2×4

5.6K 343 61
                                    

Okunma sayısı 35 bin olmuş, ne kadar mutlu olduğumun tarifi imkansız. Keyifli okumalar ^^
Ertesi gün yattığım yerde, salondaki koltukta, uyanmıştım. Yere bastığımda ayağımda neredeyse hiç acı kalmamıştı. Başımda çok kötü bir ağrı vardı ve uyuşuk adımlarla bir kalem ve not kağıdı bulduktan sonra Ege'ye not bırakıp evden çıktım. Hala ona kızgındım ama geceye göre biraz geçmişti.

Eczaneden içeri girdiğimde eczacı beni gülümseyerek karşıladı.

-Merhaba.

-Merhaba,başım çok ağrıyorda ağrı kesici alabilir miyim acaba?

-Kimliğinizi verir misiniz?

-Ah,tabii!

Çantamı karıştırdığımda kimliğimi göremedim, unuttuğumu fark ettiğimde söylemek için başımı kaldırdım ve olduğum yerde donup kaldım. Karşımdaki eczacı adamın gözleri bembeyazdı, bu nasıl olabilirdi? Korkunç bir sesle konuştu.

-Başının ağrısının sıradan sebeplerden olduğunu sanmıyorum.

Gözyaşları ve şok içinde bir çığlık attım. Ayaklarım birbirine dolaşırken panikle kapıdan fırladım ve yoldan geçenlerin tuhaf bakışları arasında, deli gibi koşmaya başladım.

Kendimi kaybettiğim sırada kollarımı tutan iki kişiyle kendime geldim. Hala ağlıyordum. Yanımdakiler Simay ve Ozan'dı. Simay:

-Ne oldu böyle?!

Nefes nefese konuşmaya çalıştım.

-Ben..Korktum...O..

Ozan:

-Tamam,zorlama kendini, sonra anlatırsın.

Başımı salladım. Simay:

-Bizde size sürpriz misafirliğe geliyorduk, senin içinde uygunsa size gidelim mi?

-Uygun... gidelim.

Koluma giren Simay ve geldiğim eczaneye doğru korkulu bakışlarım arasında eve döndük.

.....

Kapıyı çaldığımda ayak seslerinin yaklaştığını duydum. Kapıyı açanın Ege değil Fulya olduğunu gördüğümde şaşırmıştım ama gülümsedim.

-Merhaba, dedi Fulya.

-Selam, diyerek karşılık verdim.

Biz içeri girerken Fulya da Simay ve Ozan'ı gördüğüne şaşırmıştı. Ege'nin de yanımıza geldiğini fark ettim. Ben konuşmayınca Fulya açıklamaya koyuldu.

-Aslında pazar gelecektik ama Doğukan'la sürpriz yapalım dedik, kötü mü ettik?

-Ah tabii ki hayır, sadece yorgunum. Salona geçelim mi?

Başlarıyla onayladılar ve salona geçtik. Simay:

-Neden korktuğunu bize açıklayacak mısın?

Ege'yle göz göze geldiğimizde yine bir şeyler olduğunu anlamış gibiydi. Hemen aklıma gelen ilk şeyi söyledim:

-Kö-köpeği görmeyip çarptığım için beni ısırmaya kalktı.

Ozan:

-Ve sende deli gibi koşup ağladın öyle mi?

Çatık kaşlarıyla bana baktığında Simay müdahale etti:

-Kızın üstüne gitme, bende olsam korkardım.

Oradan kurtulmak için en basit bahanemi kullandım.

-Size kahve yapayım.

Sahte bir gülümsemeyle ayağa kalkıp mutfağa girdim. Cezve tezgahtaydı. Fincanları almak için dolabın kapağını açtığımda elimdeki acıyla sıçradım. Bir fare ısırıyordu. Küçük bir çığlık attığımda tezgahtaki fareyi gördüm, ve ayaklarımdakini, ve koşanı, ve duranı... Açtığım dolabın içi fare doluydu, her yere yayılıyorlardı. Çığlık atarak yerimde zıplamaya başladığımda mutfak adım atılamayacak bir şekilde fareyle kaplanmıştı. Ağladığımı fark ettiğimde gözlerimi kapatmıştım ve bir çığlık daha atacağım sırada hissettiğim kollarla gözlerimi açtım.
Gözlerim mutfağı taradığında hiç fare olmadığını fark ettim. Ege bana sarıldığında hala ağlıyordum ve titriyordum. Ege'nin konuştuğunu duydum.
-Arkadaşlar siz gidin isterseniz, Aleyna çok yorgun.
Kısa bir sessizliğin ardından uzaklaşan adım sesleri duydum. Daha fazla ağlamaya başladığımda Ege başımı okşadı.
-Şşş, geçti.

-Geçmedi, hiçbir zaman geçmeyecek...

...

KABUS EVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin