e-34

7.6K 687 274
                                    

Lalisa'dan

Elpaso'ya doğru ilerlerken yolun kenarında ambulans gördüm. Etraf kalabalıktı. Herkes bir yerde toplanmıştı. Millet fısır fısır konuşuyordu.

"Fazla dozdan kriz geçirmiş diyorlar."

"Ölmüş mü?"

"Ah bilmiyorum ki. Kalabalıktan göremedim."

İçimi korku kaplamıştı. Kalbim cayır cayır yanıyor, etlerim dökülüyordu sanki. Hızlı adımlarla kapıdan içeri girip girişin biraz ilerisindeki kalabalığı geçmeye çalıştım. Sağlık çalışanlarının sırtından yerde yatanın kim olduğunu göremiyordum.

Birisi arkasını dönüp beni engellemeye çalıştı. "Hanımefendi geri çekilin!"

Elleriyle beni tutup itmeye çalışıyordu. Adama bakıp bağırdım. "Çekil!"

Çığlık atarcasına konuşuyordum. Ellerim titremeye, midem bulanmaya başlamıştı. Kalbimi hissetmiyordum, beynime kan gittiğini bile hissetmiyordum.

"İşimizi zorlaştırmayın!"

Çelimsiz bedenimle adamı itmeye çalıştım. "Çekil! Çekil dedim sana!"

Adam hala benim önümde duruyor ve geri çekmeye çalışıyordu. Dayanamadım ve bir yandan ağlarken çığlık attım ve bağırarak konuştum. "Çekil dedim sana sikik herif!"

Kendimden geçmiş bir şekilde tüm gücümle adamı kenara ittim. Yerde ölülerin bedenini koydukları fermuarlı plastik poşet duruyordu. Fermuarını çekmişlerdi. Görememiştim. Ölmüş müydü?

Yere çöktüm. Fermuarı çeken kadının kolunu ittim ve açmaya çalıştım fakat sadece çalıştım. Kolumu tutmuşlardı. "Bırakın!" Çığlık atarcasına sarfettiğim kelime, ağlamamla beraber karışınca iyice gücümün çekildiğini hissettim.

Kalan son gücümle tekrardan uzanacaktım ki bir el kolumu tuttu. Bakışlarım koluma döndü. Bu el, bu dokunuş, ezbere bildiğim dövmeleri... İşte o an cayır cayır yanarken beni suyun içine atmışlar gibi hissetmiştim.

"Lalisa sakin ol." Beni yerden kaldırıp belimden tutmuştu. Boşta kalan eliyle yüzüme yapışan saçlarımı çekip dudaklarını alnıma bastırmıştı. "Ben burdayım, sakin ol."

Kalabalıktan beni çıkarıp arka tarafa götürdü. Tüm ağırlığımı ona doğru vermiştim. Çünkü yürümeye takatim kalmamış, elim ayağım boşalmıştı.

Beni koltuğa oturtup hemen su getirdi. Titreyen ellerimle almaya çalışmıştım fakat izin vermeden kendisi içirmeye başlamıştı. İçtikten sonra bardağı kenara koydu ve önümde dizlerinin üzerine çöktü. "Lalisa iyi misin?"

Hala ağlıyordum. Hayatımda yaşadığım en büyük korkuydu. Ben daha önce hiç böylesine bir his yaşamamıştım. Ellerimle yüzümü kapatıp hüngür hüngür ağlamaya başladım.

Ellerimi tutup açmaya çalıştı ama izin vermedim.

"Lalisa ağlama."

Kendimi durduramıyordum. Duygu boşalımı yaşıyordum.

"Lalisa lütfen."

Ellerini dizlerime indirmiş alnını da dizlerime yaslamıştı.

"Özür dilerim Lalisa."

Bir şey demeden sadece ağladım. En sonunda elimi yüzümden çekip ağlamaklı sesimle konuştum. "Sen sandım... Ben hayatımda yaşamadığım korkuyu yaşadım Jungkook."

Başını kaldırıp bana baktı. Gözleri doluydu. "Özür dilerim."

"Jungkook ben her zaman hayal ediyordum. Böyle bir şey yaşansa nasıl olurum diye. Ama hiç alakası yoktu. Gerçeğinin yüzde biri kadar bile acı hissettirmiyordu. Az önce diri diri yanmış gibi hissettim Jungkook."

"Özür dilerim."

"Ben yaşamamış gibi hissettim. Neşeli olan ben, çocuk gibi olan ben o an beynimi patlatmak istedim. Sensin sandım Jungkook, sensin sandım."

"Lalisa yarın..."

"Yarın?"

"Yarın gidelim. Rehabilitasyon merkezine gidelim."

Az önce ölüyor gibi hissederken bu adam beni tek cümlesiyle tekrardan canlandırmıştı.

-

Çok teşekkür ederim sizi seviyorum♡

elpaso, liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin