10. SEÇENEK

87 4 7
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


10.BÖLÜM

SEÇENEK

Meyus'un gözde sokaklarında yaşayıp büyümek benim için her zaman güzel bir şans olmalıydı ama herkesin ağızlarında dolaşan o elit bina ben kapıdan içeri girdiğim an berbat bir his bırakıyordu boğazımdan aşağı. Bir yutkunma yaşıyordum kapıdan içeri girdiğim ve arkamı kapattığım an, daha sonra göğsümü kocaman şişirip alabildiğim tüm oksijenleri içime çekiyordum. Çünkü daha sonrasında yaşananları tahmin edebiliyordum. Oksijen lazım olurdu genelde. Teninin üzerine sertçe atılan her darbe, oksijeni bitirirdi de. Oksijen lazımdı. Şiddetin bittiği anı haber verirdi. Ayrıca; hala ölmediğini kanıtlardı.

Asla dizlerini kırıp uslu uslu oturan bir kız olmadım. Gencim dedim, yaşıyorum dedim ve yapabileceğim ne varsa yaptım. Yasaklar geldi; çiğnedim, cezalar çıkarttı; umursamadım, evden attı; ormanda yattım. Ve çok iyi hatırlıyorum ki daha ilkokula giderken sırf çocuğun biri okulda ailem olmadan aile gezisine nasıl gidebileceğimi sorduğu için o yaşta soran çocuğun bindiği arabanın bagajına atlayıp evden kaçarak o geziye gitmiştim. Öğretmen yakalamış ve beni dedemin güvenilir kollarına bırakmıştı. Ama bilmiyordu ki kapıdan dışarı çıktığı ilk adımda bıraktığı kollar sırtımda yer aldı. Acısı hatırladıkça zonklardı.

Sina ıslak mendille o izleri geçirmek istemişti. Bir bahar günü, hava güneşliydi. Göl kenarındaydık, bilmeden sırtıma top atmıştı ve ağladığımı görünce de sırtıma bakmıştı. İzleri kendisi yaptığını sanmıştı. Daha çok küçüktü, morarmış yerleri silmek istedi. Daha çok küçüktüm, hiçbir şeyi anlatamadım. Daha çok küçüktük, izlerin ıslak mendille geçtiğine inandık. Büyüdük ve bazı izlerin kalıcı olduğunu anladık. Islak mendil geçirmedi, biz de izleri yarayla takas ettik. Kim daha çok yaraladı, izi kimde kaldı? O gecenin anısı ikimizi de buruk bıraktı.

Gözlerimi bu kez bir haber spikerinin sesini duyarak araladığımda kaşlarımı çatmış ve şakaklarımı ovuyordum. Başım neredeyse çatlıyordu ve ben hiçbir şekilde bununla uğraşacak bir güce sahiptim. Gözlerim duyduğu sese yönelirken televizyon gördü, dümdüz saçlı bir kadın, oldukça iyi bir diksiyonla haber sunuyordu. Gözlerim cama doğru kaydı, panjurlar kapanmıştı ama küçük aralıklardan görebildiğim kadar hava çoktan karanlıktı.

Üzerimdeki kalın battaniyeyi çektim ve ayaklandım. O an fark ettim. Üç numaraya vurulmuş saç tıraşı ve yorgun göz altlarıyla dikkatimi çekti. Tabii birde onun bana baktığını hissetmekle. Gözleri umursamaz bir rahatlıkla bedenimi süzüyordu. Bacaklarıma doğru kaydığında istemsizce üstümdekinin eteklerinden tutup aşağı çekiştirmiştim. O da bunu fark edince gözlerini televizyona çekti. "Sonunda uyandın." Dedi gevşek bir sesle. "Biraz daha uyusaydın benim rekorumu geçmeyi planladığını düşünüyordum." Bana dönüp sahtece sırıttı. "Tabii ki elimden başardığım en iyi şeyi almana izin vermezdim."

GECENİN ORTASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin