kıyafet meselesi epey ilgi görmüştü, birkaç stand açılır diye ümit ediyordum. Bunun dışında paradan kısmak için yemeklerin çoğunu kendi yapıp getirecek öğrenciler ile ve düşük fiyat teklif eden bir yemek firması ile anlaşmıştık bile.

Plastik kullanımına karşı olduğumdan tabakları da okul yemekhanesinden temin edecektik, eğer bulaşık kısmına beceriksiz birilerini verirsem bir kısmının kırılacağının farkındaydım fakat sorun teşkil etmiyordu, gün bittiğinde annemler okula yenilerini bağışlardı olup biterdi.

Bir mekan kiralamak yerine ise merkezdeki geniş parkı kullanıp ortama karnaval havası vermek istemiştim ki Jungkook üstün zekasını kullanıp bu niyetimi fark ettiğinde beğendiğini söylemekten geri durmamıştı.

İşime karıştığı için ona bulaşık görevini vermekten çekinmeyecektim, gocunacağını da düşünmüyordum zaten.

Bir hafta kala herkes bağışlayacağı kıyafet sayısını bana bildireceğinden stand ve standların başında duracak kişileri o zaman düşünecektim, toplamda iki gişe oluşturmayı düşünüyordum, birincisi girişteki ve ikincisi konser alanının hemen yanındaki.

Giriştekine bakmak için bizim sınıftan bir kız gönüllü olmuştu, güvenilir biri olduğundan kabul etmiştim.

Henüz havası olmamasına rağmen babamın önerileriyle bir dondurma standı da kurmayı planlıyordum, annemlerin çorbada bizim de tuzumuz bulunsun diyerek parasını ödeyeceklerinden şüphem yoktu ancak ben matematiksel düşünüp bu işin altından kendim kalkmak istiyordum.

Konseri kimin vereceğini henüz kararlaştırmasak da Bay Kang'a bu konuda güvenliğimden endişe etmiyordum.

"Beni dinliyor musun?" Hâlâ yanımda oturup bana bir şeyler anlatmaya çalışan Jungkook'a ters bir bakış attım. Hem bu kadar sert ve soğuk olup hem de yakamdan düşmemeyi nasıl beceriyordu?

Ders zilinin çalmasıyla saatime baktım, on dakika sonra dokuzuncu sınıfları gezip görev almak isteyenler arasından birilerini seçecektim.

"Ne zaman gideceğiz?"
İçimden yeter artık diye çığlık atarken onu görmezden gelmeye devam ettim, nasılsa eninde sonunda sıkılıp yakamdan düşecekti.

mirrorball ~ jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin