8. HERKES GİDER

101 5 12
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


8.BÖLÜM

HERKES GİDER

Kalbinin bedeninde küçücük olup ağrısını her yere dağıtması ne kadar can yakıyorsa, aynı sahneleri çevirip çevirip her defasında yanlış yerde olduğumu hissettiğim an o acı daha fazla can yakıyordu. Daha fazla acıtıyordu. Bütün bir zihnin kargaşaya kapılıyordu, can yakmak istiyordu, haykırıyordu bedene; onu acıt. Kasım da bu yüzden mi demişti? Acıtanı acıt, diye... Ben şimdi Sina'nın kalbimi acıttığı gibi acıtsam benim canım yine acırdı ki, o acır diye ben kendimi acıtırdım ki... Nasıl ödeşecektim onunla? Nasıl içimdeki acıyı çıkartmamasını isteyecektim? Ben nasıl ikisinin gözlerine baka baka acımıyorum, diyecektim? Çünkü benim adım Lal olsa da ben hiçbir zaman dilsiz kalmadım, ne kadar feda ettiysem o kadar bağırdım. Ve sesim kısılsa da sessizliğimle bile haykırdım.

Şimdi bana, bütün bunlara rağmen lal ol mu diyorlardı?

Ben hayatımda hiç lal olmayı seçmek istemezken hem de...

Kasım'ın o bakışından derhal gözlerimi çektim ve dudaklarını birbirinden ayrılan yeni çiftimize çevirdim. "After partiyi bir seferlik kaçırsak bir şey kaybetmem diye düşünüyorum."

"Doğru," diye mırıldandı Sina ama sesi herkes tarafından duyulmuştu. "Sen beş yıldır kaçırdın her şeyi, bir partiyi kaybetmezsin." Daha fazlasını kaybettim çünkü.

Gülerek baş salladım, herkes aramızdaki bir dalga sanıyordu oysa sandıkları dalga ikimizin dibi görünmez bir okyanusuydu. İkimizde dibinde yatıyorduk ve ikimiz de okyanusta yaşamayı bilmiyorduk. Bu yüzden birbirimizde öldük. Ya da birbirimizi öldürdük. 

Kasım devreye girdi o an. "Beş yıldır kaçırdığın tek şey benim," dedi bana eğilerek. Yüzünde o sahte gülüşlerinden vardı ama kalabalıkta gösteriyordu bunu sadece. Başka bir zaman hiç görmemiştim. "Birde çöpteki sarhoşların kusmukları..."

Bahar gözlerini bayılıyormuşçasına kaydırdı ve elinin birini alnına koyarak geriye düşüyormuş gibi yaptı. Kasım'ın lafına düştüğünü ve bunu bana söylediğini bildiği için kendi ihtimal düşüncesine seviniyordu. Ben ise başımı iki yana sallayarak üçünün dengesiz hareketlerini izliyordum. Kasım sadece partiye gitmemek için milletin gözünü boyamıştı, bu sayede daha kolay gidebilirdik. Fakat durum öyle olmadı çünkü Bahar büyük bir inatla kollarımdan tutup bizi partiye sürükledi, Kasım'a da parti sonrası dediği yere gideceğimize dair söz vererek her ikisinin de isteğini gerçekleştirdim. Benim istediğim... O zaten gerçekleşmezdi...

Bahar, Sina, ben ve Kasım yan yana sessizce kalabalığın peşinden ilerliyorduk. Her maç sonrası kutlanılan okul yanındaki boş araziye gidiyorduk, çadırlar ve yakılan ateş ile arada kamp da yapıyorduk fakat sanırım o etkinlik fazla eskiden olduğu için şimdilik sadece ateş ve eğlence ile yetinecektik. İki fakülte arasındaki ormanlıktı, kenarlara bank ve puflar da koyulmuştu. Ağaçlar büyük ve kalın olduğundan dallar birbirine girişikti ve böylece renkli ışıkları ağaçların dallarına asarak hoş bir yer haline getirmişlerdi. Eskiden ben yapardım, şimdi kim yapıyordu bilmiyordum bile...

GECENİN ORTASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin