Lalisa'dan
Jungkook gittiğimiz ilk gün hastaneye yatmasa da yatışı verilmişti ve biz evde son bir gün daha geçirerek tekrardan hastaneye gitmiştik. Yanında kalmam yasaktı ve kalamıyordum. Onu çok fazla göremesem de mutlaka oraya gidiyor ve boş boş bekleyecek dahi olsam koridordaki sandalyede oturuyordum.
Jungkook ise daha da agresifleşmişti. Bağımlılığını bırakabilmesi ve vücuduna verdiği zararlar için ilaç tedavsine başlanmıştı. Üstüne bu hafta psikoterapiler ve fiziksel faaliyetler de başlayacaktı. Tüm bunları yaşamak zor olmalıydı. Empati kurarak onu her ne kadar anlamaya çalışsam da yaşamadan tam anlamı ile asla anlayamazdım.
Ve bir gürültü koptu. Gelen rahatsız edici sese karşılık oturduğum yerden kalktım. Birkaç hemşire sesin geldiği yöne doğru gidiyordu. Merakıma yenik düşerek arkalarından adımlarımı hızlandırdım.
Jungkook aşırı sinirli bir biçimde kenardaki monitörü devirmişti. Kolundaki damar yolunu hışımla söküp yere fırlatmıştı. Gözlerim benden habersiz dolmaya başlarken yerimde mıhlanmıştım sanki.
Sakinleştirici iğne yapmaya giden hemşireyi fark etti ve tüm öfkesini yüzüne haykırdı. "Geri çekil! Biriniz bana birdaha bir şey yapmayacaksınız. İznim yok anladınız mı?"
Adını bilmediğim bir hemşire konuştu. "Beyefendi şu anda kriz geçiriyorsunuz."
"Kriz falan geçirmiyorum. Bu sikik şeylere daha fazla katlanamam ben!"
Önüne gelen insanları tüm gücüyle itti. En son bende takılı kaldı gözleri. Ne konuşabiliyor ne de hareket edebiliyordum. Sakince biraz bana baktı fakat uzun sürmedi. Kalbimi paramparça edecek şeyleri söyledi.
"Hepsi senin yüzünden. Senden nefret ediyorum!"
Bir şey demedim. Şu an kafası yerinde değildi. İnandırıcı da değildi. Çünkü ben onun sevgisini bana her bakışında ve dokunuşunda hissetmiştim.
"Aptal hayallerini de al ve çık git hayatımdan." Beni de kenara sert bir şekilde itmiş ve dışarı çıkmıştı. Hızla sekreterliğe gitti.
Bu dediklerini umursamamam gerekiyordu. Arkasından gittim ve kolunu tuttum. "Jungkook yapma."
Kolunu benden kurtarmış ve umursamamıştı. "Çıkışımı yap." Sabırsızca söylediği kelimelere karşı kadın bir şey yapmıyordu.
Jungkook sert bir şekilde masaya ellerini vurmuş ve konuşmuştu. "Yap dedim Yeonah!"
Bu denli bağırdığı kadın ise Jungkook'un geçtiğimiz senelerde buraya yardıma geldiği zamanlarda arkadaş olduğu kadındı, Yeonah.
Yeonah bana baktı. Bir şey diyemedim. O da benim kadar üzgün ve huzursuzdu eminimki.
"Jungkook, kriz geçiriyorsun." Yeonah'ın cümlesinin ardından ben de konuştum.
"Sevgilim, bu tarz şeyler yaşanabilirdi zaten. Lütfen kendine hakim ol biraz. Odana gidelim."
Sinirle derin bir nefes alıp bana dönmüştü. "Siktir git burdan."
Ardından Yeonah'a dönüp konuştu. "Şu siktiğimin çıkışını yap Yeonah."
Ardından gelen doktoru da dinlememiş ve çıkışa yönelmişti. Güvenlik gelmişti fakat geç kalmıştı. Ayrıca zorla kimseyi burda tutma hakları yoktu.
Ben ise karışık hissediyordum. Ne yapacağımı kesinlikle bilmiyordum. Son mu bulmuştu? Yapamamış mıydı? Başarısız mı olmuştuk yani?
Yeonah ile üzgün bir biçimde birbirimize baktık. Benden önce o söze girdi. "Lalisa, Jungkook nasıl bu hale geldi bilmiyorum ama çok kötü Lalisa. Sandığımızdan çok daha kötü."
Başımla onaylamıştım. Kesinlikle sandığımızdan daha kötüydü. Özellikle psikolojik durumu fena haldeydi. Bizden çok iyi gizlediğini bu günlerde anlamıştım.
"Ne olacak?"
"Bir vasisi yok Lalisa. Babasını reddetmiş biliyorsun. Her şeye kendi karar verir. Zorla tutamayız."
Babası ile bağlantılarını kesmiş olmasaydı her şey daha kolay olabilirdi. Babası ise tam bir şerefsizdi. Jungkook'u üzerindeki ağır bir yükmüş gibi üstünden atmıştı. Jungkook'dan gizli babasının numarasını bulduğumda ve ona destek olmasını söylediğimde ise aldığım cevap "Umrumda değil." olmuştu.
"Peki Yeonah. Sağ ol." Elini tuttum ve gülümsemeye çalıştım. Ardından çıkışa doğru yöneldim.
Jungkook'un arabası burdaki otoparkta duruyordu fakat anahtarı bendeydi. Otoparka yürüdüm. Arabanın orda bekliyordu. Yanına gittim.
"Jungkook?"
"Arabanın anahtarını ver."
Hala sinirleri üzerindeydi.
"Sakinleştikten sonra konuşalım mı? Hava alalım olur mu?"
Gülmüştü. Bana baktığında kendimi kötü hissetmiştim. Gözleri önceden bana baktığı gibi değildi.
"Sen Lalisa. Sen. Hepsi hayatıma girmenle oldu. Ne fark ettim biliyor musun? Kurtulmak istemediğimi. Ve sen beni buna zorladın."
"Jungkook şu an bunları demeni anlıyorum. Kafan yerinde değil."
"Gayet yerinde."
"Hayır."
"Lalisa, beni bir bırak artık. Düş yakamdan anladın mı?"
Kırılıyordum. Kalbim ufalanmıştı. Un ufak olan kalbimin küllerini eline alıp tutuyordu. Kalbimin eriyip gitmesi için ise bu külleri suya atıyordu.
"Jungkook bunu konuşmuştuk. Sen bana ne dersen de ben alınmayacaktım. Çünkü sen dedin. İstemeden kalbini kıracağım dedin."
"İsteyerek kırıyorum Lalisa. Sikerim tedavisini. Arabamın anahtarını ver."
"Sakinleş."
"Sakinim zaten."
"Değilsin."
"Lalisa son kez söylüyorum. Arabamın anahtarını ver ve hayatımdan da yok ol anladın mı beni?"
Tolerans seviyem azalmıştı. Ciddi ciddi sürekli bunları demeye başlaması yakıp kavurmuştu her bir hücremi.
"Jungkook neler dediğinin farkında mısın?"
"Hiç olmadığım kadar."
Bir şey yapamıyordum. O ise bunu anlamış olacaktı ki kolumdaki çantayı çekmiş ve içini açmıştı. Biraz aradıktan sonra anahtarını bulmuştu. Çantamı bana geri verdi ve son kez baktı gözlerime.
"Bitti Lalisa. Her şey bitti. Pembe hayallerini de al ve bana bulaşma birdaha."
Arabasının kilidini açıp bindi ve gaza kökleyip gitti.
Bu sözleri işittiğime inanamıyordum. Dizlerim beni daha fazla tutamamıştı ve yere çökmüştüm.
Bir kez daha onun yüzünden hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
elpaso, liskook
Fiksi Penggemar+80******: Elpaso'daki çocuk sen misin? Hani şu bateri çalan Aynı zamanda içkileri kafaya diken Ve aynı zamanda arkada ot çeken İyi tarif ettim bence Sence? [Jeon Jungkook & Lalisa Manoban] Elpaso by thelastn ▪Texting - Düz Yazı▪ Hayran kurgu #1 Bts...