11

67 7 1
                                    

"Yoora, doksan beş."

"Nasıl yani? Hangi soruda hata yapmışım?"
Bayan Jung bu sorum üzerine gözlüklerini düzeltip kağıdıma bakarken sınıftakiler ise söylenmeye başlamışlardı bile. Siz de tamından emin olduğunuz bir sınavdan beş puan eksik alsaydınız bu soruyu sorardınız emin olun.

"Her zamanki gibi işaret hatası yapmışsın."

İç çektim, işaret hatası yapmayı acilen bırakmalıydım yoksa Bayan Jung bakışlarıyla beni dövecek gibi görünüyordu.

Bugün tanrıya şükürler olsundu ki son sınavımız olan matematik sınavını da olmuştuk, Bayan Jung sınavlar bittiği gibi okumayı seven biriydi, bu yüzden notumu çabucak öğrenebilmiştim.

Notlarım genel olarak fena değillerdi, hatta doksan üçten düşük notum yoktu diyebilirdim, dönemin ilk sınavlarını güzel geçirmek bana ortalamada yardımcı olurdu.

Son ders bittiğinde sanki haftanın ağırlığını omuzlarımda taşıyormuş gibi çantamı sırtlandım ve abartısız iki gün boyunca yatacağım bir haftasonuna hazırlandım.

Pazartesi günü kampa gidecektik, müdür de benim düşündüğümün mantıklı olacağına karar kılmış olacaktı ki sınavların bitişine özel ufak bir ödül gibi olacağını söylemiş ve sınıflardan sayı toplamıştı.
Ormanda çadır falan kurmuyorduk elbette, öyle bir şey olsaydı asla gitmezdim. Ormanlık alanlarda bulunan güzel bir otele rezervasyon yaptırıyor, gündüzleri orman gezileri yapıyorduk. Yemeklerimizi ormanda yediğimiz zamanlar da oluyordu ve bana kalırsa fena değildi, açık havada bol oksijen ile birlikte yemek yemek beni şimdiden heyecanlandırmıştı.

Jungkook'un yanımda duran bisikletine baktım, acaba o da kampa gelecek miydi?

"Selam." dedi bisikletinden inip eliyle yön verirken, yavaşça birlikte yürümeye başladık.

"Selam."

"Çantanı bisikletimin sepetine koyabilirim," dedi eliyle bisikletin arka tarafındaki demirden sepeti gösterirken "Çünkü altında eziliyormuş gibi görünüyorsun."

Söylediğiyle duruşumu dikleştirdim ve çantamın saplarını daha güçlü kavradım, "Taşıyabilirim sağol."
Birkaç saniye çantamla bakıştıktan sonra "Kampa gitmiyorsun diye tahmin ediyorum?"

Hafifçe ettiğim tebessüme engel olamadım, "Onu nereden çıkardın?"

"Yatağından başka yerde uyuyamıyorsun ya? Bir de konferans salonundaki koltuklar. Ah çalışma masasını da unutmamak lazım.."

"Senin çenen mi açıldı birden?" diye sordum, bugün diğer günlere nazaran fazla konuşkan görünmüştü gözüme.

Çalışma masasında uyuyakaldığım sırada şaşırtıcı bir şekilde müdür yardımcısından adıma izin almış ve uykuyla uyanıklığım arasında beni revire götürmüştü. Bu iyiliğini unutacak değildim elbette ama zevzeklik yapması da hoş değildi.

"Revirdeki yatakları söylemeyi unuttum." deyip bir elini çenesine götürdü, "Hey! Yatağımdan başka yerde uyuyamam demedim, rahatsız yerlerde uyuyamam dedim, sen çadır falan kuracağımızı mı düşündün?"

Duraksadı, "Kamp başka nasıl yapılır ki?"

"Otelde kalacağız, bu sene nereye gideceğimizi bilmiyorum ama yatakları gayet rahat oluyor merak etme."

"Gidecek misin yani?"

Kafamı salladım, "Tahmin edeyim, yerde yatmak istemediğin için ismini yazdırmadın."

Çenesindeki elini ensesine götürdü ve olumlu anlamda başını salladı, "Müdürle konuşup ismini veririm, gelmek istiyorsan tabi."

"İsterim, ama aklıma takılan bir şey var. Madem otelde kalacağız neden kamp diyorlar gezi desinler."

mirrorball ~ jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin