Güzellik neydi? Göze hoş görünmek miydi sadece? Ben göze hoş görünen biri miydim?
Yarım saattir babamın neden beni aramadın demelerini görmezden gelerek aynamın karşısında kendimi inceliyordum, Jungkook her zaman olduğu gibi aklımın içine sızmayı başarmıştı.Aklındaki tek anı iki yıl öncesinden benim yüzümdü, bunu biliyordum. Peki söylediği şey neye işaretti? Akranlarım gibi aynada kendime alıcı gözüyle bakmazdım, güzellik algılarından hiçbir zaman hoşlanmamıştım ve hoşlanmayacaktım da, ama Jungkook'un açıkça bana güzelleştiğimi söylemesi ne yalan söyleyeyim heyecanlanmama sebep olmuştu.
Kendimi kaptırmamamı söyleyen tarafım belki de sana kötünün iyisisin demeye çalıştı diyerek onu aklımdan çıkarmama yardımcı olsa da geriye kalan tüm düşünceler Jungkook'un bana güzelleşmişsin demesine bağlıydı, beni incelemişti yani öyle mi?
Neden böyle yapıyordu bilmiyordum, ona bu kadar soğuk yaptıktan sonra bile bana güzel sözcükler sarf edebiliyordu, gerçekten değişmişti. Her anlamda.
Eğer burada oturmaya devam edersem asla yarım saat öncesini kafamda dolandırıp durmayı bırakamayacağımı anlayıp yüzümdeki makyajı temizledim ve yatağıma uzandım, başka şeyleri düşünmeliydim. Örneğin Seo-Jin'in kim olduğunu veya Jimin ile olan konuşmamızı...
Seo-Jin okula yeni gelmişti ama Yoongi onu yakından tanıyor gibiydi, onu Jungkooktan uzak tutmak istemesinin sebebi de buydu, içimden o biliyorsa Jimin ve Taehyung da biliyorlardır mutlaka diye geçirmeden edemedim, kimdi o kız ve Yoongi neden onu Jungkook'tan uzak tutmaya çalışıyordu? Hiç kimsenin bana bir şeyler anlatmaması sinirimi bozuyordu gerçekten de. Jimin'in anlattıkları aklıma gelince duruldum, Jungkook'un kazadan önce de zor zamanlar geçiriyor olduğunu söylemişti, halbuki dışarıya hiç yansıtmıyor, tüm gün gülümseyip kahkahalar atıyordu.Tüm meseleye onun gözlerinden bakasım geldi birden, hiçbir şey hatırlamadığı bir okula geliyordu ve güvendiği arkadaşlarının ona yalan söylediklerini öğreniyordu. Okuldan bir çocuk ile geçmişleri olduğunu öğreniyordu ama kimse ona bir şey anlatmıyordu, ben de onun işlerini kolaylaştırıyor sayılmazdım, kötü davranıp moralini bozmuştum sürekli.
Pişman olduğu belliydi, Taehyung ve Jimin ile konuşmayı kesmiş olması da bana inandığını gösterirdi, peki ya neden ben bu hikayenin asıl mağduru olan Jungkook'a yardımcı olmak yerine onu yapayalnız bırakıp her şeyin gizli kalmasını isteyen Yoongi, Jimin ve Taehyung üçlüsünün ekmeğine yağ sürüyordum ki?
Jungkook'a haksızlık ettiğim ortadaydı, bu yüzden artık Yoongi'nin söylediği şeyleri sorgulamadan yapmayı bırakıp hem Seo-Jin'i saf dışı bırakacak, hem de Jungkook'a gerçekleri öğrenmesi adına yardımcı olacaktım.
Ne ara tüm bu olaylara bu kadar ilgili birine dönüşmüştüm bilmiyordum ama bu dakikadan sonra geri çekilip seyirci kalamayacağım kesindi...
Ders çalışarak geçirdiğim pazar günü de gelip geçmiş ve yeni bir haftaya başlamıştık, Yoongi'nin ağzından son kez laf almaya çalışacak, müdürle Hee Young ile ilgili konuşacak ve Seo-Jin'i gözetleyecektim. Hayat gerçekten çok garipti, bir ay öncesine kadar uğraşmam gereken tek şey sınavlarım ve okul başkanlığına seçilmekken şimdi kafamda türlü türlü planlar kurar haline gelmiştim, gittikçe kendi benliğimden sıyrılıyor gibi hissediyordum, iyi mi kötü mü olduğunu bu işler sonlandığında görecektim.
Dizlerimdeki yaralar Bayan Jeon'un önerdiği krem sayesinde iyileşmişlerdi, bu yüzden ne zamandır giyinmediğim okul eteğimi giyinip üzerine de gömleğimi ve armamı taktım ve giyindiğim kazak ile kombin işini tamamladım, saçlarımı sık sık topladığım dönemlerde başım çok ağırıyordu, bu yüzden salık bırakıp taradım ve masanın üzerinden bana göz kırpan allığımı elime aldım, elbette Jungkook beğendiği için sürmeyecektim! Sadece canım istemişti bu kadar.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
mirrorball ~ jjk
Fanfiction+454875: Üst dönemlerden Jungkook var ya +454875: Araba kazası yapmış +454875: Durumu ağırmış