◄ [MP:3] - BÖLÜM 39 ►

362 67 49
                                    

(Bilgilendirme: Duş alan kızın fotoğrafıdır.)

👁‍🗨: "Belki de bu bir kurtuluş yoluydu?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

👁‍🗨: "Belki de bu bir kurtuluş yoluydu?"

[x]

Jennie dehşetle başını kaldırıp V'nin yüzüne bakarken nefesleri serileşti. "Hayır..."

Polianna sadece ölü olan birini yaşama döndürmek için iğnesini kullanıp bedenini dikerdi.

Ağlamaya başladığını fark etmemişti henüz. Yutkunarak kesik nefeslerini düzenlemeye çalıştı. "Polianna..."

V'yi yeniden yaşattıysa... O zaman diğerlerini de...

Başını kaldırıp kızlara baktı. "Sanırım bir şeyler anlatabilirim..." Dediğinde kızlar başlarını kendisine çevirdiler. Rose kaş çattı. "Neden yüzün düştü senin?"

"Harbiden," Lalisa yavaşça yerinde doğrularak dirseklerinin üzerinde durdu. "Yüzünden düşen bin parça?"

Jennie yutkunarak gözlerini kapattı ağır bir şekilde ve V'nin bedenini bedenine bastırıp sıkıca sarıldı. "Biraz hüzünlendim sadece, bir şey yok."

Lalisa ve Rose bakışıp tebessüm ederlerken Jennie gözlerini açtı ağlayarak. "Seneler öncesiydi..."

Küçük kızın silüeti canlandı zihninde.

"Ailem beni hastaneye bıraktığında, henüz alışamamıştım onların yokluğuna. Onları çok seviyordum fakat uzak kalmak çok koyuyordu. Onlar yokken hastanede küçük bir kızla tanıştım. Adının Polianna olduğunu söyledi ve bana arkadaş olacağını demişti. Fazlasıyla neşeli pozitif ve çok tatlı bir kızdı...

1 hafta sonra ailemin şehri basan suikastçılar ve askerler yüzünden ev baskınıyla katliam yapılarak öldürüldüklerini öğrendiğimde, benim için çok zor geçen bir dönemin başındaydım ve yanımda sadece Polianna vardı bana destek olan. Ağlamamamı söyleyen, güzel sözler söyleyerek beni yatıştıran...

O zamandan beri bana unnie demeye başlamıştı, ablası gibiydim. Kan bağıyla bir kardeşim yoktu ama onu can bağıyla kardeşim olarak görüyordum ve hastanede benimle diyalog kurup beni yalnız hissettirmeyen tek kişiydi.

Hep oyuncaklarıyla oynar, bebeklerini birbiriyle konuştururdu ve bez bebekleri vardı çokça. 15-16 yaşlarımda olmama rağmen 1 senem onun bebekleriyle kendisine arkadaşlık ederek geçti. Onu hep güldürebiliyordum. Bebekleriyle oynarken düşüp yaralandıklarında onları tedavi edermiş gibi yapardı. Oyun yaptığını düşünürdüm, ki zaten oyun yapıyordu biliyordum.

Bir gün odasına girdiğimde, moralinin çok bozuk olduğunu fark ettim. Onu ilk defa üzgün görmenin şaşkınlığıyla yatağına oturup yüzüne baktığımda birden ağlayarak bana sarıldı. "Beni onlara verme unnie," dediğinde neden bahsettiğini ilk başta anlamamıştım ancak 2 dakika sonra odaya hemşireler gelip onu zorla odadan çıkarırlarken Polianna'nın tepinerek attığı çığlıklar kulaklarımdan zihnime doğru bir ışık yaktı ve hızla oturduğum yerden kalkıp peşinden koştum. Götürmeyin diye bağırdığımda hemşirelerden biri hızla cebinden şırınga çıkarıp koluma vurdu ve baygınlık geçirdim.

2 gün sonra gözümü açtığımda, odadan çıkıp koridora bakınmıştım, Polianna'nın odasına girdiğimde orada yoktu ve tedirginleşerek korkuyla akşama kadar onu beklemiştim. Gece 12'ye kadar beklememe rağmen hala gelmemişti, yatma saatlerimiz hep 9'daydı ve 1 dakika bile geciksek ceza alıyorduk.

2 gün oldu, 5 gün... 1 hafta... 1 ayın sonunda odanın kapısı açılıp içeri hemşire girdiğinde yerimde doğrulup sordum, "Polianna nerede?" Diye ve bana "Ameliyathanede başarısız olduğu için can kaybetti." Dediğinde şok içinde anında ağlamaya başladım. Gitmemek için koridorda attığı çığlıklar kulaklarımda yankı yapıyordu her gece, onu ellerine vermekle büyük pişmanlık duya duya günlerimi, gecelerimi ağlayarak geçirdim.

Her gece rüyamda onu görüyordum, bana yüzündeki güzel gülümsemesiyle bakıp kayboluyordu. Onu gördükçe ağlama isteğim hiç gitmiyordu ve hemşireler gelip kontrol ettiklerinde ağladığım belli olmasın diye her gece suyun altına giriyordum... Duş alıyordum, gözlerim şişmesin diye sürekli yıkamaktan kızarmaya başlamışlardı.

Aylar sonra hastaneden kaçtığımda bir alışveriş mağazasında Bay Lee'yle karşılaştım ve olanlar oldu..."

Lalisa ve Rose yutkunarak bakarlarken Jennie ağlayarak kucağındaki V'ye daha sıkı sarıldı. Hıçkırdı. "Polianna öldüğünde kendini sırf ben üzülüp ağlamayayım diye yeniden diriltmişti ama hastane odasından dışarı çıkamıyordu hemşireler ve doktorlar yüzünden..." Başını iki yana salladı hıçkırmaya devam ederken.

"Kendini diriltirken aslında ruhunu bir oyuncak bebeğe hapsettiğini bilmiyordum... Odasındaki oyuncak bebeklerden birine hapsetmişti, o zamanlar gayet normal gelmiş olsa da şimdi biliyorum...

Polianna'nın odasındaki oyuncak bebekler... Tıpkı size benziyorlardı..."

[MEZAR PARTISI: UÇUNCU KITAP]

"Polianna'nın hikayesini beğendiniz mi?
Kız işkence görerek ölmüş, geleceği tahmin etmiş, bebekleri önceden hazırlamış."

◄[SEQ/AU!]► MEZAR PARTISI® (NO.III) | #thriller (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin