♍︎ VI

384 44 2
                                    

●

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hisler zehirlidir. Özellikle hissetmemen gerekenler, yasaklılar listesinde ilk sırada olanları içinde bulunduğun cehennemden uzak tutmak gerekiyordu. Bir kez oraya adım attı mı, bir kez gözüne gözüktü mü, onu fark etmeni sağladı mı işte o zaman bağlanmak bir o kadar kolay oluyordu. Bir denizci düğümü ile bağlanırdı ve çözmek sadece parmaklarını aşındırırdı. Sadece senden götürürdü de kendi gitmezdi. 

Sabah diğerleri daha sıcacık yataklarında uyurken uyanmış hazırlanmış ve klasik bir rutin ile kahvaltıyı şirkette yapmak üzere otoparkta beni bekleyen araca binmiştim. Şoförümüz pek konuşkan biri değildi. Benim de zaten konuşasım olmadığı için kulaklıklarımı takıp sessiz bir şekilde yolu izlemiştim. 

Eğer benim gibi süper şanslı birileri varsa cezayı tek geçirmezdim ama ay sonunda olan elemeler bu kadar yaklaşmışken kimse benim gibi pervasız olmazdı. Sıkıntılı bir his içimde çöreklendiğinde şirket binasından içeri girdim ve her zaman kullandığım pratik odasına gittim. Hemen ardımdan gelen menajer ise tüm gün boyunca yapacağım çalışmaları anlattıktan sonra kötücül bakışları ile noktayı koyarak kendi işlerini halletmek için odasına gitti. 

Üstümdeki kalın ceketi çıkarıp koltuğun üstüne çantamla beraber attıktan sonra sürekli üstünde çalıştığımız şarkı listesini açtım ve biraz ısındıktan sonra aynanın karşısında çalışmama başladım. Öğleden sonra üst kattaki stüdyoya giderek ses eğitimi alacaktım ve sonrasında vaktim olursa stüdyoda kalarak birkaç şarkı işinde yardım ederdim. 

Sürekli üstünde çalıştığım şarkılarım vardı ve onların nasıl olduğunu da SunBae'ye gösterebilirdim. En azından sevdiğim bir şeyi yapacak olma motivasyonu ile bir defa yemek yeme birkaç defa da lavaboya gitme molası dışında neredeyse aralıksız çalışmıştım. En sonunda nasıl dans ettiğimi bir videoya aldıktan sonra bir köşeye çökerek izlemiştim ama bu sinirle saçımı başımı yolma isteğimi arttırmıştı. "Olmuyor işte. Olmuyor." dedim sitem dolu bir sesle ayağımı yere vurarak. "Senin neyine idol olmak. Dans bile edemiyorsun doğru düzgün." 

Boğazıma tekrar bir baskı oturduğunda gözlerimi kapatarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Yaptığım işleri beğenmiyordum. Sürekli bir kusur buluyordum. Sürekli kendimi eleştiri oklarına tutarak şimdiden netizenlerden daha iyi iş çıkarıyordum. 

Kendimi dans konusunda, rap konusunda bilumum diğer idollük işlerinde geliştirmem gerekiyordu. Muhtemelen şirkette en çok vakit geçiren bendim ama en yetersiz olan da bendim. Ne yüzüm mükemmeldi ne fiziğim ne dansım. Bir tek meziyetim şarkı sözü yazmaktı onu da bizim yerimize yapanlar zaten vardı. Beni ben yapan tek şey de böylelikle elimden alınmış oluyordu.

İçten içe ağlamak istesem de kendime hakim olarak eşyalarımı toplayı üst kata stüdyoya girdim ve orada beni bekleyen vokal koçu Bayan Park ile bir süre çalıştıktan sonra beni bugünlük serbest bırakmıştı. 

Things I Say When You SleepHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin