Lalisa'dan
Jungkook ile etrafı beraber toparlamıştık. İkimize de kahvaltı hazırlamıştım. Yedikten sonra ikimizde uykusuz olduğumuz için beraber uyumuştuk.
Gözlerimi açtığımda hava çoktan kararmıştı. Jungkook'un göğsünde olan başımı kaldırdım ve ona doğru baktım. Uyanıktı fakat hiç belli etmemişti. Gözleri beni bulduğunda yine onun derinliklerinde kayboldum.
"Uyandığını anlamamıştım."
"Böyle kalmak istedim."
"Kalalım o zaman." Tekrardan başımı kaldırdığım yere yasladım ve kollarımla onu daha çok sarmaladım.
"Ne düşünüyordun Jungkook?"
"Seni."
Böyle ani söylemlerde bulunması vücudumu titretiyordu. "Kalp krizi riskimi artırıyorsun."
"Genelde öyle bir etkim olduğunu söylerler."
Göğsüne elimle bir tane geçirmiştim. "Söyleyenleri biliyoruz."
"Önemli olan senin demen."
"Tek bir lafınla yumuşayan bir salağım."
Gülmüştü, sarsılan göğsü sayesinde bunu anlamıştım.
"Şu an Lalisa... senden başka kimsem yok."
"Olmasına gerek yok. Ben ve kalbim yeteriz. Jungkook düşünsene, sen haftada bir gün anaokuluna geliyorsun ve geçen günki gibi vakit geçiriyoruz çocuklarla. Aşırı güzel olurdu. Geçen gün çocuklar seni çok sevdiklerini söylediler. Seni birdaha görmek için sabırsızlanıyorlar. Özellikle kızlar. Her zaman kızların favorisi oluyorsun. Kıskanmıyor değilim..."
"Lalisa çocuktan kıskanmak da tam senlik bir hareket olurdu."
"Çocuklardan kıskanmıyorum tabii ki. Ama yani favorileri de olmasaydın keşke."
"Lalisa sen de çocuksun, cidden."
Evet bir yanım hala çocuktu ve ben bu yönümü çok seviyordum.
"Evet."
"Tatlısın."
Jungkook'un kafasına yine bir şeyler düşmüştü.
"Jungkook sana yine geldiler sanırım?"
Gülüp konuşmuştu. "Arada geliyorlar demiştim."
"Jaehyun'a seni sormuştum daha sonra görüşürüz derken kırmızı kalp attı ve aklıma sen geldin. Sonra birden sinirlenip o sikik kalbi atma yazdım."
"Ayıp Lalisa ayıp."
"Umrumda değil. Klasik kırmızı kalp bile beynimde seninle özdeşleşmiş bir biçimde."
"Benim de mavi. En çok maviyi atmanı seviyorum."
"Çünkü mutlu oluyorum, ondan değil mi?"
"Evet."
Derin bir nefes alıp verdim. Geleceğimizi düşünmekten kendimi alamıyordum.
"Jungkook çocuklarımız olsa onların anaokulu öğretmenleri ben olurum."
"Saçma değil mi? Başka yere gitsinler. Dışarda sen, evde sen... çekilmez."
Elimle yine göğsüne vurmuştum "Jungkook!"
"Tamam, tamam."
"Yani haklısın aslında başka yer daha iyi olur, vazgeçtim."
"Lalisa çocuk olmasını bıraktın ve anaokulu derdine geçtin. Pes gerçekten."
"Daha ileri yıllara da geçebilirim."
Bir şey dememişti. Demesine de gerek yoktu. Artık onu tanıyordum. Beni dikkatle dinlediğini biliyordum.
"Sen ve Jaehyun müzik konusunda eğitirsiniz. Çok güzel olur. Jaehyun her zaman yeğenime kendim gibi harika gitar çalmayı öğreteceğim derdi."
"Siktirsin ordan. Ben gitarı da ondan iyi çalıyorum."
"Cidden mi? Hiç görmedim. Sahi Jungkook eskiden şarkı da söylüyormuşsun ama bırakmışsın. Neden?"
"İçimden gelmiyor artık."
Onu sahnede şarkı söylerken görmek isterdim.
"İçine söyle gelsin."
"Bu bana bir yerden tanıdık geldi."
"Ay evet, bana seninle konuşmam için yalv-"
Eliyle ağzımı kapatmıştı.
"Yalan konuşma Lalisa. Günah olur."
Bu dediğiyle elinin altından boğuk bir şekilde gülmeye başladım. Sonunda elini çekmişti.
"Yalvardın."
"Lalisa sus istersen ha?"
Başımı kaldırıp çenemi göğsüne yasladım ve gözlerine baktım.
"Susmazsam nolur?"
"Güzel şeyler."
Bedenimi daha da yukarı çıkarıp başımı onunla aynı hizaya getirdim. Yüzlerimizin yakınlığı ve bunun sayesinde hızlanan kalbim bana onu ne kadar sevdiğimi hatırlatırken yüzünü bana daha da yaklaştırmıştı. Aramızda santimler kala öpmek için gözlerimi kapatıp dudaklarımı büzmüştüm. Resmen dudaklarım havada kalmıştı. Gözlerimi açtığımda Jungkook gülerek yüz ifademe bakıyordu. "Pislik!"
Geri çekilip kendimi yan taraftaki boşluğa attım ve yorganı üzerime çektim. "Kırmızı kalp yolluyorum sana Lalisa."
Gülmemem gerekiyordu. Gülmeyecekim. Kendimi çok zor da olsa tutmuştum. Bedenini bana yaklaştırıp kollarını belime sarmıştı.
"Sırnaşma."
"Peki."
Kendini daha da yaklaştırıp bedenimi kendine bastırmıştı. Tabii ki ne dersem aksini yapacaktı.
"Jungkook."
"Hm?"
"Mavi kalp yolluyorum."
"Lalisa."
"Hm?"
"Şu an kırmızı kalp lazım."
"Ne?"
Biraz geri çekilip dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Öpüşü içimdeki tüm kelebekleri harekete geçirirken elim otomatik olarak saçlarına çıktı.
Bedenini daha da havalandırıp üzerime çıkmıştı. Diliyle beni keşfederken aldığım hazzın haddi hesabı yoktu. Ve ben bu hazzın çok daha fazlasını bugün alacak gibi duruyordum.
Eli bacaklarımı okşamaya başladığında değdiği her yerin yandığını hissettim. Onun etkisi hafife alınamazdı. Her dokunuşu farklı hisleri uyandıran bu adam, benim aşık olduğum kişi, şu an beni hareketleri ile öldürmeye çalışıyordu.
Nefes nefese dudaklarımızı ayırdığımızda gözlerimi açtım. Kısa bir süre gözgöze gelişimizin ardından dudakları boynuma doğru ilerledi. Öpücük bıraktıktan sonra kokumu içine çekti.
"En çok boynunu öpmeyi seviyorum."
"Ben de en çok boynumu öpmeni seviyorum."
Jungkook hafif kıkırdamıştı.
"En çok nereyi sevdiğine daha sonra karar ver bence." Bu kirli iması karşısında tüm kanımın yüzüme toplandığına yemin edebilirdim."Sadece temaslarımız konuşsun bu akşam Jungkook."
Yüzünü bana doğru döndü ve bu sefer dudaklarımızı daha sert bir şekilde birleştirdi.
Aşk ve tutkuyla.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
elpaso, liskook
Fanfiction+80******: Elpaso'daki çocuk sen misin? Hani şu bateri çalan Aynı zamanda içkileri kafaya diken Ve aynı zamanda arkada ot çeken İyi tarif ettim bence Sence? [Jeon Jungkook & Lalisa Manoban] Elpaso by thelastn ▪Texting - Düz Yazı▪ Hayran kurgu #1 Bts...