Lalisa'dan
Omuzlarından tutunurken sesli bir şekilde nefes alıp veriyor ve vücudumun normale dönmesini bekliyordum. Şu an belki de rezil oluyordum fakat bu umrumda değildi.
Yüzüne bakamıyordum. Omzunun arkasında, ileride kalan çöp kutusuna odaklanmıştım. Kolumdaki bir elini çekip belime sardı. Böylesi benim için daha iyiydi çünkü bacaklarımın beni tutamayacağını biliyordum. Diğer elini de çeneme çıkardı ve yüzümü kendine döndürdü.
Hızlı nefes alışverişlerim yüzünden göğüs kafesim sürekli onun göğsüne çarpıyordu.
"Lalisa konuş benimle."
Konuş demesi kolaydı sanırım. Ben içimde bir yerlerde ne konuşacak gücü ne de sesimi bulabiliyordum.
Gözlerinin içine bakarken duygularını anlamaya çalışıyordum ama bu zordu. Çünkü hiçbir şey anlaşılmıyordu.
"Lalisa susma."
Şu anki yakınlığımız, benim heyecanımı bastırmamda yardımcı olmuyordu. Fakat en sonunda boğazımı temizledim ve konuştum.
"Ne demeliyim?"
Sesim titremişti. Ama bu umrumda bile değildi. Olabileceğim kadar rezil olmuştum zaten.
"Benden vazgeçme."
Neden benim sevmem bu kadar önemliydi? Kıymetini bilmediği halde bu cümleleri kuruyor oluşu beni bir yandan sinirlendiriyordu. Gelen bu sinir, heyecanımın önüne geçmişti.
Omzundaki ellerimi göğüsüne indirip onu kendinden uzaklaştırdım. Aramıza yeterli mesafeyi koyduğumda sadece yaptıklarımı izliyordu.
"Vazgeçmemem neden bu kadar önemli?"
"Önemli işte."
Şu an kafasının çakır keyif olduğunu da göz önünde bulunduracak olursam, bir tık daha kendi duvarlarını aşmış bir şekilde rahat konuşuyordu.
"Ben senin oynayıp atacağın o fahişelerden değilim."
"Değilsin."
"Ne yapıyorsun? Konuş. Açık açık söyle ki anlayayım!"
Sesim biraz yüksek çıkmıştı.
"Sana alıştım."
"Alışmak? Yetmez."
"Aklıma girdin." Bunu derken gözlerini kaçırmıştı. İlk defa Jungkook'u böyle görmüştüm.
"Yetmez."
"Mesaj attığın zaman mutlu oluyorum."
"Yetmez Jungkook."
"Sevgine ihtiyacım var."
"Benim? Benim ihtiyacım yok mu?"
"Vardır." Tanrım delirecektim. O kadar zor biriydi ki onunla uğraşmak, insanı delirtiyordu.
"Jungkook-"
"Sana değer vermeye başladım gibi hissediyorum." Hızla kelimeleri geveleyerek kurduğu bu cümleye karşı kalbim tekrardan hızlı çarpmaya başlamıştı.
"Ne yani? Ciddi misin?"
"Şaka yapar gibi mi görünüyorum?"
"Başka kişiler var hayatında."
"Olmaz. O kadar da şerefsiz biri değilim."
Beni her cümlesi ile şaşırtmaya devam ediyordu.
"Sen? Sen emin misin? Bak şu an kafan uyuşmuş durumda."
"Kendimdeyim."
Derin bir nefes aldım.
"Jungkook..."
"Beni böyle sev."
"Sana daha önce de demiştim. Bu asla kabulleneceğim bir şey değil."
"Bu konuda elimden bir şey gelmez."
"Gelecek."
"Gelmeyecek."
"Gelecek."
Susmuştu. Sanırım bunun kavgasına girmek istemiyordu.
"Lalisa, deneyelim."
Daha fazla dayanabileceğimi sanmıyordum. Aramıza koyduğum mesafeyi kapatarak kollarımı boynuna sardım. Eli anında belimi bulmuştu.
"Değerlisin Lalisa."
Bir şey dememiştim. Gözyaşlarım kendiliğinden akmaya başlamıştı.
"Seni seviyorum Jungkook."
-
Arkadaşlar noluyor arkadaşlar?
Ama Jungkook'un hala toxicliği üzerinde
Kısa olması gerektiği için kısa oldu
Neyse öpüldünüz💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
elpaso, liskook
Fanfiction+80******: Elpaso'daki çocuk sen misin? Hani şu bateri çalan Aynı zamanda içkileri kafaya diken Ve aynı zamanda arkada ot çeken İyi tarif ettim bence Sence? [Jeon Jungkook & Lalisa Manoban] Elpaso by thelastn ▪Texting - Düz Yazı▪ Hayran kurgu #1 Bts...