Lalisa'dan
Çocuklarla ilgilenirken kapı çaldı. Gidip açtığımda Jungkook'u görmemle direkt boynuna atlamıştım. Elleri belimi bulduğunda topuz olan saçımın açık bıraktığı boynuma uzun bir öpücük bırakmıştı. "Hoşgeldin!" Geri çekilip elini tuttum ve içeri doğru yönlendirdim.
Çocukların başı buraya doğru dönmüştü. Hayranlıkla bakıyorlardı. Minjoon sevinçle çığlık attı ve konuştu.
"Bakıın o benim öğretmenim!"
Çocuklardan şaşırma nidaları gelince Minjoon havalı bir yüz ifadesine bürünmüştü. Eunha Jungkook'a bakıp konuştu. "Çok havalı!"
Seojun ona sinirli bir şekilde bakıp konuşmuştu. "Benim kadar olamaz."
Jungkook'la birbirimize bakıp aynı anda güldük. En sonunda çocukları topladım ve konuşmaya başladım. "Bugün arkadaşım da bizlerle. Biraz birlikte vakit geçirmeye ne dersiniz?"
Çocuklardan onaylama nidaları yükseldi. "Eveeet!"
"İki takıma ayrılacağız. Geçen gün size getirdiğim yapbozlardan iki tanesini seçip yarışacağız. Kimin takımında olmak istersiniz?"
Minjoon dışındaki erkekler benim yanıma gelirken kızlar ve Minjoon Jungkook'un yanına gitmişti. Jungkook bana doğru döndü ve gülerek konuştu. "Burda da kızların favorisiyim."
"Her yerde." Ona gülerek karşılık verdiğimde Seojun mızmızlanmıştı. "Eunha buraya gelmelisin."
"Hayır!" Eunha kollarını birbirine bağlayıp suratını asmıştı.
"Öğretmenimiz varken o yabancıya gidemezsin."
"Öğretmenimizin arkadaşı o!"
Aralarına girdim ve gerginliğe bir son verdim. "Hey! Çocuklar sakin olun. Sadece takım oyunu. Hem bakalım kim kazanacak?"
Bu dediğime çocuklar karşılık veremeden Jungkook yüksek sesle karşılık vermişti.
"Tabii ki biz. Minjoon ve kızlar değil mi? Biz kazanacağız."
"Eveet!"
Erkeklerden de gelmişti. "Hayır biz!"
Yan tarafa gidip yapbozlardan iki tanesini aldım. Yanyana duran iki yuvarlak masalardan birine biz, diğerine de Jungkook ve takımı yerleşmişti.
"İlk önce bitiren kazanır!"
Herkes hemen parçaları eline almaya başlamıştı. Seojun arada Eunha'ya bakıp sinirle nefesini veriyordu. Jungkook'a baktığımda işine odaklanmış bir şekilde parçaları birleştiriyordu ve çocuklara direktifler veriyordu. "Kenarları bulup bana verin çocuklar."
Seojun bana bakıp konuşmuştu. "Öğretmenim oraya bakamayız bizi geçecekler." Çocuk bile oraya bakıp daldığımı fark etmişti. Kendime gelip önüme döndüm ve yapbozu yapmaya başladım.
Zor bir yapboz değildi. Son parçasını tam elimle koyuyordum ki Jungkook ve çocuklar ellerini kaldırarak bağırdılar. "Bitti!"
Hayal kırıklığı ile onlara döndüğümüzde erkekler sinirlenmiş ve masadan kalkmıştı. Kızlar Jungkook'a sarılırken Minjoon yanıma geldi. "Öğretmenim bakmaktan yapamadınız." Minjoon gülerek bunu söylediğinde işaret parmağımı dudaklarıma getirerek sus işareti yaptım. "Öyle bir şey yok Minjoon." Minjoon gülerek başını salladı. "Hıhı." Daha sonra koşarak arkadaşlarının yanına gitti.
Jungkook'a baktığımda gülerek bana bakıyordu. Onunla böyle vakit geçirmek benim için çok üst seviye bir şeydi. Kötü olan her şeyi unutturuyordu. Çocuklar kendi halinde takılmaya başladığında Jungkook yanıma geldi ve fısıldadı.
"Ee ödül yok mu?""Ne gibi bir ödül istersiniz?"
Düşünür gibi yaptı ve tekrardan bana doğru döndü. "Ateşli bir öpüşme?"
Yanaklarım sıcaklamaya başlamıştı. "Çocuklar olmasa düşünürdüm."
"Sabırlı bir adamım." Elini tuttum ve konuştum. "Boş ver, ben sabırlı biri değilim."
Onu arka tarafa, çocukların gelmeyeceği bir yere götürdüm. "Lalisa." Elleri yüzüme çıkmıştı ve dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı. Bir elimi sırtına bir elimi de göğsüme çıkarmıştım. Dudakları alt dudağımı ezerken sağ elimle göğsünü okşamıştım. Kalp atışlarını hissediyordum. Benimki gibi hızlıydı. Onda duygu uyandırıyor olmak beni daha da heyecanlandırıyordu. Dilimi kullanarak içine gönderdiğimde davetkâr bir biçimde kabul etti ve beni arkamdaki duvara yaslayarak bedenini daha da bastırdı. Dudaklarıma son kez öpücük bıraktı ve geri çekildi. Gözlerime baktığında tüm o yoğunluğu görüyordum. "Keşke şu an burda olmasaydık." Dediği şeyle daha da heyecan yapmıştım. Tüm cesaretimle birlikte konuştum. "Keşke."
Dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı ve tamamen geri çekildi. Elimden tutup içeriye doğru yönlendirdi. Çocuklar kendi halinde oynuyordu. Jungkook elimi bırakıp onların yanına gitti. Çocuklarla oynarken onu izlemek kadar harika hissettiren bir şey yoktu. Gerçek kişiliği ortaya çıkıyordu. Sürekli gülüyor ve hiç konuşmadığı kadar çocuklarla konuşuyordu. Sahiden, eski Jungkook böyle miydi?
Jungkook, Eunha ve Seojun ikilisini kenara çekmişti. Kendisi oturup bir dizine Eunha'yı bir dizine Seojun'u oturtup konuşmaya başlamıştı. Konuşulanları duymuyordum ama gerilen ortamı görebiliyordum. Seojun ve Eunha kavga ediyordu. Jungkook bir şeyler demeye başlamıştı. Çocukların yüz ifadesi yumuşamış ve birbirlerine bakmaya başlamışlardı. En sonunda elleriyle söz verme hareketi yapıp sarılmışlardı. Jungkook başını bana doğru çevirip gülmüştü. Ben de ona gülerek karşılık vermiştim.
Çıkış saati geliyordu. "Çocuklar hazırlanma vakti!" Yardımcı ile birlikte hepsi montlarını giymeye başlamıştı. Jungkook yanıma gelmişti ve kolunu belime sarmıştı. "Biz gidiyoruz."
"Dikkat edin."
"Hediye bakmaktan daha cazip değil mi? Yani... bizimle gelmek."
"Söz verdim." Jungkook gözlerini devirmişti.
"Her neyse hediyem nerde?"
Onu tamamen unutmuştum.
"Ah doğru! Bekle."
Yan tarafa doğru gidip köşeye sakladığım hediyeyi almıştım. Kilden küçük bir tablet yapıp sarıya boyamıştım. Üzerine küçük bir kız çocuğu ve Jungkook'u çizmiştim. Kırılmasın diye şeffaf plastik bir kaba koymuş ve anahtarlık yapmıştım.
Yanına gittim ve arkama sakladığım anahtarlığı tutup sarkıttım. Gözleri ile taradığında eliyle tutup bakmıştı. Gözleri hüzünle dolmuştu. Amacım onu üzmek değildi, güzel ve kardeşini hatırlatacak minik bir hediye vermekti. Yüzünü gördüğüm an bu yaptığıma pişman olmuştum. Anahtarlığı ona vermeden geri çektim. "Özür dilerim Jungkook. Kötü bir fikirdi."
Kendisine gelmiş ve gözlerime bakmıştı. "Hayır güzel. Çok güzel Lalisa. Ver onu bana."
"Emin misin?"
"Evet."
Ona doğru uzattım. Anahtarlarını çıkarıp geçirmişti. "Çok güzel."
Daha sonrasında bana kollarını sarmıştı. "Teşekkür ederim."
"Jungkook seni üzmek değildi amacım. Mutlu oldun değil mi?"
"Evet, mutlu oldum."
Boynuma öpücük kondurmuştu ve dudaklarını kulak hizama getirip fısıldamıştı.
"Seni seviyorum Lalisa."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
elpaso, liskook
Fanfiction+80******: Elpaso'daki çocuk sen misin? Hani şu bateri çalan Aynı zamanda içkileri kafaya diken Ve aynı zamanda arkada ot çeken İyi tarif ettim bence Sence? [Jeon Jungkook & Lalisa Manoban] Elpaso by thelastn ▪Texting - Düz Yazı▪ Hayran kurgu #1 Bts...