7

70 11 0
                                    

Bu sabah okula yürüyerek gitmeyi tercih etmiştim, neden bilmiyordum ama kulaklıklarımı takıp sabahın soğuğunda yürümek bana iyi gelmişti, her ne kadar bacaklarım acısa da..
Her zamanki gibi piyanonun başına oturduğumda ise bu sefer aklımda Jungkook vardı, benden bu denli uzak olmasına alışamıyordum. Halbuki yanımdayken defalarca hayatımdan çıkmasını söylemiştim, garipti.

Ellerimi ovuşturarak ısınmalarını sağlarken bir yandan da Jungkook'u Yoongi ile konuşturmanın yollarını aramaya başladım. Öğle yemeğinde dürüstçe bu konuyu ona açacak, Yoongi ile yeniden arkadaş olmalarını sağlayacaktım, Yoongi asla takıma girmez diyen Taehyung da göt gibi kalacaktı.

"Akıl alır gibi değil gerçekten, bu nasıl rezillik?! Boşuna mı para veriyoruz?"
Sınıfın dışından gelen sesler ile kaşlarımı çattım, paraları ile kendilerini rezil eden velilerden nefret ediyordum.

Benim dışarı çıkmama kalmadan içeriye giren kişiler ayağa kalkmama neden olmadı, aksine istifimi hiç bozmadım.

"Bu muydu kızım?!" dedi Seo Jin'in yanındaki kadın eliyle beni gösterip, büyük bir ihtimalle annesiydi.

"Evet anne, tehtid etti beni."

"Olacak iş değil, rezilliğe bak. Sen kim oluyorsun da benim kızımı tehtid ediyorsun, hem de ilk günden?!"

Kadının çığlık atan sesine karşın sert ve soğuk sesimle karşılık verdim, "Kızınızı tehtid etmedim."

"Bak bak şuna bak, bir de yalan söylüyor." dedi ayıplarcasına. "Kızımı temizlik yapması için tehtid etmişsin!" diye devam etti.

"Tartışmayı sürdürecekseniz sesinizin tonuna dikkat edin hanımefendi, yoksa güvenliği çağırmaktan çekinmeyeceğim."

Koridorda hızla artan kalabalık insanların kavga izlemek için geldiklerini söylüyordu bana, "Bana bak küçük şeytan, bu aileden biriyle konuşurken üslubuna dikkat et! Terbiyesiz, ailen hiç edep adap öğretmedi mi sana?"

"Terbiyeden kastınız okul basıp avazım çıktığı kadar bağırmaksa hayır, ailem bana bunu öğretmedi."

"Bir de utanmadan cevap veriyor, özür dile çabuk kızımdan yoksa alırım ayağımın altına!"

"Denemesi bedava." dedim hafifçe gülümseyip, "Anne bir şey yapsana!" diye dürtükledi annesini Seo Jin, kendimi gözlerimi devirmekten alıkoyamadım.

"Okulun sahibi ile bizzat görüşeceğim, bu terbiyesizlik cezasız kalamaz!"

"Elbette kalamaz, okulda olay çıkarmaya kalktığınızı duysa kızınızı saniyesinde okuldan atar." dedim sakince, öyle de olurdu.

"Bu okula bir servet döktüm, kim kimi atıyor göreceğiz!" dediğinde gülmeden edemedim, "Sizin ikinci günden ekmeğini yemeye çalıştığınız serveti biz her sene ödüyoruz, şimdi daha fazla zamanımı çalmadan okul sahibiyle görüşmeye gidebilirsiniz iyi günler."

"Bayan So, ne yapıyorsunuz burada?"
Müdürün nefes nefese kalmış sesi de kulaklarıma iliştiğinde işte şimdi tamamlandık dedim, "Size gerçekten teessüf ederim Bayan Kim, bu tarz şeylerin okulunuzda yaşanmadığını söylemiştiniz!" diye onu da azarlamaya başladı, "Sorun nedir?" diye sordu Bayan Kim, koridordaki kalabalık git gide artıyordu.

"Başkan diye önümüze getirdiğiniz kız benim biricik kızıma zorbalık yapmış, bunu nasıl açıklayacaksınız acaba?"

"Kim? Yoora mı? Bir yanlış anlaşılmadır eminim efendim, o böyle şeyler yapmaz." diye beni savundu.

"Yaptı ama!"
Bağıran Seo Jin ile tekrar konuştum, "Kanıtın var mı?"

"Kanıta gerek var mı canım, yapmışsın işte!" Annesinin olaya atlamasıyla canım sıkılmaya başlamıştı, bir de bunların nazını mı çekecektim?

mirrorball ~ jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin